Kemal Kılıçdaroğlu’nun merakla beklenen konuşması sırasında, TRT ve diğer kanallar  “hava muhalefeti” ni gerekçe göstererek yayını kesti. Halbuki bu tutumları korumaya çalıştıkları AKP’ye, daha fazla zarar verir.
Herkes biliyordu ki Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasında, yapılacak aramayı sanıklara eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bildirdiğini söyleyecekti.
TRT ve diğer kanalların sansürü ise suçüstü yakalananların panik ataklarına benzemektedir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, konuyla ilgili olarak  “TRT’ye düşen görev, hırsızlığa yolsuzluğa, mütedeyyin insanların fitre, zekat ve yardımlarına  el koyanları korumak, suçlarının üzerine şal örtmek  değildir. Başbakan Erdoğan’ın grup konuşmasını yayınlayan ama muhalefet partilerinin liderlerinin konuşmalarını kamuoyuna duyurmada aynı duyarlılığı sergilemeyen TRT dışındaki özel kanalların ibret verici yayıncılık anlayışını da kamuoyunun takdirine sunuyoruz”  dedi. 

***
 
Bu arada Altın Portakal Film Festivali’nde de benzer bir sansür yaşandı.
Festivali canlı yayınlayan NTV, sabah saatlerinde açılış töreninin tekrarını verirken Rutkay Aziz’in AKP’yi eleştirdiği konuşmasını makasladı.
Aziz,  “Benim ülkemde tanık olduğum, hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, ’parasız eğitim’ pankartı açan öğrenci arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama Şili’de o çocukların devrim yapması”  dedi.
Festivalin kadını tema almasına da değinen Aziz,  “Dünyanın hiçbir ülkesinde kadın, çocuk bu kadar tacize, cinayete maruz kalmıyor” dedikten sonra Goethe’nin  “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir”  sözünü de hatırlattı ve bunun ülkenin gerçekliği olduğunu söyledi. Rutkay Aziz, dünyanın gerçekliğini de savaş çığırtkanlığı, açlık, işgal ve sömürü olarak nitelendirdi. Gazetelerin çoğu da konuşmanın  “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir”  bölümünü makasladı!
İşte bu sansürler, o örgütlü cehaletin oluşmasına katkı sağlamak amacıyla yapılıyor. Kısacası bugünkü medyanın büyük bir kısmı örgütlü cehaleti artırmak için görevlendirilmiştir!

***

Appel’in kurucusu Steve Jobs’un ölümü dolayısıyla eski bir konuşması yayınlandı. Konuşma bütünüyle çok güzeldi ama işte o örgütlü cehaletin nelere mal olacağını an tan son bölümü muhteşemdi.
Bir üniversitenin mezuniyet töreninde gençlere hitap eden Steve Jobs konuşmasını şöyle bağlıyordu:
 “Gençliğimde, ’Dünya Kataloğu’ adlı bizim kuşağın başvuru kitaplarından biri olan güzel bir yayın vardı. Stewart Brand adlı bir kişi çıkarıyordu bunu. 1960’ların sonuydu, bilgisayarlardan ve masaüstü yayıncılıktan önceydi. İdealist bir yayındı, çok güzel bilgilerle, öğretilerle, kavramlarla doluydu. ’Dünya Kataloğu’ kapanmadan önceki son sayısının arka kapağında, ilginç bir fotoğraf yayımlamıştı. Sabahın erken saatlerinde çekilmiş, uzayıp giden bir yolun fotoğrafıydı bu. Altında da şunlar yazıyordu: ’Sizi aç kalmanız rahatsız etmiyorsa, aptal kalmanız da rahatsız etmeyecektir.’
Onların veda mesajı buydu.
’Sizi aç kalmanız rahatsız etmiyorsa, aptal kalmanız da rahatsız etmeyecektir.’ Bu sözü kendime, kendim için çok kez söylemişimdir. Şimdi ise, birazdan diplomalarını alıp, hayata ilk adımlarınızı atacak olan size, sizin için söylüyorum: Sizi aç kalmanız rahatsız etmiyorsa, aptal kalmanız da rahatsız etmeyecektir.”

***

Peki zekat paraları ile kendilerine gemicik alanları, krallar gibi yaşayanları ortaya çıkaran bir soruşturmanın savcılarını görevden alan bir iktidar, kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Kitlelerin cahil ve bilgisiz bırakılması, kimseyi rahatsız etmiyor mu?