Sonunda beklenen seçim günü geldi ve 12 Haziran’da halk sandığa gitti…
Sonuç;
 AKP yüzde 50 ile üçüncü kez iktidara getirildi…
Yüzde 50 demek, iki seçmenden birisinin AKP’ ye oy vermesi anlamına geliyor… Bunu biz söylemiyoruz bizzat başbakan kendisi söylüyor…
Yani, her iki işçiden biri, iki memurdan biri, iki çiftçiden biri, iki Tekel işçisinden biri, iki atanamayan öğretmenden biri, iki işsizden biri, iki emekliden biri, iki asgari ücretliden biri, iki şehit ailesinden biri AKP’ ye oy verdi…
Herkes birbirine soruyor: 
İnsanlar sürekli işsizlikten, açlıktan, yoksulluktan, mazot- gübre pahalılığından yakınırken, nasıl oluyor da oyların yüzde 50’ si AKP’ ye gidiyor?
İşte bu çok bilinmeyenli denklemin cevabı, bir sonraki seçimlerde AKP’ yi iktidar koltuğundan göndermenin anahtarıdır. Velev ki cevabı bulunabilsin!
Hadi iş dünyasını anlarım, devletin pek çok kademesiyle ilişkileri var, iktidara yakın durmak zorundalar, yoksa malûm, “bertaraf” olabilirler, bu nedenle de oy verirken çok iyi düşünmeleri gerekir. Ancak yukarıda saydığım kesim hem ağlayıp hem nasıl AKP’ ye oy verdi buna akıl erdirmek çok zor. Dedim ya çok bilinmeyenli denklem…
Başbakan Erdoğan “2. balkon konuşması” nda zafer sarhoşluğundan olsa gerek pamuk gibi yumuşacıktı… Yine kucaklamaktan, birlik ve beraberlikten bahsetti. Tıpkı “1. balkon konuşması” nda olduğu gibi. Hiç şüpheniz olmasın, 1. konuşmasında söylediklerini unuttuğu gibi bunları da unutacak ve kendilerine oy vermeyenleri azarlamaya, dışlamaya, “ananı da al git!” demeye devam edecek…
Başbakanın balkon konuşmasını dinlerken gözümün önüne İngiltere geldi. Orada da önemli olaylarda Kraliçe ve kraliyet mensupları balkondan halkı selamlarlar… Halk da bu taçlı başları hararetle alkışlar, sevgi gösterilerinde bulunur… Başbakanın, eşinin elinden tutup AKP imparatorluğunun, affedersiniz, genel merkezinin balkonuna çıkıp halka hitap etmesi ben de nedense İngiltere’yi çağrıştırdı…
Neyse, biz gelelim kendi meselelerimize…
Türk halkının yüzde 50’ sinin AKP’ ye oy vermesini saygıyla karşılamak gerek. Sonuçta bu bir tercih meselesidir. Halk vekâletini iktidar partisine vermiştir ve yeni iktidarın ilk icraatı ise anlaşılan Anayasa’yı değiştirmek olacaktır.
Benim bir Türk vatandaşı olarak yeni hükümetten beklentim şudur:
T.C. Anayasası’nın ilk üç maddesine dokunmamak…
Mustafa Kemal Atatürk mirasına sahip çıkmak…
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yani Türk ordusunu yıpratmamak…
Kısaca vatanın bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmak…
Bu iktidardan başka bir beklentim yok…
Nasılsa köylü, çiftçi, memur, işçi, işsiz, zengin, fakir herkes hayatından memnun... Ortalık güllük gülistanlık… Çılgın projeler yeni çılgın zenginleri yaratmaya gebe… İzmir bile çılgın projeyi duyunca ampulü yakmaktan hiç geri kalmadı… Borçluymuşuz, üretmiyormuşuz, mütemadiyen tüketiyormuşuz, işsizler ordumuz her geçen gün artıyormuş ne gam!
Hedef 2023…
Gerisi vatan, millet Sakarya edebiyatıdır diye düşünenleredir sözüm;
2023 yılında tek bayrak, tek devlet ve tek millet olarak kalmamızı sağlamak bu iktidarın birinci önceliği olmalıdır…
Bir dileğim daha var:
Ege’de bulunan ve 462 yıldır Türkiye’ye ait olduğu belgelerle tescil edilen Eşek ve Bulamaç adalarının Yunanlılardan temizlenmesi…
Yoksa biz son sekiz yılda Millet olma duygularımızı da mı kaybettik?
Yoksa Eşek ve Bulamaç adaları o meşhur hikâyedeki ki Sarı İnek mi?
*
Yeni AKP hükümetinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum…
Bugüne kadar yaptıkları… yapacaklarının… teminatı olan yeni iktidarın ne kadar hayır getireceğini ise zaman gösterecek…