Servan ÖNCEL yazdı...


 22 Temmuz 2007 seçimlerinden bir ay önceydi. O tarihte çalıştığım özel eğitim kurumunun şubelerinden birinin müdür olan bir öğretmen arkadaşımla seçimle ilgili tahminlerimiz üzerine sohbet ediyorduk. Kendisi komünist olan ve oyunu o seçimlerde İstanbul Birinci Bölgeden DTP’nin (yani PKK’nın) desteklediği bağımsız aday Ufuk Uras’a vereceğini söyleyen öğretmen arkadaşım bana hangi partiye oy vereceğimi sordu. Kendisine Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüTürk milletinin ve devletinin tekliğiTürkiye’nin ve Türk Milletinin değerlerine bağlıTürkiye’nin ve Türklerin dostuna dostdüşmanına düşman olan ve bu konularda en samimien az hata yapan, en az kötü parti hangisiyse ona oy vereceğimi söyledim. Komünist olan arkadaşım bunun üzerine şunu sordu: “MHP’ye mi oy vereceksin??!!” 
 
Zülfü Livaneli’nin “kardeşim duymaz, eloğlu duyar” diye bir şarkısı vardır. Komünist olan ve PKK’nın kurduğu ittifaka oy veren bu arkadaşım bile MHP’nin saymış olduğum konularda en doğru tercih olduğunu, bilinçaltı bir refleksle de olsa, ağzından kaçırıp itiraf etmişken eskiden ülkücü hareket içinde yer almış olan ve bugün siyasetin sağında yer almış bazı adamların ve sağ tabana hitap eden iktidar partisinin bazı adamlarının MHP’nin, terör bittiği anda kapanacağını iddia etmeleri, yarın sabah güneşin doğmayacağını iddia etmeleri kadar saçma ve komik bir ithamdır. Neden mi? Gelin birlikte sesli düşünelim:
 
1)Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 2013 yılı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren siyasi partileri içindeCumhuriyet Halk Partisi (CHP)’den sonra en eski ikinci partidir. Aykut Edibali’nin Millet Partisi her ne kadar kendisini 1948’deki Fevzi Çakmak Paşa’nın kurduğu parti olarak gösterse de o zamanki Millet Partisi’nin sadece adını almıştır. Tıpkı bugünkü Demokrat Parti’nin Celal Bayar ve arkadaşlarının kurdukları Demokrat Parti olmaması gibi. Bu partiler o eski partilerin tüzel kişiliklerini temsil etmezler. Ne varki 1948’de kurulan Millet Partisi kapatıldıktan sonra 1954 yılında Cumhuriyetçi Millet Partisi adıyla yeniden kurulur. Bu parti 1958’de Türkiye Köylü Partisi’yle birleşir ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) adını alır. Bir önceki dönem MHP Milletvekili ola Deniz Bölükbaşı’nın babası Osman Bölükbaşı’nın genel başkanı olduğu CKMP’nin başına 1965 yılında merhum Alpaslan Türkeş geçer. 10 Şubat 1969 Adana Kongresi’nde CKMP’nin adı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirilir.Görüldüğü gibi MHP’nin ve selefi olan CKMP’nin kurulduğu dönemde Türkiye’de bölücü terör hareketi yoktu
 
2) Türk siyasetinde seçmen tabanı kabaca % 66.6 milliyetçi- muhafazakar merkez sağ, % 33.3 sol olarak tasnif edilebilir. Türk halkı sağcıdır. Burada kastedilen muhafazakarlık Türk Milleti’ni millet yapan değerleri koruyup özümüze zararlı olmayacak dış değerleri almak, kendimizi çağa uydurup geliştirmektir. Milliyetçilik ise adı Türk olan Türk milletine gönüllü birliktelik bağıyla bağlı olan herkesi Türk kabul etmektir.Türkiye’de şimdiki iktidar partisi AKAPE’ye oy veren % 50’lik seçmen tabanının en az yarısının ikinci parti tercihi MHP’dir. % 26 oy alan ana muhalefet partisi CHP’nin omurgasını oluşturan ulusalcı – Kemalist seçmenin de ikinci tercihi MHP’dir“Damarlarımı kesin, kan yerine Atatürk sevgisi akar”diyen tarihçi Cemal Kutay çok partili demokrasiye geçildikten sonra CHP’ye değil MHP’ye oy vermiştir!!!Sayıları çok az olan marjinal ırkçı sağdan, ulusalcı sola, dindar sağdan, yurtsever sosyaliste kadar her seçmen potansiyel MHP seçmenidir
 
