Yaşadığımız yer hakkında düşünüp, içinde yaşamakla kalmayıp aynı zamanda gelişimi ve geleceği konusunda kafa yormak, insan olmamızın bir gereği olsa gerek.

Orta Anadolu’nun ortalama ve kendi yağında kavrulmaya çalışan bir kenti olan Niğde’mizin, önünü görme ve fırsatlarını kullanma seçenekleri, burada hayatını idame ettiren birçoğumuz açısından, dost sohbet ve meclislerinin en önemli tartışma mevzusu olarak çıkar karşımıza.
İşte böylesine güzel ve ayağı yere basan verimli bir sohbeti, geçtiğimiz salı günü Niğde Valisi Sayın Ertan Peynircioğlu ile birlikte Niğde Gazeteciler Birliği olarak yapma olanağı bulduk. Sayın Valinin nezaket ziyareti çerçevesinde bir buçuk saati geçkin samimi bir havada Niğde’ye dair konuşulabilecekleri konuşup, üzerinde yoğunlaşmak biz gazeteciler açısından da bir şanstı.
Gazeteciliğin içinde bulunduğu sıkıntılar ve ilan arın durumundan, basının yereldeki sorunları sohbet konusunda başı çekerken, konuşmanın seyri doğal olarak kentin genel ihtiyaçları ve gelişimine odaklanıyor, içeriği Niğde olan değerlendirmelerin fikir jimnastiğinde gidilip geliniyordu.

Niğde’ye olan atanmalarının akabinde, bulunduğu kentin sorunlarına eğilip bunlarla ilgi çaba harcamak gerekirken, 15 Temmuz Kalkışmasının şokunu yaşayıp, devamında olağanüstü halin gereklerini yerine getirmek, göreve başlama aşamasında hem ülke hem Niğde hem de Sayın Peynircioğlu açısından tabi ki kolay olmuyordu.

Geldiğiniz ilin ihtiyaçları ve projelerine kafa yormak gerekirken, darbe durumunun olası kaos ortamını bertaraf edecek konulara yoğunlaşmak, doğal olarak harcanması gereken enerjiyi farklı yerlere kaydırıyordu.

Lakin bu kentte yaşıyor ve bu kentle ilgili her durum hepimizi etkiliyor, aynı zamanda geleceğimizi belirliyordu.

Niğde’nin önceliği; Tarım, Hizmet sektörü ve Sanayi olarak sıralanıyordu.

Turizm noktasında ilimiz ciddi değerler taşısa da bunu canlandırıp turizmi başa oturtmanın pek de kolay olmadığı, daha önceki farklı görev yerlerinde ki tecrübelerinin örnekleriyle dile getiriliyordu.

Kentin ihtiyaçlarını gidermede biri genel biri de mahalli olmak üzere iki ayrı bütçeyi kullandıklarının altını çizen Sayın Vali, genel bütçenin zaten önceden çıktığını mahalli bütçenin kullanımında da İl Genel Meclisinin genel ihtiyaçları gözeterek yaptığını ve kendisinin de bu çalışmaların takipçisi olduğunu anlatıyor, yapılan çalışmaları izleyip çıkabilecek olası sorunlar karşısında müdahil olmanın, şehrin gelişimine daha çok fayda sağlayacağını belirtiyorlardı.
Proje üretmenin içinde yoğun teknik faktörleri barındırdığına dikkat çekiyor, örneğin Şekerpınarı suyunun sadece Ulukışla’ya getirilme maliyetinin ton başına ekstra 3 TL gibi bir elektrik maliyet getirdiğinin ancak proje aşamasında ortaya çıktığını ifade ederken, Ecemiş suyunun ilimize getirilme projesinin geçtiğini belirterek, yüreğimize de Ecemiş suyu gibi serin su serpiyorlardı.
Askeri Birliğin Niğde’ye getirilmesi ile ilgili söz bizzat Sayın Bakan tarafından verilmiş, Tıp fakültesiyle ilgili çalışmalar yapılırken Üniversite de gerekli olan Öğretim Üyesi alımlarını da devam ettirmekteydi.

BİRKO’nun şu an içinde bulunduğu durum ve akabinde üretim sektörü ve yenilikçiliğe açık olmanın getirileri tartışılırken, buranın sadece arazi bazında ki zenginliğn değerlendirilmesi noktasında, Niğde’ye olabilecek faydaları üzerinde duruluyordu.

Bolkarlara yapılması planlanan telesiyej  projesinin, kalkınma bakanlığınca verimli olmaması dolayısıyla kabul görmediğini izah ederlerken, icraat yapmanın  bir çok teknik konuyu da kendi içinde barındırdığının altını çiziyorlardı.

Aksaray’ın nasıl olurda Niğde’yi geçebildiği ve komşu illerle olan karşılaştırmalı kıskançlık dolu söylemlerimiz üzerine yoğunlaşan gazeteci serzenişlerimize, Aksaray’ın bulunduğu yol kavşağı üzerinden yaklaşırken verdikleri “ Aksaray Niğde’den doğan bir il ve evladımız, tüm insanların kıskanmadıkları tek varlık evlatlarıdır “ izahı, bizleri de düşündürtüyordu.

Hayrettin Yenel, Kazım Karakaya, Bekir Mumcu gibi Niğde’nin duayen gazetecileriyle birlikte Niğde Valisi Sayın Peynircioğlu ile doyumsuz bir sohbetin sonuna geldiğimizde vedalaşıp ayrılırken, aklımda kalan…

Sayın Vali’nin dediği;

İşi doğru yapmak elbette önemliydi…

Lakin esas önemli olanın, işi doğru yapmadan önce, doğru işi yapabilmeyi becermekti.