Sık sık değerli görüş ve bilgilerine başvurduğum eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli kurmay Albay Ümit Yalım ile bu sefer güncel sıcak siyaseti konuştuk. Ümit Yalım, aynı zamanda Demokrat Parti Yüksek Danışma Kurulu üyesi. Gündemimizde, “Sözde Barış Süreci ile ne olacak?” , “Türkiye nereye gidecek?” , “Milletimizden neler gizleniyor?” başlıkları vardı. Söyleşimizde konu ’Akbiller’e geldiğinde Ümit Yalım oldukça önemli bir bilgiyi paylaştı. Akdeniz bölge başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile ilgili. Yazının flaş unsuru olduğu için önceliği Yalım’ın bu sözlerine vereceğim;
“Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yönetim kurulunda olduğu bir vakıf tarafından, Ankara’daki saygın bir üniversiteye sözde Barış Süreci ile ilgili olarak anket yaptırıldı. Ankette çıkan sonuçlar AKP’yi rahatsız ettiği için, anket sonuçlarının kamuoyundan gizlenmesine karar verildi. Peki anket nasıl yapıldı ve hangi sonuçlara ulaşıldı? Anket, Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgede, 53 il ve 186 ilçede, bunlara bağlı 369 mahalle ve köyde yapıldı. Anket sonuçlarına göre, AKP seçmeninin yüzde 50’si, CHP seçmeninin yüzde 74’ü, MHP seçmeninin ise tamamına yakını, sözde barış sürecine karşı çıkıyor. Ayrıca, ankete katılanların yüzde 81’i, teröristbaşı ile yapılan görüşmelere de karşı çıkıyor. Bu sonuçlardan, CHP’li Gülseren Onanç’ın da haberdar olduğu söyleniyor ancak Onanç ‘CHP’nin yüzde 65’i süreci destekliyor’ diyerek kamuoyunu yanıltıyor ve AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor. Anket sonuçları AKP’yi ürkütüyor ve Hisarcıklıoğlu, Akil Adam sıfatı ile vatandaşlarımızı ikna etmek üzere Akdeniz bölgesine gönderiliyor. Hisarcıklıoğlu, vatandaşlarımızla anket sonuçlarını paylaşıyor mu? Anket sonuçları ortada iken yaptığı işin etik olduğuna inanıyor mu?”
Diğer konulara geçmeden önce Ümit Yalım ile vedalaştıktan sonra yaptığım küçük bir araştırmacı gazeteciliğin sonucunu aktarayım. Önceki gün, CHP idari ve mali işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, yazılı açıklama yaptı. Oran, “Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun isteği üzerine genel başkan yardımcılığından istifa eden Sayın Gülseren Onanç’ın sonuçlarını açıkladığı anket, CHP’nin yaptırdığı bir anket değildir” dedi. İşin doğrusu şöyle; TOBB Üniversitesi’nin yaptırdığı anket bir şekilde CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmış. Gizlenen bu anketin CHP’ye sızdırılmasından sonra TOBB fena halde karışmış. Hatta TOBB’da bir üst düzey yöneticinin oldukça sinirli hitapları(!) koridorları çınlatmış. Kılıçdaroğlu’nun bu anketi dikkate almasının ardından Gülseren Onanç’ın malum çıkışı meydana gelmiş.
Söyleşimizin diğer başlıklarına geçelim.. Ümit Yalım, Ege ve Akdeniz’de Yunan işgaline terk edilen adalarımızı hatırlattı;
“AKP hükümetleri döneminde batıdan bölünen ve toprak kaybeden Türkiye, sözde barış süreci ile Doğu ve Güneydoğu’dan da bölünecek, farkında mısınız? Batıdan bölünen ve toprak kaybeden Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda neler oluyor, neler olacak?.. AKP Hükümetlerinin verdiği büyük destek ile Barzani palazlandı ve Kuzey Irak’ta fiili bir devlet oluştu. Kürdistan paravanı ile oluşturulan devlet, aslında İkinci İsrail Devleti. Suriye’deki iç savaş, iki İsrail Devleti’nin birleştirilmesi maksadıyla çıkarıldı. Golan Tepeleri’nde hazır bekleyen İsrail birlikleri, ilk fırsatta Kuzey Irak’a intikal edecek ve İkinci İsrail Devleti ile birleşmeyi sağlayacak. Sırada, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda Üçüncü İsrail Devleti’nin oluşturulması var. Son safha ise üç İsrail Devleti’nin birleştirilerek Büyük İsrail Devleti’nin oluşturulması safhasıdır.”
–Sözde Barış Süreci’nin sürdürülmesi halinde, başımıza başka neler gelecek?
“Süreç ile birlikte, teröristbaşı serbest bırakılacak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi özerk bir bölge haline getirilecek, özerk bölge yönetimi İsrail’e bağlanma kararı alacak, iç savaş çıkacak, batıdan toprak kaybeden Türkiye, doğu ve güneydoğudan da toprak kaybedecektir. Emperyalist devletlerin Türkiye için yaptıkları plan, Türkiye’nin parçalanması planıdır. Vatandaşlarımız bu oyuna gelmemeli ve vatan topraklarına sahip çıkmalıdır. Aksi halde batıdan bölünen Türkiye, bir de doğudan ve güneydoğudan bölünecektir.”
– “Süreç”e uydurulmaya çalışılan kanun faaliyetleri…
“PKK’lı teröristlerin yurt dışına kaçması/çekilmesi için direktif ya da emir veren, planlama yapan, gözetimde bulunan, kanunla kendisine verilen görevleri yapmayarak, teröristlerin yakalanmaktan kurtulması için imkan sağlayan kişiler, sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun TCK Madde 283’te belirtilen suçluyu kayırma suçundan yargılanır. Ortada mevcut kanunlar varken, asker ve polisler için yeni görev tanımları hazırlamak hiçbir şey ifade etmez. Görev tanımları kanunlara aykırı olamaz. Yeni görev tanımları yapılsa bile, bölgede görev yapan vali, kaymakam, asker, jandarma, polis ve hudut birlik komutanları, kanunla kendilerine verilen görevleri yerine getirmek ve teröristleri yakalayarak adalet önüne çıkarmaktan sorumludur. Devletin generaline/amiraline ve hatta harp filo komutanına, görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemeler tarafından, kaçmasını önlemek gerekçesi ile yurt dışına çıkış yasağı konulurken, eli kanlı teröristlere yurt dışına çekil ya da kaç demek alenen suçtur. Faili meçhul cinayetlerin faillerini bulmakla görevli olan devletin, faili belli cinayetleri işleyen PKK’lı teröristlerin kaçması için formül araması ve düzenleme yapması asla kabul edilemez. Hükümetin görevleri arasında PKK’lı teröristleri kayırmak yoktur.”