“Asım’ın Nesli” merhum Mehmet Akif’in “Osmanlı Nasıl Kurtulur” sorusuna cevap aradığı süreçte tahayyül ettiği nesildir!
Fethullah Gülen’e sorarsanız, kendi müritleri Asım’ın Nesli’nin bugünkü versiyonu olan Altın Nesildir ve Türkiye’yi bunlar kurtaracaktır!
Gelin hep beraber Akif’in özlediği Nesil ile Fetullah Gülen’in inşa ettiği Altın Nesli kıyaslayalım:
1) Mehmet Akif’in düşlediği nesilde tam bağımsızlık temel şiar, Fethullah Gülen’in Altın Neslinde böyle bir öncelik yok.
2) Mehmet Akif’in düşlediği nesil tartışmasız anti emperyalisttir, soruyorum aynı şey ABD ile sarmaş-dolaş olan Fethullah Gülen’in Altın Nesli için söylenebilir mi?!
3) Mehmet Akif’in düşlediği nesil de Haçlı’ya karşı olmak adeta imanın şartıdır, peki dinlerarası diyalogun mucidi olan Vatikan kıymetlisi Fethullah Gülen ile Altın Neslinde Haçlı ile dayanışma temel şiar değil mi?
4) Mehmet Akif ‘in düşlediği Asım’ın Neslinde vatan ve bayrak namus iken, aynı şey “Benim vatanım rahat ettiğim yerdir” diyen Fethullah Gülen’in Altın Nesli için söylenebilir mi?
5) Mehmet Akif’in düşlediği nesil de Türklük ve İslam kol koladır, cevap verin Gülen ve Altın Nesli için Türklük ve milliyet bağlamında bir söyleme ve heyecana şahit olanınız var mı?
6) Mehmet Akif’in özlediği nesil Siyonizm’i inancımıza ve dünyaya hasım gibi görür oysa Fethullah Gülen’ın Altın Nesli İsrail’i her fırsatta kucaklar ve doğal müttefik olarak görür!
7) Mehmet Akif ‘in düşlediği nesil için millilik ve üniterlik kutlu bir hedef, Fethullah Gülen’ın Altın Nesli için ise federatif yapıya erişmek esastır!

Sıraladığımız bu birkaç madde gösteriyor ki, Merhum Akif’in Asım’ın Nesli özleminin Fethullah Gülen’in Atın Nesil ile vücut bulduğu iddiası doğru değildir! Tersine, Altın Nesil, milli ve manevi potansiyelimizin din ambalajı ile emperyalizmin ve Vatikan’ın hedeflerine hizmetkar bir yapıya dönüştürülmesi olarak karşımıza çıkıyor!
Türk bayraklı Amerikan okullarında öğretmenlik yapmayı cihat gibi sunanların Altın Nesil oluşturma adına söyleyecek zerre bir sözü olamaz!
Washington’dan Tayyip beye ölüm emri!
Açık söyleyelim “ABD’nin Suriye’yi vur emri” Tayyip Erdoğan ve AKP için zerre mübalağasız ölüm emridir!
Niçin mi?
Böyle bir saldırı halinde ne Erdoğan’ın ne de partisinin kazanabileceği hiç ama hiç bir şey yoktur!
Ama buna mukabil kaybedeceği çok şey vardır!
Ankara Şam’a mazallah saldırırsa Türkiye alt-üst olacak ve Erdoğan’da eşyanın tabiatı gereği bunun faturasını siyaseten ödeyecektir!
İşte size bir anekdot ki bana aktaran Sevgili Hasan Ekinci’dir:
Tansu Çiller son genel seçimde niye mi DP’in başına geçmedi ve seçime girmedi?
ABD istemedi de ondan!

Dinlediğime göre Çiller yakın dostu olan Hilary Clinton ile temasa geçmiş ve ABD’nin kendine nasıl bakacağını sormuş.
İşte aldığı karşılık: “Tayyip Erdoğan’ın bize verdiği sözler var. Önümüzdeki günlerde bu sözlerini yerine getirmesini isteyeceğiz. Dolayısı ile ABD olarak Erdoğan’ın bir dönem daha Başbakan olmasını arzu ediyoruz.”
Evet bu beyan da gösteriyor ki, Pax Americana AKP ve liderinden şimdi bugüne kadar verdiği desteğinin diyetini istiyor yani “Suriye ‘ye savaş ilan et” diyor!
Peki bu iş nereye mi varır?
Tayyip Erdoğan “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” misali çıkmazdadır!
Erdoğan ABD’nin talebine evet derse sadece kendini ve partisini değil, Türkiye’yi de uçurumundan aşağı atacak, tersi olursa da deliğe süpürülecek!
İşte medyadaki Tayyipçi ve Fethullahçı yazarlar

TAYYİPÇİLER

1) Mustafa Karaalioğlu
2) Ergun Babahan
3) Ali Bayramoğlu
4) Emre Aköz
5) Akif Beki
6) Ayşe Böhürler
7) Nagehan Alcı
8) Rasim Ozan Kütahyalı
FETHULLAHÇILAR
1) Nazlı Ilıcak
2) Hasan Cemal
3) Mehmet Ali Birant
4) Cengiz Çandar
5) Oral Çalışlar
6) Ahmet Altan
7) Yasemin Çongar
8) Mümtazer Türköne vee bütün Zaman ile Bugün’ün yazarları
9) Cüneyt Özdemir
10) Eyüp Can
11) Hasan Bülent Kahraman
12) Nihal Bengisu Karaca
İKİ TARAFI İDARE EDENLER
1) Taha Akyol
2) Fehmi Koru
3) Mehmet Barlas
4) Hasan Celal Güzel
5) Mahmut Övür
Yeni Şafak yazarının Zaman ve TRT isyanı!

Yeni Şafak gazetesini biliyorsunuz. AKP’yi destekleyen ve muhafazakar yayın çizgisi olan bir gazetedir.
İşte bu gazetede bir yazı.
Yazan mukaddesatçı kimliği ile bilinen Yusuf Kaplan!
Yeni Şafak yazarı Zaman gazetesi ile TRT’nin İran bağlamında yaptığı yayınlar için altını çizerek şu haykırışı yapıyor: “Bu yayınların Siyonistlerin ve zorba olan küresel şebekelerin yaptığı yayınlardan hiç farkı yok.”
Evet bu ifadenin sahibi AKP’yi destekleyen mütedeyyin bir yazara aittir!
Zaman gazetesinin yaptığına bir şey demem zira bu gazetenin yayın çizgisi ortadadır!
Peki ama ya TRT?
Milletin parası ile yayın yapan devletin televizyonu nasıl böyle bir sorumsuzluk yapar?
Ey AKP’liler, işte Yusuf Kaplan bey’in feveranı ortada, bu TRT’yi kim dizginleyecek, kim ona böyle bir yayın yetkisini veriyor?
Tamam oradaki çalışanların önemli bir bölümü Zaman gurubundan ama yayın politikasını onlar mı belirliyor?
Sayın Başbakan TRT’ye el atma zamanı hala gelmedi mi?