Edebiyete intikal eden 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel ile ilgili birkaç anı…

Yazar  İsmail ÖZMEL yazdı…

 

1964 Adalet Partisi genel kongresi için arkadaşlarla birlikte Ankara yolundayız. İki adaydan birine oy verilecekti ama kime verilecekti, konuşma konusu buydu yol boyunca, ortak kanaat Süleyman Bey’e değil de öbür adaya, Sadettin Bilgiç’e oy verme merkezinde idi. Böyle bir hava ile toplantı salonuna girdik.

          Adaylar konuştular, Demirel’in konuşması, işlediği konular, yapmayı düşündüğü hizmetler kanaatleri olumlu etkiledi ve arkadaşlar arasında Süleyman Bey’e oy verme yönünde bir gelişme yaşandı. Neticede Niğde delegeleri de Süleyman Bey’e oy verdiler ve genel başkanlık seçimini Süleyman Demirel kazandı.

         1968’de başbakan sıfatı ile başbakanlıkta Demirel bir basın toplantısı yapacak bana da davet geldi. Niğde’den Ankara’ya giderek bu önemli basın toplantısına katıldım. Geniş bir konuşma yaptı, notlar aldık. Ben bu konuşma ve “Yeniden Bir sosyal Mukaveleye Doğru” eserinin de etkisiyle, Demirel Doktrini başlığı ile Son Havadis Gazetesinin(1968) ikinci sayfasında yayınlanan makaleyi kaleme aldım. Zaman içinde Demirel Doktrini üzerine yorumlar yapılacağına inanıyorum. Çünkü o hem genel kültür olarak, hem de matematik okumuş, devlet hayatından haberli bir insan olarak, hem de çağdaş devleti ve modern düşünceyi ve sanatı kişiliğinde yoğurmuş yetenekli bir insan olarak, yaptıkları bir kalemde geçiştirilecek gibi değil. Bu hizmetlerin bir temeli, bir insicamı  ve  bir de gayesi vardır. Çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak hedefini hiç gözden uzak tutmamıştır..

         Bu matematik kafa, çağ ve çağa damgasını vuran düşünce ve sanat unsurları ile tenkitleri hep göz önünde tuttu, onlardan ülke yararına dersler ve icraatlar çıkardı. Daima bir gelişme trendi içinde çalıştı.

BİR FABRİKA ANISI

         1970’li yıllar, Niğde’den bir heyet halinde otobüslerle başbakanlığa vardık. Çinkur fabrikasının Niğde Kayseri arasında Hüyük köyü yakınlarına, uygun bir yere kurulmasını temenni edeceğiz. Milletvekilleri başımızda. Salondayız. Milletvekilimiz Haydar Özalp efendim İsmail Özmel geliş sebebimizi arz edecek demez mi?

         Göz göze geldik, anlaşıldı ki bu konunun takdimi bize ihale edildi. Anlattım, çinko madeni Niğde’nin-Çamardı ilçesinden çıkarılıyor kamyonlarla uzak yerlere taşınma yerine Hüyük yakınlarında bir yere taşınsa ve fabrika oraya kurulsa daha ekonomik olur düşüncesindeyiz diyerek açıklamalar yaptım.

         Demirel kızdığı zaman yüzüne bir al renk gelir ve bekler, söz bitince: Konuyu bir mühendis olarak inceleyeceğim ve uygun bir karar vereceğim dedi. Konuşmalar arasında bir anonim şirket kurulsa ve bu işe özel teşebbüs olarak el atılsa iyi olur şeklinde değerlendirmeler yapıldı. Sonunda Kayseri o zamanki para ile 25 milyon lira sermayeli bir anonim şirket kurdu ve tesisin Kayseri’ye yapılmasını sağladılar, bize de bir yolculuk hatırası kaldı.

ŞAHENK TEKNİK LİSESİNİN AÇILIŞI

         Demirel artık Cumhurbaşkanı değil, Şahenk Grubunun yaptırdığı Teknik Lisenin açılışına gelmişti. Ben de oradaydım. Bir divana oturmuş ve yalnızdı, ben de on on iki metre mesafeden seyrediyordum. İsmimle hitap ederek, ELİYLE GEL İŞARETİ YAPTI, yaklaştım, hal hatır  sordu, konuşma sırasında düşünceli bir hali vardı. Ülke insanları ve meselelerinden hiç uzak kalmadı. İyi bir hafızaya sahip olduğu genel olarak kabul edilir. Birçok anı var ama artık onlar da bizim hayatımızın bir parçası haline geldiler.

         İşte bu iki resimde görüldüğü gibi, Adalet partisi saflarında politika yapan her kademede görev almış arkadaşlar Süleyman Demirel’in etrafında bir sevgi halesi örmüşlerdir. Bu resimlerde bulunanlardan çoğu gibi, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i de ebediyete uğurladık

          Süleyman Demirel, emsaline az rastlanır devlet adamlarımızdan birisidir. Çalışkan bir insandı. Ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tuttu, ülkemizi yurt içinde ve yurt dışında saygı duyulan bir ülke haline getirdi.

         Süleyman Demirel cumhuriyetin tam kendisi olduğunu söylerdi. Çünkü çoban Sülü’den bir cumhurbaşkanı çıkmışsa bunu cumhuriyete  borçlu OLDUĞUMUZU SÖYLEMEK İSTİYORDU. Devlet yönetmenin bir sanat olduğu, sabır ve azimle mücadele edilmesi ve ülkenin aydınlık ve mesut istikbalinin adım adım kurulacağını yaşantısı ile ispat etti. Barışmasını bilmeyen kavağa etmemeli diyerek bir hoşgörü dersi de vermiştir.

         Çağdaş, gelişmiş ülke yöneticileriyle her yönü ile mukayeseye imkân veren bir kültür ve birikime sahip olduğu da biliniyordu. Nitekim Hasan Bülent Kahraman 20.06.2015 günlü Sabah gazetesindeki yazısında Demirel’in okuduğu kitaplarla, Bülent Ecevit’in okuduğu kitapları sayarak yaptığı mukayesede durum bütün açıklığı ile ortaya çıkıyor. Anlıyorum ki, bugün sıkıntılarımızın temelinde bir birikim ve kültür eksikliği var. Bunu her münevverin düşünmesi gerekir.

         Beni meclise sokamadı ama ona kırılmadım, demek ki benim bir yazar olarak yükseleceğimi bilmiş ve bana acımış, bu tozlu topraklı yollarda daha fazla zaman kaybetmesin Türkiye’nin sanat, edebiyat  ve fikir hayatına bir şeyler ilave etsin demiş olmalıdır. Ayhan Şahenk’in eğitimimize bağışladığı Teknik  okul açılışında sohbet ederken daldı gitti, bu genci biz niye ihmal mi ettik dedi, yoksa iyi ettik de onu politikanın hışmından ve insafsız değirmeninden kurtardık mı demiştir bilemem. Allah rahmet etsin, bir hakkım varsa helal ediyorum. Allahtan rahmet diliyor, mekânı cennet olsun diyorum. Milletimize baş sağlığı diliyorum.

Editör: TE Bilişim