Ofisimde dinleme cihazı bulundu diyen kim?
Kendini uçan kuşlara bile istikamet tayin etmeye yetkili ve etkili gören ve de dizi filmlerde oynayan artistleri bile tesettüre mecbur edecek kadar gücü olan Başbakan Erdoğan!
Peki bu itirafı ülkeyi 10 yıl demir yumrukla yöneten biri için acziyet ilanı değil mi?
Öyle ya makamını bile koruyamayan biri ülkeyi ve 75 milyonu nasıl korur?
Yoksa bu “böcek bulundu” olayı toplumda paranoyaya dönüşen dinleniyoruz infialini gemlemek adına uydurulan bir hikaye midir?
Amaç, bakın Başbakan olarak ben de dinleniyorum deyip bu hadisede sorumluluğu başkasına atmak mıdır?
Baksanıza Başbakan hala derin devletin varlığından söz ediyor ve bulunan dinleme cihazını onlara mal ediyor?
Peki kimdir bu derin devlet?
Artık asker diyemezler, zira alenen serbest bırakılan Hizbullahçı katiller bile elini kolunu sallayarak dolaşırken, Genelkurmay eski Başkanı ve onlarca general açıktan kurulan tezgahlar sonucu zindandadır ki yandaş Hasan Celal Güzel bile derin devleti artık asker ya da Ergenekon diye tanımlamıyor.
Keza MİT diyemezler çünkü Hakan Fidan’dan sonra orası da fethedildi.
Peki ya Emniyet istihbarat?
İşte o kurum kuşkulu çünkü malum F Tipi’nin açık bir hükümranlığı var orada!
Böcek iddialarını Başbakan’ın bütün koruma ekibini değiştirmesinden ayrı düşünemeyiz zira öyle ya gerçekten bir dinleme cihazı bulundu ise onu oraya ancak yakın çevresi mesela korumalardan biri koyabilir ki bu muhtemelen F Tipi’nin müridi bir polistir. Burada altı çizilmesi gereken husus, dinleme cihazlarının F Tipi’nin Hakan Fidan’a ve dolayısı ile Erdoğan’a yapacağı malum operasyon sürecinde kuşku ile yapılan aramalar da ele geçmiş olmasıdır.
Başbakan’ın yeni derin devletin cemaat olduğunu açıklayamaması üç büyük seçim öncesi F Tipi ile açık bir savaşa girmekten çekinmesindendir. Öyle ya, iktidarı kontrol adına Emniyet istihbaratı kullanarak herkesi izleyip dinleyen F Tipi örgütün, Başbakan ile yakın çevresi için arşiv yapmadığına kim garanti verebilir. Dolayısı ile Erdoğan böyle bir ihtimale karşı ihtiyatlı davranıyor ve daha önce yargıdaki kadrolaşmayı kastederek devlet içinde devlet var demesine karşın bugün var olduğunu söylediği yeni derin devlet F Tipi adını koyamıyor!
***
MHP’de muhalif operasyonu ve iki büyük baskın
MHP’de bu aralar acayip şeyler oluyor.
İşte üç güncel haber:
1) Atılım Üniversitesi’nde bir grup milliyetçi genç Koray Aydın’ı genel konularda konferans vermek için okula davet eder. Konferans günü toplantıyı organize edenlerin lideri olan genç arabalı bir grup tarafından evinin önünden kaçırılıp dövülür. Dahası, Ankara Ülkü Ocağı’na mensup 100 kişilik bir grup Koray Aydın’ı sabote etmek için Atılım’ın konferans salonunu işgal eder. Bu arada dayak yiyen gencin annesi Meclis’e gidip Koray Aydın’a ulaşır ve durumu bildirir. Dayan yiyen organizatör genç öldürülmeden kurtarılır ama Koray Aydın Atılım Üniversitesi’ne gidip konferans veremez.
2) Ümit Özdağ Gazi Üniversitesi salonunda Patriotlar’la alakalı konferans vermek ister lakin ülkücü görünümlü bir grup fedai tarafından şiddete maruz kalıp konferansı engellenir.
3) MHP’nin yayın organı olan bir haber sitesi MHP’ye karşı yeni siyasi oluşum var diye bir yalan haber yapar ve bu oluşuma Ümit Özdağ, Koray Aydın, Meral Akşener, Sinan Oğan ile Erdal Sarızeybek gibi MHP’de Bahçeli’nin yerine adı geçen isimlere yer verilir.
Evet, MHP’nin haber sitesi hiç olmayan bir oluşuma adeta start verir, Peki bu niye mi yapılır? Uydurulan bu yalan haber üzerinden bu isimleri ülkücü kamuoyunda yıpratmak ve de bu isimleri MHP’den ihraç etmek için zemin hazırlamak.
Tayyip, F Tipi, PKK, Barzani, ABD ve AB ile uğraşması gereken Bahçeli görüyorsunuz ne işlerle meşgul!
***
Çık televizyona bu rezilliği anlat Paşa!
Askeri casusluk ve fuhuş davasından bir sanık.
Adı: Albay İbrahim Sezer.
İddiaya göre, Albay Sezer Vika isimli Rus fuhuş çetesi ile telefon görüşmeleri yapmış ve o tutanak iddianameye eklendi.
İbrahim Sezer Albay, mahkemede benim böyle bir görüşmem yok, bantları getirin diye kıyameti kopartıp basını harekete geçirince hakikat anlaşıldı.
Meğer böyle bir tape yok ve iddianameye eklenenlerin tamamı uydurma imiş!
Peki bunu neye dayanarak mı yazıyorum?
Dinlemeyi yapan iki polisin mahkemeye verdiği ifadeye!
Evet, dinleme yapan ve tutanak tutan polisler Haşim Gürdal ve Sezai Akgün, Albay Sezer’in böyle bir konuşmasının olmadığını ancak kendilerinin sehven yani yanlışlıkla böyle bir şeyi iddianameye koyduklarını itiraf ettiler.
Olaya bakar mısınız, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı şerefli bir Albay üzerinden açık bir operasyon yapılıyor ve bu kutsal kuruma alenen hem casus hem de fuhuşçu çamuru atıyorlar ama tezgah son anda ortaya çıkınca pardon sehven oldu deyip hadiseyi geçiştirmek istiyorlar.
Hatırlayın yine böyle bir tertiple genç bir teğmen Ergenekon davasında hapis yatmıştı.
İşte Ergenekon ve Balyoz davaları misali askere kurulan bir diğer tezgahın net ispatı!
Ben Genelkurmay Başkanı olsam televizyonlara çıkıp kıyameti koparır ve bu somut tertibi millete duyurup afişe ederdim.