Niğde il merkezindeki tepe üzerinde, kalenin yanında bulunan Akmedrese’yi Karamanoğulları döneminde, kitabesinden öğrenildiğine göre Karaman Beyi Alâeddin’in oğlu Alâeddin Ali Bey tarafından 1409–1410 yılında yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerinde h.812 (1409) tarihli üç satırlı kitabesi bulunmaktadır.

Kitabenin mealen anlamı şöyledir:
“Allah’ın adıyla öğünmek Allah’a yakışır. Selâvat ve selâm Allah’ın resûlü Muhammed üzerindedir. Bu mübarek medresenin inşasını emretti. Büyük sultanın hükümdarlığı zamanında, milletlerin kaderini elinde tutan hükümdarların büyük hükümdarı Alâaddin oğlu Mehmed’in Allah imparatorluğunu ebedileştirsin. Din ve dünyanın yükseği olan kardeşi Karamanoğlu, Mehmet oğlu, Halil oğlu, Alâaddin oğlu Ali 812 Hicri yılında yaptırdı.”

Alâeddin Ali Bey uzun yıllar Bursa’da dedesi Sultan I.Murad’ın yanında yaşamış, bu nedenle de bu medreseyi Bursa’daki Hüdavendigâr Camisi’ne benzetmek istemiştir. Medrese portalinde beyaz mermerlerin kullanılmış oluşundan ötürü de yapı (Medrese’ül Beyza) Akmedrese ismi ile tanınmıştır.

Medresenin vakfiyesi bugün Topkapı Sarayı Müzesi’de olup, Rebiülevvel 818 (Mayıs 1415) tarihinde düzenlenmiştir. Bu vakfiyeden öğrenildiğine göre de medrese o zamanki Yuğutaş Mahallesi’nde yapılmıştır. Medrese Hanefi ve Şafii mezhebine göre eğitim verilmek üzere yapılmıştır. Vakfiyeden öğrenildiğine göre de Niğde bedesteni ve ona bitişik olan han Meydan Mahallesi’ndeki çifte hamam, dükkânlar, araziler, değirmen ve bağlar da bu medresenin vakıfları arasındadır.

Akmedrese, ortası avlulu iki katlı medrese plan düzenine göre yapılmıştır. Kesme taştan yapılan medrese 22.50x24.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Medresenin en görkemli yanı kuzeyde 5.55x3.25 m. ölçüsündeki mermerden portalidir. Bu portalin son derece zengin bezemeli olmasına karşılık, yapının diğer bölümlerinde büyük bir sadelik görülmektedir. Portaldeki taş işçiliği, oyma süslemeler son derece dikkat çekicidir. Giriş kapısı üzerindeki geometrik bezemelere öğle saatlerindeki güneş ışınları yansıdığında bu bezemelerin yerini bir insan görünümü almaktadır. Bu tür bir uygulama Anadolu taş işçiliğinde karşılaşılmayan bir olaydır.

2006.03.30.00144176.jpg Medresenin ikinci katı da bu cephede kaş kemerli ikiz pencereler halinde dışarıya açılmıştır. Geç devirlerde yapılan onarımlar sırasında devrini yansıtan bu son derece görkemli pencereler bozulmuş ve yerlerine düz lentolu pencereler yapılmıştır. Ayrıca dışarıdan üst kata çıkışı sağlayan merdivenler eklenerek de cephenin orijinal görünümü bozulmuştur.

Medrese avlusu revaklarla çevrili olup, avlunun bir tarafına yazlık olarak kullanılan mescit eyvanı yerleştirilmiştir. Bu mekânlardan birinin kışlık dershane-mescit olduğu, diğerinin de Karamanoğulları döneminde bazı örneklerde görüldüğü gibi medrese banisinin türbesi olarak düşünüldüğü sanılmaktadır. Avlunun alt katında üzerleri tonozlu her iki yanda dörderden sekiz hücre ile büyük eyvanın iki yanına kubbeli mekânlar bulunmaktadır. Medresenin ikinci katına alt kattan duvarların içerisindeki iki merdivenle ulaşılmış ve cephedeki ikiz pencerelerin yardımıyla da burası bir cihannüma görünümüne ulaşmıştır. Medresenin üzeri taş döşeli bir teras şeklindedir.

Akmedrese 1936 yılında restore edilmiş ve Arkeoloji Müzesi olarak açılmıştır. Müze olarak 1948 yılına kadar kullanılmıştır.