3) MHP ve onun temsil ettiği anlayış ideolojik söylemi itibariyle % 66'lık sağ çizginin en sağıyla orta sağ arasındaki kısmı oluşturur. O yüzden % 20'lik alan MHP'nin alabileceği "asgari", “tabii” oy oranını oluşturur. Burada şuna dikkat etmek gerek: Çizginin sağındaki hatta belli bir oranda solundaki siyasi eğilimlerin içinde de beyazdan siyaha doğru değişen gri tonlarda milliyetçi eğilimler mevcuttur. Merkez sağ dediğimiz kesimde bu tonlama en yaygın biçimde kendini göstermiştir. Somut örnek verirsek vakti zamanında Demokrat Parti'ye, Adalet Partisi'ne, Anavatan Partisi'ne ve Doğru Yol Partisine verilen oylarda da milliyetçi ton hep baskındı. MHP bu partilerin "gençlik kolları" görevini gördü. Bugün AKAPE çöken merkez sağın arsasına binasını kurabildiği için oylarını % 50'ye taşıdı. Taşırken de açılımdan bahsetmedi. Seçim meydanlarında Başbakan RTE, Devlet Bahçeli’ye hitaben “ben o zaman koalisyonda olsaydım APO’yu asardım” diyerek, Dolapdere’de BDP binasına pompalı tüfekle saldırı olduğunda “Ne yapalım? Sen milletin dükkanına Molotof atarsan, o da gelir senin parti binanı basar”diyerek oy aldı. Çünkü Türk siyasetinde seçmen kitlesini birbirine "benzeten" en önemli jargon milliyetçilik jargonudur.
 
4) MHP Türk Milleti’nin % 90’ına hitap eden bir kitle partisidir. İdeolojisini, fikriyatını sulandırmasına gerek yoktur çünkü o fikriyat doğuştan kapsayıcıdır. MHP ideolojik olarak sağdaki %66'ya ve soldaki % 33'ün belli bir kısmına hitap edebilecek bir ideolojik söyleme sahiptir. Bugünkü sorunu bu ideolojiyle uyumlu siyasi bir proje üretip alternatif oluşturamamasıdır. MHP Kemalist Milliyetçi anlayışla muhafazakar milliyetçi anlayışı çağdaş, 21.Yüzyıl'a uygun bir söylemle sentezleyebilir ve bunun gerekliliği konusunda halkı ikna edebilirse oy oranı abartmıyorum % 50'nin üzerine çıkarÇünkü sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada, hatta üç dilin konuşulduğu İsviçre’de bile yurttaşları birbirine bağlayan siyasi bağ ne dindarlıktır ne sosyalizmdir. MİLLİYETÇİLİKTİR. Yurtseverlikten ırkçılığa, kültürel milliyetçilikten siyasi milliyetçiliğe, Kemalist Ulusalcılıktan muhafazakar milliyetçiliğe kadar geniş bir yelpazeyi MHP içinde temsil edebilir. Böyle olursa Atatürk'e bağlı bir subay emeklisi de, Yozgat'ın köyündeki hacı amca ile teyze de, türbanlı genç kız da, Antalya Konyaaltında bikini ile denize giren genç kız da, camiye giden adam da, meyhaneye giden adam da, Toroslardaki Türkmen Yörükleri de, Diyarbakır'daki Kürt korucu da, Arnavut, Boşnak ve Çerkez göçmenler de, Urfa Harran'daki Araplar da MHP'ye oy verirler.
 
5) Şubat 1999’da Abdullah Öcalan yakalanmış ve PKK terörü neredeyse sıfırlanmıştı. MHP GENEL SEÇİMLERDE EN YÜKSEK OYU TERÖRÜN SIFIRLANDIĞI 18 NİSAN 1999 GENEL SEÇİMLERİNDE ALMIŞTI. % 18 oy alarak 129 milletvekili çıkaran MHP, TBMM’de ikinci parti olmuştu. Terörün tavan yaptığı 1995 Genel Seçimlerinde – ki Merhum Alpaslan Türkeş ile MHP’nin girdiği son seçimdir – MHP % 8.7 oy almış ve baraj altı kalmıştı!!! 1999’da o zaman Cem Uzan’ın çıkarttığı Star Gazetesi “Gerçekte Birinci Parti MHP” diye bir başlık atmıştı. Meclise giren diğer dört parti içinde Anavatan Partisine, Doğru Yol Partisine ve Fazilet Partisine mensup çok sayıda milletvekili MHP kökenliydi. Demokratik Sol Parti’den bile iki milletvekilinin ülkücü kökenli olduklarını aynı gazete iddia ediyordu. MHP bu milletvekillerine “yuvaya dönün” desebelki tek başına iktidar olacak sayıda milletvekiline erişebilirdi. Demekki MHP’nin oy patlaması yapması için terörün olması gerekmiyormuşTerör bittiğinde de başarılı olabiliyormuş
 
