Birkaç dakika içinde 25 askeri kül olan ve  “doğal afet” deyip üzerine Afyon kaymağı kaşıklayabilen, 300’den fazla vatandaşının -hadi taammüden değil ihmalen diyelim- katlini  “kader”  diye kanıksamayı başarabilen iktidar sahiplerine dokunur mu bilmem ama  “Bir gecede 8 şehit ancak ” savaş “ halinde verilir” diyor konuştuğum Azerbaycan yetkilileri (Ki ben bu satırları yazarken, yitirdikleri, yitirdiğimiz canların  11’e yükseldiği haberi geldi). Ermenistan’ın Azerbaycan’ı  “2. Karabağ Savaşı” na tahrik ettiğini söylüyorlar.
Önceki gün verilen şehitler dolayısıyla  “haber” değeri kazandı(!) ama Azerbaycan-Ermenistan sınırı -yeni değil- günlerdir, haftalardır hem yanıyor hem yakıyor; soydaşlarımız yastalar.
Hınçlılar.
Ülke toprakların beşte biri hali hazırda Ermenistan’ın işgali altında ve Ermenistan yetinmiyor;  “ateşkes” e uymadığı gibi bir yandan  “gasp ettiği” Türk topraklarının alanını genişletmeye, öte yandan da girdiği yerleri  “mülkü”  olarak kabul ettirmeye çalışıyor.  Yetkililere göre, son dönemde  “kudurmalarının”  -böyle tanımlıyor Azerbaycanlı idareciler- sebebi; Azerbaycan’ı bunu kabullenmeye mecbur etmek.
Azerbaycan ordusu değil işgali sineye çekmek; Ermenistan’ı haritadan dahi silebilecek güçte ama  “dünyanın baskısı” çökmüş omuzlarına.
Ah bir arkalarına döndüklerinde  “tek millet” oldukları Türkiye’yi göreceklerinden emin olsalar...
Ama nerdee...
Ali, Elnur, Sefter, Hüseyin; sonuçta bir  “Esma”  değil ya hiçbiri;
Ne 4 parmak sallıyor meydanlarda bizimki; ne gıyabi cenaze namazları, ne bir Fatiha, ne bir acı, öfke, yas belirtisi.
Şöyle Sargisyan’ın gözüne gözüne sallasa “1 parmak”  bile yetecek Türkiye’den “ses” bekleyen Azerbaycan’a halbuki.
***
Azerbaycanlı yöneticilere göre ülkelerinde işgalci durumundaki Ermenistan’ın bu derece pervasızlaşmasının sebebi  “mücadele” nin “sahipli”  ile  “sahipsiz” in arasında sürmesi!
Kimle konuştuysam aynı şeyi söylüyor:
- Ermenistan tek başına hiçbir şey değil. Azerbaycan ordusuna kafa tutacak askeri gücü de yok cesareti de yok. Ama...
“Ama” sını bir  “dedeler masalı” yla anlatıyorlar:
“Arkalı köpek kurt basar!” 
Azerbaycan Türkleri’ne göre Ermenistan arkasındaki uluslar arası destekten dolayı bu denli saldırgan. En önemli silahı  “hamileri”. Ve o hamiler Türkiye’yi yönetenlerin güya  “müttefiki” (!)
Türkiye’nin dostları; Türkiye’nin  “açılım” la jest yağmuruna tuttuğu kuklaları aracılığıyla Türkiye’nin kardeşini vuruyor;
Bu işte sizce de bir terslik yok mu!
           
***
En çok da  “insan haklarını yok sayan ülke”  yaftasına isyan halinde şu     ara Azerbaycan.  Soruyorlar:
-Ermenistan mı  “insan hakları” na saygılı ülke? 
Karabağ işgalinden sonra iki ülke arasında sözde barışçıl çözüm için oluşturulan ve AGİT bünyesinde faaliyet gösteren MİNSK Grubu’nu göreve çağırıyorlar.
Ama öncelikli beklentileri Türkiye’den:
- Azerbaycan-Türkiye arasındaki bağ diğer ülkelerle mukayese kabul etmez. Türkiye’nin içişlerine karışamayız ama Türkiye sözü neyse artık demeli. Hiçbir şey yapamıyorsa Türkiye’de kaçak çalışan 100 bin Ermeni vatandaşıyla Ermenistan’a tesir etmeli.
Azerbaycan’ın sesi stratejik çukurdan duyuluyor mu acaba?
Duydunuz mu stratejik derin bey?
Lütfetmişsiniz mevkidaşınızı arayıp kuru kuruya bir  “başsağlığı” dilemişsiniz ama yetmez;
 “Kardeşlik” çok daha fazlasını ama hiç değilse Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ın tarafında olabilmeyi gerektirmez mi?