Niğde’den Yahudi bir milletvekili seçildiğini biliyor muydunuz?

 

Gayrimüslim milletvekilleri ilk kez 1935 seçimleri ile meclise girdi. İlk kez 17 kadın milletvekilinin de meclise girdiği 5. Yasama döneminde Dr. Nikola Toptaş(Ankara vekili-Rum), Dr. Samuel Abroyava Marmaralı (Niğde-Musevi), Av. İbrahim Naum(Yahudi), Av. İstamat Zihni Özdamar(Rum-Eskişehir), Berç Keresteciyan(Afyon-Ermeni) milletvekili oldu.

 

Daha sonra bir teamül haline gelen uygulama yıllarca devam etti. 6. Yasama döneminde Dr. Nikola Toptaş, Berç Keresteciyan, İstemat Zihni, Samuel Abroyeva Marmaralı görev yaptı. 1943 seçimlerinde oluşan 7. dönemde ise Avram Gdanti (Ankara-Musevi), Mihai Kayaoğlu(Ankara), Nikola Toptaş, Samuel Abreyeva milletvekilliği yaptı.

 

Atatürk’ün ölümünden sonra, CHP yönetimi endişeye kapılmış, azınlık milletvekilleri  CHP'nin azınlıklara karşı ayrımcı siyaseti yüzünden partiye üye olmamış; TBMM'de bağımsız milletvekili olarak bulunmuş ve karar verici organlarda yer almamışlardı. Bağımsız milletvekili olarak seçilmek ise DP döneminde de devam etmiş.

 

 

V., VI. ve VII. dönemde  mecliste yer alan gayrimüslim vekillerin bazı ortak özellikleri vardır.

 

Öncelikle, bu kişilerin hepsinin Türkçe soyadları (da) vardır. Türkçe soyadına sahip olmak sanki Türkiye'ye aidiyetlerini kanıtlamanın, 'hepimiz Türk vatandaşıyız' demenin bir koşulu gibi görünmektedir. Gayrimüslim milletvekillerinin o döneme hâkim olan "Türkleştirme politikaları" hakkındaki tutumu da bu konuyla ilgilidir. İçlerinden bazılarının Türkleştirme akımında yer aldığı bilinmektedir. Örneğin, İstamat Zihni Özdamar, önderliğinde Rumları ve Ermenileri Türkleştirmeyi amaçlayan "Laik Türk Hıristiyanlar Birliği" adında bir birlik kurulmuştur.

 

Azınlık milletvekillerinden her biri, kendilerine yabancı olan şehirlerden milletvekili adayı olmuştur. İstanbullu Berç Keresteciyan Türker Afyonkarahisar'dan, İstanbullu Nikola Taptaş Ankara'dan, İzmirli Samuel Abrevaya Niğde'den, Ürgüplü Mihal Kayaoğlu Ankara'dan,  Bodrumlu İstamat Zihni Özdamar Eskişehir'den, Bodrumlu Avram Galanti Ankara'dan bağımsız milletvekili seçilmişlerdir. Özgeçmişleri doğrultusunda, bu kişilerin temsilcisi oldukları şehirler ile o güne kadar bir bağ kurmuş olduklarını söylemek mümkün değildir. Aksine, örneğin Samuel Abrevaya'yı tanıyan bir meslektaşı, Niğde'den bağımsız milletvekili seçilmesinden sonra Abrevaya'nın Niğde'nin nerede olduğunu bulmak için ansiklopediye baktığını hatırlatmıştır.

 

Bu kişiler, seçildikleri dönemde gazetelere kendileri, hedefleri ve programlarına dair benzer demeçler vermişlerdir. Bu demeçlerdeki birinci nokta; hepsinin, azınlıkların değil, tüm Türk ulusunu temsil ettiklerini iddia etmeleridir. İkinci nokta; hepsinin azınlık-çoğunluk ikiliğini reddedip Türkiye'nin vatandaşı olduklarının altını çizmesidir. Üçüncü nokta, hepsinin rejime ve Cumhuriyet'e olan sadakatlerini ifade ediyor olmasıdır. Dördüncü nokta, hepsinin altı kuralı benimsediğini belirtmesidir. Beşinci nokta ise, hepsinin memleketin yararı için çalışacağını, memlekete sahip çıkacağını ifade etmesidir.

 

Bu noktalardan bazıları, Berç Keresteciyan'ın şu sözlerinde belirgindir: "Ben azınlık mümessili olarak değil, sırf müstakil bir Türk yurttaşı olarak namzetliğimi koruyorum."

Niğde Milletvekili Samuel Abrevaya ise aynı noktaya şöyle değinmiştir: "Ben bir Türk yurttaşım ve öteden beri bu gaye ile yürümüştüm... Bazı gazeteler bizi azınlık namzedi diye gösteriyorlar. Hâlbuki benim nazarımda bir Ahmed ne ise Avram da odur."

