Son günlerde, medyada aynı anda başlatılan bir kampanya var: Atatürk’ü ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesini tartıştırmak.. Yıkıcılar, dayanak olarak Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yaşananların demokrasi içinde gerçekleşmediği iddiasını kullanıyorlar. “Peki öneriniz nedir?” diye sorunca açık konuşamıyorlar ama AKP yetkilileri zaman zaman “Yeni Türkiye” kurmak istediklerini söylemişlerdir. Bilindiği gibi bu kavramı bir kitap yazarak ortaya atan da CIA ajanı Graham Fuller’dir.
***
Yeni Türkiye’den kasıtları, dinle ikna ettikleri Türk halkının çocuklarını Amerikan kumandası ile İslam dünyasına karşı kullanmaktır.
Bu tablo karşısında, bütün Türk Milleti’ne Türk dünyasının çağdaş düşünürlerinden ikisinin sözlerini hatırlatmak istiyorum..
Kırgızların ünlü yazarı Cengiz Aytmatov, 2004 yılında İstanbul’da yaptığı açıklamada şöyle demişti:
“21. asır, Türk Dünyası’nın yükselme ve gelişme asrıdır. Atatürk, Türkiye’nin yüksek bir medeniyet olmasını sağladı. Atatürk’ün dünyaya nasıl bir tarihi etki yaptığını yeni yeni öğreniyoruz. Benim için dünyada en önemli hadise, Türkiye’nin Atatürk önderliğinde büyük bir devlet olması ve bizim bağımsızlığımızı kazanmamız. Ben bunu Türk Dünyası’nın 20. yüzyıldaki senfonisi olarak görüyorum. Yeni dönemde Kırgız, Kazak, Özbek tüm aletlerin sesinin ortak çıkması gerekiyor.”
Kazakların ünlü düşünürü Muhtar Şahanov ise benim sorularımı cevaplandırırken şu mesajı vermişti:
“Ben Atatürk konseptinin yolundayım. Atatürk, çok zeki, dirayetli bir şahsiyetti. O, bütün Türk varlığının, bütün Türk halklarının bağrına basması gereken ve her millete nasip olmayan Tanrı vergisi bir ruhtur. Biz Türk halkları olarak onun izinden gidersek, onun bizi görmek istediği yere ulaşabiliriz. Tarihin her döneminde büyük şahsiyetler gelir ama, onlara büyüklüğü veren kendi milletinin ruhudur. Kendi ruhunu temsil eden böyle ruhlara gereken saygı gösterilmezse, bu o millete saygısızlıktır. Saygıyı kendi halkı göstermez veya saygısızlığa izin verirse, bu kendine saygısızlık demektir ve milleti alçaltır. Türk halkına kendi öz oğluna gösterdiği saygı nispetinde saygı duyulur. Bu yüzden Atatürk ruhuna uymayan işleri onun namına yapanlar, sadece Atatürk’ü değil Türk Milleti’ni küçültmüş olur. Oysa Türk halkını takdir etmek gerekir ki onun içinden böyle bir ruh çıkmıştır. Bu ruhu kaybetmeyin!”
***
İşte AKP iktidarı, medyadaki yandaşları ile birlikte Atatürk’e ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesine savaş açtığı için Türk gençliğinin önderliğinde yüzbinlerce insan, engellemelere rağmen Ankara’da toplandı.. Bunun ne anlama geldiğini, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Artık bütün açıklığı ile ortaya çıkmıştır ki AKP’nin baskısı şiddeti zulmü arttıkça, hukuk ayaklar altına alındıkça ona karşı demokratik direniş de artacak ve halk AKP’ye dur diyerek onu da geldiği gibi gönderecektir. Çünkü bu halk Cumhuriyet’ten yanadır, Cumhuriyet karşıtları dün olduğu gibi bugün de kaybetmeye mahkumdur, kaybedecektir” sözleriyle ortaya koydu..
Burada üzücü olan, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, sistemli bir şekilde Cumhuriyeti ortadan kaldırma girişiminde bulunan bir iktidarın yanında mevzi almasıdır. Bu durum, AKP’den önce asıl operasyonun MHP’ye yapıldığının ve milliyetçilerin uzun zamandır Devlet Bahçeli eliyle kontrol edilmekte olduğunun net bir göstergesidir. Cumhuriyetin temellerinin, iktidar tarafından ABD ve AB desteğiyle havaya uçurulduğu bir dönemde, milliyetçiler sessiz kalamaz. Sessiz kalırlarsa, cumhuriyetin yıkılmasına seyircilik etmiş olurlar.
Nitekim CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, “Devlet Bahçeli, Suriye tezkeresinde aynı şekilde davrandı, anayasa değişikliği oylamasında aynı şekilde davrandı. En son olarak da bu Cumhuriyet Bayramı yasaklamalarına karşı ilkesiz bir tavır sergiliyor. Çok sıkıştığı anlarda, AKP’yi Bahçeli kurtarıyor. MHP tabanının da bu davranışı asla onaylamadığını düşünüyorum. MHP tabanının gereken duruşu göstermesini umuyorum” diyor..
MHP tabanı, kendi partisi üzerindeki istihbarat operasyonuna son vermelidir. MHP tabanı Atatürk ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılara da artık dur demelidir.