Irak’a ABD müdahalesi Kuzey Irak Kürdistanı’nı inşa etti, sonra da Türkiye ile Barzani’yi muhatap kılar hale getirdi. Suriye’de yaratılan kargaşa ve kaos sonucunda da şimdilik Kuzey Suriye Kürdistanını fiilen yarattı. Barzani Suriye’li Kürt gurupları Erbil’de topladı. Suriye ordusundan kaçarak Irak’a gelen Kürt asıllı Suriyeli’leri eğitip örgütleyerek Suriye’ye gönderdi. Kandil’den de iki bin terörist Suriye’de Esat’ın askerlerinin boşalttığı yörelere yerleşmek üzere Suriye’ye geçti. 
Gelişmeler Türkiye’yi, fiili olarak Suriye ve Irak gibi devletlerle sınırı olan ülke olmaktan çıkardı. Büyük Kürdistan projesi adım adım gerçekleşiyor. KCK zaten bunun için kurulmuştu. KCK bölgedeki bütün Kürtlerin çatı devleti olarak kendisine misyon biçmişti. KCK amacını “Kürt halkının demokratik konfederasyon ilkeleri bağlamında birliğini esas alan bir temelde Demokratik Toplumcu Ortadoğu Konfederasyonu’nu geliştirmek” şeklinde ifade etmişti.
KCK’nın öngördüğü Demokratik Toplumcu Ortadoğu Kenfederasyonu’nun iki ayağı Suriye ve Irak fiilen tamamlanmış durumdadır. Her ikisi de çatışma ve savaş sonucu inşa edilmiştir. Sıra üçüncü ve dördüncü ayağa gelmiştir. Kürdistan’ın üçüncü ayağı İran Kürdistanı ise dördüncü ayağı da Türkiye’nin Güney doğusudur.
Kuzey Suriye Kürdistanı’nın oluşmasında ve Kuzey Irak Kürdistanı’nın güçlenmesinde AK Parti iktidarının yürüttüğü ABD endeksli politika büyük katkı sağlamıştır. AKP’nin “Kürt/Demokratik açılımı” adı altında Türkiye’de yürüttüğü politika ise KCK’nın gerçekleştirmeye çalıştığı Demokratik Toplumcu Ortadoğu Konfederasyonu için çok daha sonuç alıcıdır.
“Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi” adı altında yürütülen bu proje bir Türkiye ya da AKP projesi değildir. Bu proje Atlantik Konseyi’nin raporunu kaleme alan David L. Philips’in projesidir. Philips henüz “Kürt açılımı”nın adı dahi bilinmiyorken AKP’ye şu önerileri getirmişti: “Türkiye’de Özerk Kürt Bölgesi” kurulması için yasaları ve Anayasa’yı değiştiriniz. Bölünme havası vermemek için, bunu yerinden yönetim, yerel yönetimlerin güçlenmesi adı altında yapınız! 
Konuyla ilgili olarak Oslo’da MİT yetkilileri ile bölücü örgüt mensupları arasında yapılan görüşmeler sırasında Hakan Fidan şunları söyler:  “Her sene on bin tane öğretmen alınır. Adam dört sene beş sene duruyor batıya gitmek istiyor. Niye benim orada yaşam şartlarım iyi değil. İktidar beş sene önce dedi ki biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere uzun vadede belediyelere gidecek... Biz bunu yapamadık yani cumhurbaşkanı iki defa geri çevirdi”.
David Philips’in önerisi, Oslo’da bölücü unsurlara verilen teminat ve sonuçta AKP’li vekillerin hazırladığı “yerel” yönetimlerin güçlendirilmesi adı altında getirilen paket birbirini tamamlar niteliktedir.
AKP’nin yerel yönetimler çalışma komisyonuna hazırlattığı ve öncelikle kamu oyunu hazırlamak için de açıkladığı paketteki öneriler arasında, doktor ve öğretmenlerin yerel yönetimin ataması, vergi-harç yetkisi, her ilin sadece tek bir belediye başkanı olması var.
Öneriler arasında İl düzeyinde doğrudan seçilen, tek bir yerel meclis var. Tek bir belediye başkanı ve vali öngörülüyor. Valilik devletin ve hükümetin ildeki tek temsilcisi olarak yeniden tanımlanmalı. Her il sadece bir belediye başkanıyla temsil edilmeli vs. 
Önerilen yapı mali, idari ve siyasi yönden fiilen bağımsız, kağıt üzerinde geçici bir süre için resmen Ankara’ya bağlı bir sistem ortaya çıkaracaktır. Osman Baydemir’i de adı konmamış bir federasyon Başbakanı konumuna getirecektir. Böylece Irak ve Suriye’de çatışmalar ve müdahaleler ile elde edilen yapının Türkiye’de yerel yönetimler reform tasarısıyla hayata geçirilmesidir. Gerisi ayrıntıdır.