6) AKAPE tarafından Sivas’ın ötesine geçemeyeceği iddia edilen MHP’nin 81 ilde ve pek çok ilçe de parti teşkilatları mevcuttur. Bu il ve ilçelere Sivas’ın doğusundaki il ve ilçeler de dahildir. Van’da, Batman’da, Ş.Urfa’da ve daha pek çok il ve ilçede parti teşkilatları dışında ülkü ocakları da mevcuttur. 1980 öncesi seçimlere baktığımızda Bingöl’de rahmetli Hikmet Tekin’i belediye başkanı olarak çıkaran, Van’da desteklediği adayın belediye başkanı olarak seçildiği bir MHP görüyoruz. 1995 seçimlerinde % 10’luk ülke barajı olmasaydı Tunceli’de MHP milletvekili çıkartıyordu. Ş.Urfa’da 1999’da Muzaffer Çakmaklı’yı milletvekili seçtiren bir MHP vardı. 1990’larda Türk Milli Futbol Takımı’nın yurtdışında maç yaptığı her statta 3 hilalli bayraklara rastlanıyordu. Japonya’dan Kanada’ya, ABD’den Avustralya’ya kadar.. Ne var ki şu anda yurtdışında “ampullü bayrak” pek görülmüyor (!).
 
7) Terörün bitmemesi MHP’nin lehine değil aleyhinedir. Adama “neden bu iş bu kadar uzadı?” diye sorarlar. Kimse 1998’de biten terörün 2004’te AKAPE döneminde neden yeniden başladığını sormaz çünküTürk toplumu balık hafızalıdır!!! Sorun terörün bitmemesi değil, nasıl biteceğidir. MHP bölünme projesine destek verirse kendini inkar etmiş olur, işte o zaman biter. 
 
Peki potansiyeli bu kadar yüksek bir parti neden tek başına gelebilecek oyu alamıyor?
Neden Osmaniye’de, Yozgat’ta, Kayseri’de, Erzurum’da MHP birinci parti değil? Bu sorunun birden fazla cevabı var. Kısaca sıralarsak:
 
1 – MHP’nin hiçbir zaman tek başına iktidara gelemeyeceğine dair kara propagandanın etkisi.
 
2 – MHP’nin milliyetçi olmaktan ziyade muhafazakar, bir anlamda tutucu bir parti olarak tanınması ve bu yüzden koyu Atatürkçü kesimlerden alması gereken oyu CHP’ye kaptırması,
 
3 – % 100 Türk olan Anadolu Alevilerinin MHP’yi “koyu sünni bir parti” olarak tanımaları,
bu yüzden bu kesimin oylarının başta CHP olmak üzere sol partilere kayması,
 
4 – MHP’nin “kapsayıcı millet” tanımını kitlelere yeterince anlatamaması ve başka partiler tarafından ülkü ocaklarında, parti merkezlerinde “kan tahlili yapılan (!)” bir parti olarak gösterilmesi ve kitlelerin bu şekilde korkutulması,
 
5 – MHP’nin cumhuriyetin temel değerlerini, Atatürk’ü ve onun ordusunu koruma konusunda gerekli refleksleri göstermemesi, bu konuda tutarsız davranması. Engin Alan Paşa’yı aday göstermesine rağmen Balyoz ve Ümraniye sanıkları hakkında gereken koruyucu tavrı “yargıya saygı” gerekçesiyle ortaya koyamaması,
 
6 – Partiyi ulusalcı sol kitleye açmaması,
 
7 – Pekçok konuda AKAPE’yi taklit etmesi, onun belirlediği gündemin peşinden gitmesi,
 
8 – Eskiden elinde çok iyi tuttuğu genç kitleyi ocaklardan kaçırması ve başka partilere kaptırması,
 
