1915 yılına gelindiğinde Türk askeri pek çok cephede savaşmaktadır. Kafkas (Doğu) cephesi, Filistin cephesi, Hicaz cephesi, Yemen cephesi ve Irak cephesi… Avrupa’da ise Galiçya, Makedonya ve Romanya cephelerinde, Anadolu evladının kanı akmaya devam etmektedir. Bir cephe daha vardır ki, hem önemlidir hem de özeldir; Çanakkale cephesi… Osmanlı İmparatorluğu Çanakkale’de Britanya (İngiltere), Kanada, Fransa ve Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda orduları) güçlerine karşı savaşmaktadır.

Çanakkale cephesi önemlidir çünkü emperyalist ülkelerin Türkiye üzerindeki planlarının ilk bozulduğu yerdir; özeldir çünkü Mustafa Kemal’in,  tarih sahnesinde adını duyurduğu ilk cephedir.

“18 Mart’ta, Çanakkale Boğazı’nı geçmeye teşebbüs eden İngiliz donanması, ağır bir zayiat vererek geri çekilmiştir. Çanakkale’nin geçilemeyeceği anlaşılmıştır. 25 Nisan’da ise İngilizler, Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinde çıkarma hareketine başlarlar. Mustafa Kemal, düşmanın Kocabağ ile Kabatepe’yi ele geçirerek, Eceabat ve Kilitbahir yolunu açmak, oradan da İstanbul’a ulaşmak için Arıburnu’na asker çıkardığını anlamıştır. Haritada Kocadağ’ı göstererek, ‘Bu kütle Gelibolu Yarımadası’nın kilididir. Burası ele geçerse savaş daha başlamadan biter!’ der ve tarihin akışını değiştirecek kararını verir. Arıburnu’na yetişecek, düşmana taarruz edecektir. Suçlu görülebilir, mesleğinden uzaklaştırılabilir, hatta idam bile edilebilirdi. Ama o aldırmaz; hareket eder ve 27. Alay’ın sağ yanının gerisine yetişir. Yalnız 27. Alay değil, yalnız Arıburnu değil, Boğaz; dolayısıyla da İstanbul kurtulmuştur. Alman Komutan Liman Von Sanders, izinsiz hareket eden Mustafa Kemal’in ne korkunç bir felaketi önlediğini, kendisini bir gün içinde, yenilen bir ordunun komutanı olmaktan kurtardığını unutmayacaktır.” *

Düşman kuvvetleri, Mustafa Kemal komutasındaki 19. Tümen kuvvetlerinin taarruzu ile geri çekilmeye mecbur edilir. Düşman çıkarması 26 ve 27 Nisan günleri de devam eder; ne var ki Mustafa Kemal komutasındaki Türk askerinin destan yazan savunması karşısında başarısız olurlar.

Düşmanın 6 Ağustos’ta takviyeli kuvvetlerle başlattığı taarruzlar ve Anafartalar bölgesine asker çıkararak bu bölgeden ilerleme girişimleri de Mustafa Kemal’in o eşsiz askerî dehası ile aldığı önlemler sayesinde gelişme imkânı bulamaz. 9 ve 10 Ağustos’ta, Anafartalar bölgesinde ve Conkbayırı’nda İngilizlere taarruz edilerek düşmana ilerleme fırsatı verilmez ve tekrar, çıkarma yaptığı kıyılara geri itilir. Nihayetinde ise İngilizler, 19/20 Aralık gecesi sessiz sedasız Çanakkale’yi tahliye ederler.

Çanakkale bir kez daha geçilememiştir…

Çanakkale deniz ve kara savaşları tarihte eşi ve benzeri bulunmayan savaşlar arasında belki de birinci sırada yer alması gereken savaşlardır. Son günlerini yaşayan bir imparatorluğun halkıyla, askeriyle birlikte hem denizlerde hem de karada düşman donanmasını ve ordularını Çanakkale cephesinde durdurarak tarihin akışını değiştirdiği; Cumhuriyet’e giden yolların taşlarını döşediği bir büyük muharebedir. Millî mücadeleyi yürüten komutanların hemen hepsi Çanakkale cephesinde savaşmışlardır. Osmanlı ordusu bu savaşta binlerce askerini ve 57. Alayının tamamını şehit vermiştir. 57. Alay Çanakkale Kara Muharebelerinin başlangıcı kabul edilen ve 15 Nisan 1915’te Anzak Çıkarmasını ilk karşılayan ve durduran efsaneleşmiş bir alaydır. Yarbay Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümen’e bağlıdır.

Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.” dediği alaydır.

Dönemin, “üzerinde güneş batmayan” ve yenilmez olarak kabul edilen Büyük Britanya İmparatorluğu (İngiltere) tarihindeki iki yenilgisini Türklerden almıştır. Biri Çanakkale’de diğeri ise Irak’ta Kutül Amare’de… Böylece yenilebilir olduğu tescillenen Britanya’nın başta Hindistan olmak üzere sömürgelerinde bir millî mücadele uyanışı başlamıştır.

Çanakkale zaferleri sonrasında albaylığa terfi eden Mustafa Kemal, Anafartalar’da gösterdiği üstün başarıdan dolayı General Liman Von Sanders’in emri ile “Anafartalar Grubu Komutanlığı” na getirilir. “Harp Madalyası”, Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndaki benzersiz başarıları nedeniyle “Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası” ve “Muharebe Altın Liyakat Madalyası” da alan Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’in adı, her ne kadar İstanbul basını üzerini örtse de, yavaş yavaş duyulmaya başlamıştır.

Çanakkale’de elde edilen kara ve deniz zaferleri ile büyük emperyalist plan sekteye uğramış; Boğazlar, dolayısıyla da İstanbul ve Anadolu’nun kapıları emperyalist devletlere kapanmıştır.

Çanakkale savaşlarının tüm gerçekliğini en iyi şekilde ifade edecek olan yine Çanakkale’nin komutanı Mustafa Kemal Atatürk’tür:

“Biz kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Size Bomba Sırtı Vakası’nı anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperlerimiz arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak… Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulamamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Çanakkale savaşlarının 107. yılında başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere tüm büyük ruhları rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhunuz şâd olsun.

Vatan size minnettardır.

Tülay Hergünlü

İstanbul, 25 Nisan 2022

Yararlanılan kaynaklar:

*Turgut Özakman, “Diriliş”  Bilgi Yayınevi 2008

Sinan Meydan, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/18-mart-canakkale-zaferi-100-yasinda-esi-benzeri-gorulmemis-bir-kahramanlik-destani-28481462

Tülay Hergünlü, “İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne- Bugünlere Nasıl Geldik (1914-1980) Doğu Kitabevi