Devlet Bahçeli, bazı maddelere itiraz ediyormuş gibi görünerek AKP ile danışıklı bir oyun oynadı. Sonunda da, istediğini elde etmiş bir havada MHP’lilerin önüne çıktı. MHP’nin desteği ile AKP tarafından hazırlanan Anayasa Paketi son şeklini almış görünüyor. Devlet Bahçeli, bazı maddelere itiraz ediyormuş gibi görünerek AKP ile danışıklı bir oyun oynadı. Sonunda da, istediğini elde etmiş bir havada MHP’lilerin önüne çıktı. Herkes bunun bir oyun olduğunu gördü. Bahçeli gerçekten de, bu yeni anayasanın partisine ve ülkeye bir şey kazandıracağını düşünüyor olabilir mi? Ülkeyi, tek kişinin iki dudağı arasındaki bir yönetime götürecek, demokrasinin köklerini kuruturken MHP’nin tamamen erimesine neden olacak böyle bir anayasaya Sayın Bahçeli nasıl evet diyor olabilir ki? Bahçeli’yi anlamak elbette kolay değildir. Onun tek kişilik sessiz dünyası düşünüldüğünde, hangi duygularla AKP’nin stepnesi olmaya çalıştığını anlamak daha da zorlaşıyor. İşte o zaman, Sayın Bahçeli’nin geçmişte yaptıklarına bakarak yorumlar üretiyorlar… Örneğin şunlar söyleniyor; “Devlet Bey, Tayyip Bey’in abisidir. En sıkıştığı anda ona destek verdiğini herkes bilmektedir. Haziran seçimlerinde AKP’nin seçimi yitirmesi sonrası Tayyip Bey’in arzusu doğrultusunda Devlet Bey muhalefet partilerini etkisiz hale getirmiş ve yeni bir seçimle AKP’nin zirveye çıkmasını sağlamıştır. Tayyip Bey, Devlet Bey’in bu hizmetlerinin karşılığını hemen vermiş, seçim sonrası milletvekillerinin yarıya düşmesiyle sallanan koltuğunu- onun muhaliflerinin önünü keserek- sağlamlaştırmıştır. Bahçeli’yi koltuğundan indirecek güce sahip olanların başlattığı kurultay sürecinin yargı kararı ile kesintiye uğratılmasında Sayın Cumhurbaşkanı’nın rolü olmadığı söylenemez. Cumhurbaşkanı’ndan güç alan Devlet Bey de, kendisine muhalif olan üç değerli ismi; Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’ı partiden ihraç etme cesaretini göstermiştir. Üstelik bunu, MHP’li seçmenin onları çok sevdiğini bilmesine rağmen yapmıştır!” SEÇİMDE AKP’YE KATILMAK! Bu gelişmelerin devamı olarak Devlet Bahçeli’nin, durup dururken ortaya attığı “Başkanlık” konusunun da, gizli bir pazarlığın sonucu olduğu iddia edilmektedir. Söylenen şu; “Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, bu konunun Devlet Bey tarafından gündeme getirilmesini özel olarak rica etmiştir. Çünkü kendisi çoktan anayasa sınırları dışına çıkmış olduğundan, anayasa sınırlarını kaldıracak bir düzenlemeyi sadece Devlet Bey’in getirebileceğini bilmekteydi. Devlet Bey, Tayyip bey’in isteğini yerine getirirken elbette kendi beklentisinin de pazarlığını yapmıştır.” Bunun ne olduğunu yazmadan önce, söylentilerin bu bölümünün MHP’liler için çok önemli olduğunu belirtmeliyim… “Başbakan bile açıkça; ‘Artık bundan sonra koalisyon hükümetleri kurulmayacaktır!’ diyerek MHP’nin başına gelecekleri açıkladığına göre… Yani, yeni anayasanın kabul edilmesi sonrasında sadece iktidar partisi ile bir muhalefet partisinin -ve belki etnik kökenli bir partinin daha- var olabileceğine… Bir başka deyişle, MHP’nin fiilen bitirilmekte olduğuna göre… Nasıl olur da Devlet Bahçeli kendi elleriyle MHP’yi tarihe gömer!” SENARYOLAR DÜŞÜNDÜRÜYOR Bu soruyu yanıtlayan senaryoları da şöyle; “Devlet Bey, Tayyip Bey ile anlaştı; Önümüzdeki ilk genel seçimde AKP ile seçime birlikte girecekler. Tayyip Bey’e yaptığı bunca iyiliğin karşılığında Tayyip Bey kendisine, şu andaki kırk milletvekilliğinin yanı sıra yirmi milletvekilliği daha, yani toplam 60 milletvekilliği verecek. Seçim sonrası bu AKP içinde seçilmiş olan MHP milletvekillerinden isteyenler ayrılarak yeniden MHP’ye dönebilecekler…” Bu yorumu yapanlar, fiilen içi boşaltılmış olan bir MHP’nin yeniden güç kazanamayacağını gören bu vekillerin çoğunun AKP içinde kalmayı tercih edeceklerini söylüyorlar… Çünkü diyorlar; “Yeni anayasanı getirdiği yetkilerle Başkan seçilecek olan Sayın Tayyip Erdoğan’ın, ne TBMM’ye ve ne de milletvekillerine pek ihtiyacı olmayacak. Bu durumda da MHP’den gelenlerin AKP’de kalmalarında bir sakınca görmeyecektir.” TEK ADAM YÖNETİMİ Yorumcular değerli, yorumlar da reddedilemeyecek kadar akla yakın olunca dinleyenler dikkat kesilmişlerdi. “Gerçekten de bu anayasa kabul edildiği durumda, Sayın Tayyip Erdoğan, hem yapacağı atamalarla ve hem de çıkaracağı kararnamelerle ülkeyi tek adam olarak yönetecek ve TBMM’ye ihtiyacı kalmayacaktır. Yalnız bazı durumlarda TBMM’yi kullanabilecektir elbette: İyi polis, kötü polis oyunu oynamak istediğinde… Anımsarsanız daha dün bu oyun oynanmıştı; Tecavüze uğrayan kız çocukları için AKP TBMM’de bir yasa çıkarmak isteyince halkımız ayağa kalkmış, bunu gören Sayın Erdoğan da –demek hiç haberi yokmuş ki!- olaya müdahale etmişti. TBMM’deki AKP’liler, bir güzel almışlardı derslerini ve Sayın Cumhurbaşkanı ülkemizi kurtarmıştı!” BAHÇELİ NEREYE KADAR? Sayın Bahçeli için Sayın Erdoğan’ın sarayında bir Başkan Yardımcılığı konusu da düşünülmüş olabilir elbette. İstediği kadar başkan yardımcısını atama yetkisi olan Sayın Erdoğan, bunlardan birini Bahçeli’ye vermez mi? Peki Sayın Bahçeli tarafından geleceği tehlikeye atıldığı söylenen MHP’nin milletvekilleri bu işe ne diyor? Acaba onlar MHP’nin geleceğini, gerçek MHP’li seçmenden farklı mı görüyorlar? TBMM’de yapılacak oylamada, Başkanlık sisteminin MHP’yi nereye götüreceğini düşünmeden, sadece Devlet Bey istedi diye, olumlu oy verecekler mi? Eğer bu yıkım anayasasına olumlu oy verirler de, halk oylamasında “Hayır” oyu çıkarsa… Yani MHP’li seçmen hem Bahçeli ve hem de kendi milletvekilleri gibi düşünmediğini ortaya koyarsa… MHP’Lİ SEÇMENİN SAĞDUYUSU ÖNEMLİ Bu, MHP’li seçmenin TBMM’ye gönderdiği vekillere vurduğu bir tokat olmayacak mıdır? Konunun ‘halk’ yönü çok önemli; Hangi MHP’li ile konuşsak- MHP teşkilatlarında görev alanlar dahil- Sayın Bahçeli’nin durumunu tartışıyor, onun Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’e olan teslimiyetinin MHP’yi bitirdiğini söylüyor. MHP’nin içinde, sadece partilerinin götürülmekte olduğu karanlığı değil, ülkenin de geleceğinin karartılmakta olduğunu gören çok insan var… Zaten bu anayasa felaketi karşısında önümüzde iki büyük umut var; İlki, MHP’li milletvekillerinin, Bahçeli’nin yaptıklarına karşı çıkarak MHP’nin geleceğine sahip çıkma olasılığı… İkincisi ise, bir referandum durumunda MHP’li seçmenin, hem partilerinin ve hem de Türkiye’nin geleceğini belirleyecek sağduyuyu göstermeleri… Yoksa, vay Türkiye’m, vah! Prof. Dr. Suat Çağlayan Odatv.com