 

 Niğde Milletvekili Samuel Abrevaya, World Jewry dergisinin muhabiri Betty Rose ile yaptığı söyleşide şöyle söylemiştir:

"Türkiye'de hayatımız emin ve saadetimiz mahfuzdur. Türkler çok misafirperver ve âlicenap bir millettir... Türkiye'de en basit bir Yahudi aleyhtarlığı vaziyetini düşünmekten bile uzak bulunuyorum."  Ancak röportajın Türkçeye çevrilmesiyle fırtına koptu. Abravaya’nın kullandığı ‘misafirperver’ ifadesine atıfta bulunan bir bir Türk gazeteci Yahudi milletini ‘ev sahibinin işi ile, ıstırabı, didinmesi, çalışması, yorulması ile hiç alakadar olmayarak çatı altında ipliğini boyayan misafire’ benzetti. Diğer gazetelerde de benzer yazılar çıktı. 

 

Niğde Milletvekili Samuel Abrevaya Atatürk’ü ölmezden önce tedavi eden doktorlar arasında yer aldığı, 1949'lu yıllarda Yunanistan’da yayınlanan Laiki Metopo(Halk Cephesi) gazetesinde yayınlanan bir dizi yazıda “ Dr. Abrevaya (ve onu Türkiye’ye getiren yine Musevi) Dr. Fischenger cidden fedakarane çalıştılar” denilmekte. Bilindiği üzere Atatürk’ün mason localarını kapatması ve masonların Atatürk’ü öldürdüğü gibi tartışmalar geçmişte gündem oluşturmuş, Abrevaya ve onu Türkiye'ye getiren yine musevi Prof.Dr. N. Fissenger  ile de ilişkilendirilmişti.

Dr. Samuel Abrevaya Milletvekilliğinin yanında Kurucu meclis üyeliği, senatörlük yapmış Musevi bir Rum’dur. Sonra’dan Marmaralı soyadını almıştır.

 

Samuel Abrevaya Marmaralı Kimdir?

Meclisin V. ve VI. döneminde bağımsız milletvekilliği yapmış olan Samuel Abrevaya Marmaralı, mezar taşına göre 1879, arşiv belgelerine göre 1880 yılında İzmir'de doğmuştur.

Binyamin Efendi ve Rina Hanım'ın oğlu olan Samuel Abrevaya, 1897'de İzmir İdadisi'ni bitirmiştir. 1903'te İstanbul Mülkiye Tıbbiyesi'nden diplomasını almıştır. 1904'te Selanik'e bağlı Tikveş kazasında, 1904-1907 yılları arasında ise Dedeağaç'ta belediye tabibi olarak görev yapmıştır.

1909 yılında Darülfünun Tıp Fakültesi Seririyat Dâhiliye Muallimliği'ne (asistanlığı) atanmıştır. 1910-1914 arasında Dâhiliye Şefliği, 1914-1915 arasında İhtiyat Zabit Yüzbaşılığı, 1918-1919 arasındaysa Tıp Fakültesi Müderris Muavinliği görevlerinde bulunmuştur.[18]

Evlenmiş ve üç kız çocuk sahibi olmuştur.

Dr. Abrevaya'nın Türk tıp tarihine katkıları olmuştur. Bunlardan en önemlisi, "Garip Bir Karın Sendromu" diye adlandırdığı ve günümüzde FMF (Akdeniz Aile Ateşi) diye anılan hastalığı teşhis etmiş olmasıdır.

V. dönem seçimlerinde Niğde'den milletvekili seçilen Dr. Abrevaya seçim öncesi verdiği bir demeçte şöyle söylemiştir;

"...Saylav(Milletvekili)  seçilecek olursam, doktorluğu bırakacak değilim, mesleğime aşıkım."

Saylavlık dönemi boyunca Sıhhat ve İçtimai Muavenet Encümeni üyeliğinde bulunmuştur.

Atatürk'ü tedavi eden müşavir hekimler arasında yer alan Prof. Abrevaya, Atatürk'ün vefatından sonra TBMM'de söz alıp bir konuşma yapmıştır.

 

Meclisin VI. döneminde de Niğde'den milletvekili seçilen Samuel Abrevaya Marmaralı, 1950 yılında Yahudi Cemaati Cismani Meclis Başkanlığı'na da seçilmiştir. Fransızca, Almanca ve Rumca bilmekte olan Abrevaya aynı zamanda İstanbul Balat (Or-Ahayim) Hastanesi'nin fahri başkanlığını da yapmıştır.

22 Mart 1953'te ölmüştür, İstanbul'da Arnavutköy Musevi Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.


Çeşitli Kaynaklardan Selim GÖKEL tarafından Derlenmiştir. 

 

 



Editör: TE Bilişim