Tek cümlelik destandır…
Anadolu destanı diyelim…
Bir milletin yazgısını anlatır…
*
Hiçbir söz bu kadar önemli değildir…
Cumhurbaşkanı’nın nutku…
Başbakan’ın beyanı…
Muhalefet liderlerinin demeçleri…
Yazılar, yorumlar, makaleler, görüşler, tepkiler, tartışmalar…
Hiçbiri gerçeği böyle boyutlu anlatamaz…
*
“Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne?”
Özet…
*
Hem tarihi…
Hem talihi…
Geçmişi anlattığı gibi, geleceği de anlatır…
*
Destandır…
Antlar, yeminler, hitabeler…
Hatta anayasalar, yasalar, ilkeler, kurallar…
Tümü bir yana…
“Soyuyorsa beni soyuyor sana ne?” bir yana…
*
Diyelim ki bir tarafa koy “Hakkıdır, hakka tapan milletimindir istiklal” diyen İstiklal Marşı’nı… Bir tarafa da koy “Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne?”yi…
Türkiye’nin haline dön bak bakalım…
Hangisi doğru?..
*
Böyle bir kafaya mesela hukuk gerekmez…
Özgürlük…
Bağımsızlık…
İnsan hakları…
Demokrasi de istemez…
“Adam olmak” zaten ne alaka?..
*
“Cumhuriyet”, “Demokrasi”, “Hukuk devleti” falan diyorsun ya…
Hiçbirisi değil…
Gerçekte rejim“Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne?”dir…
Tek cümlelik anayasa diyelim…
*
Bir bakıma da göbeğini kaşıyan adamın deklarasyonudur…
Kırk yılda bir ağzını açtı…
Ve doğrusunu söyledi:
“Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne?..”
*
Beter ol…
Ne diyeyim…