9 – Partinin teşkilatçılık özelliğini yitirmeye başlaması,
 
10 – Atatürk’ün değerlerini milli ve manevi değerlerle sentezleyerek alternatif bir model oluşturamaması ve bu sentezi halka, halkın anlayabileceği dille anlatamaması,
 
11 – İdeolojik ve entelektüel alt yapıyı sağlam bir şekilde oluşturamaması,
 
12 – Ülkücü zenginlerin başta ulusal bir televizyon kanalı olmak üzere kitle iletişim araçlarının kurulmalarında gerekli fedakârlıkta bulunmamaları,
 
13 – Her konuda genel başkanın iki dudağı arasında çıkacak söze bakılması, o sözün eleştiri dışı kabul edilmesi.
 
14 -  Bazı art niyetli ve cahil çevreler tarafından 12 Eylül 1980 öncesi yaşanan akıl tutulmasından, kardeş kavgasından ve cinnet döneminden sadece ülkücülerin sorumlu tutulması.
 
Bazılarının – özellikle de enternasyonel komünistlerin ve bölücülerin – zoruna gitse de tarihi bir gerçekle karşı karşıyayız: Tarih, Türk Milliyetçilerini haklı çıkarmıştır. Türk Milliyetçileri “ulus devlet” kuracağız dediler, kurduk. Türk Milliyetçileri “esir Türkler komünist Sovyet mezaliminden kurtulacak” dediler, kurtuldular.“Bu vatanı böldürmeyeceğiz” dediler, içteki hainlere ve dış düşmanlara rağmen bölmek isteyenler bölemediler. 8 devletin desteğini alan ve amacını 1984’teki kuruluş bildirgesinde açık açık Türkiye’yi parçalayıp Kürt devleti kurmak olduğunu söyleyen PKK milliyetçi kadrolarla yaptığı savaşı kaybetti. 1998’de terör sıfırlanma noktasına geldi. Türk Milliyetçileri Kıbrıs Türkü esir ve yok olmayacak dediler. Bugün MAT ( Mehmet Ali Talat) dahil rahat yaşayabiliyorlarsa beğenmedikleri KKTC devleti sayesindedir. En büyük Türk Milliyetçisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1933 yılında “güneşin doğulunu nasıl görüyorsam, esir Türklerin bağımsızlıklarına kavuşacaklarını da öyle görüyorum” dedi, dediği çıktı. Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nda 2.ERGENEKON’u yaşamıştır. ATATÜRK GİBİ BİR LİDER SAYESİNDE 21.YÜZYIL BİZİM YÜZYILIMIZ OLABİLİR. BU FIRSAT ÖNÜMÜZDEDİR. TABİİ Kİ BU AB’NİN BİR AFERİNE DEĞERLERİMZİ BİR SANİYEDE SATANLARLA, DÜNÜN ÜMMETÇİ BUGÜNÜN NEO-LİBARAL, LİBOŞ 2.CUMHURİYETÇİ AYDINLARIYLA DEĞİL, MİLLİYETÇİ - ULUSALCI UNSURLARIYLA OLABİLİR.
 
Sözün özü; MHP ideolojik olarak Türkiye’nin çimentosudur.. Dün vardı, bugün var, yarın da var olmaya devam edecektir. Açılım denilen proje başarılı olmayacak çünkü Türkiye’nin uzun vadede bölünme projesidir. Herhalde AKAPE seçmeni AKAPE’ye “bu iktidar gelsin Türkiye’nin bölünmesinin alt yapısını hazırlasın” diye oy vermedi. Terör bitse de, bitmese de MHP var olacak. Ne varki şu anda iktidarda olan derleme bir parti olan AKAPE açılım denilen ve ucu Türkiye’nin parçalanmasına giden projeyle kendi sonunu hazırlamaktadır. Bugün bu partiyi bir arada tutan ekonomik bahar ve iktidar rantının seçmenleri tarafından paylaşımıdırSivas’ın ötesine geçemezler dediği MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli Diyarbakır Meydanı’nda konuşmasını “Ne Mutlu Türküm Diyene!” diyerek bitirdi. Buradan AKAPE’ye açık çağrı yapıyorum: BDP ileri gelenlerini, Akil (!) adamları toplayın ve Yozgat Meydanı’nda açılımı savunun. Bakalım neler olacak??!!



Editör: TE Bilişim