Borhaber.net sitesi Genel Yayın Yönetmeni Burcu Çopur’un eşi Niğde Emniyet Müdürlüğünde görevli, aynı zamanda Emniyet Teşkilatı Sivil Personel Sendikası İl Temsilcisi sivil memur  Şerafettin Çopur, 19.08.2016 günü mesai bitiminde Emniyet Genel Müdürlüğünce açığa alınmış ve ardından da 01.09.2016 yayınlanan KHK ile memuriyetten ihraç edildi.

Şerafettin Çopur, Fetö soruşturması kapsamında ifadesiz, savunmasız 24 Yıllık memuriyet hayatına son verildi.

Borhaber, Şerafettin Çopur ile konuştu…

Borhaber - FETÖ soruşturması ile  19 Ağustos 2016’da açığa alındınız, ardından da 1 Eylül’ de ihraç edildiniz. İhraç edilme gerekçeniz  nedir?

Şerafettin ÇOPUR -  Önce FETÖ/PDY yapılanması soruşturması kapsamında açığa alındım ve 15 gün sonra da ihraç edildim ancak bana ne için açığa alındığım söylenmedi. Gerekçesiz şekilde, sadece açığa alındığım tebliğ edildi, aynı anda, 4 taşıma ruhsatlı silahım, personel kimliğim ve araç tanıtım kartım alındı. Ne polis nede savcı ifademi almadı, neyle suçlandığım söylenmedi, hakim önüne çıkmadım.

Borhaber - Sebebini öğrenemediniz mi?

Şerafettin ÇOPUR -  Öğrendim, Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığında  görevli iki üst düzey bürokratlar ile ben görüştüm. Yine bir milletvekilimiz ve danışmanı Genel Müdürlük  bürokratları ile  görüştü. Yapılan bu  görüşmeler neticesinde eşim Borhaber.net sitesi Genel Yayın Yönetmeni Burcu Çopur’un Asyabank’ta hesabı olduğu gerekçesi ve Niğde Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünün hakkımda Fethullahçı Terör Örgütü Üyesidir şeklinde raporu olduğu  iletildi. Bu soruşturma kapsamında bir çok önemli  kişiye,  üst düzey bürokratlara bu konuda istihbarat raporu düzenlendiğini  biliyorum. Ama mahkemede delil olmuyor, Ergenekon davalarında bu tarz raporlar yapıldı ve mahkeme raporları delil kabul etmiyor. Hakkımda hazırlanan bu düzmece  raporun, kişisel husumet ve sus! gerekçesi ile hazırlandığını biliyorum.
Dört ayrı kanaldan teyit ettiğim açığa alınma gerekçesi üzerine BDDK’ya  Eşim ve Benim Asyabank’ın her hangi bir şubesinde hesabımız olup olmadığını dilekçe ile sorduk ve 25 Ağustos’ta yanıt geldi. Ne eşimin ne de benim Asyabank’da hesabımız yoktu. Bunu zaten yayınladınız. Resmi makamlarda sorabilir zaten soracaklardır. Bunda benim bir şüphem yoktur. Eşimin hiçbir banka da hesabı yok, Ben  ise tek hesap ve  tek kredi kartı kullanırım. Acaba bu cemaatin bir kurumuna ödeme yapmış olabilir miyim? diye, 2012 yılbaşı ve 2016 Eylül ayına kadar harcamalarımın dökümünü  istedim, gönderdiler inceledim öyle bir ödeme de yok. Bylokc’un ne olduğunu  açığa alındığımda duydum, ayrıca cep  telefonumu da kontrol ettirdim.

Borhaber- KHK’nın yayınladığı 1 Eylül gecesi sitemizde Niğde’deki üst akılların tespiti için yayınladığımız bir haber vardı. (burada tıklayın) Bu konuda bir gelişme oldu mu?  Her hangi bir girişim yaptınız mı? Son durum nedir?

Şerafettin ÇOPUR -  Hayır, aslında o haberin içeriği bir suç duyurusu niteliğindeydi. Sayın Valimiz Ertan Peynircioğlu  ve Sayın Cumhuriyet Savcılarımıza yönelikti. Yayından sonra herhangi bir bilgi talebi olmadı. Avukat arkadaşlarım bunun hukuk devletinde suç duyurusu olduğunu ancak şuan hukukun askıda olduğunu söylediler. Bunun üzerine 5 Eylül günü kendim Niğde Cumhuriyet Savcılığına giderek, şikayet dilekçesi vermek istedim. Dilekçemin içeriği, mesleğe geri dönmek vs. değil. Şahsıma uygulanan kumpastan,   hukuki haklarım saklı kalmak kaydıyla komploculardan şikayetçi oldum. Savcı beyle görüştüm, dilekçem ve eklerini inceledi ancak OHAL Yasasını gerekçe gösterdi ve bazı evrakları daha tamamlamamı istedi. Bu hali ile takipsiz kararı çıkabileceğini iletti ve geri çektim. Emniyet Genel Müdürlüğü, Niğde Valiliği ve Niğde Emniyet Müdürlüğü ile yazışma ile girişimde  bulundum. Hakkımı en kısa zaman da hukuki yollardan takip edeceğim. Eşim de Borhaber.net’in kurumsal kimliği ve kendisi hakkındaki bu iftira konusunda hukuki yollara başvuracak.

Borhaber- OHAL, Fetö soruşturması için çıktı ancak hem haber ile hem şikayet dilekçenizde “Niğde’nin üst aklını” işaret ediyorsunuz ama dikkat çekmedi bu da ilginç.

Şerafettin ÇOPUR -  Haber bariz suç duyurusu ama şikayet dilekçemin eklerinde eksiklik vardı. Bu konu da şikayetim baki merak etmeyin. Niğde’deki üst akıl konusunda Niğde’de operasyonlar bir sarmal içinde ve zayıf halka içinde hep döndüğünü düşünüyorum. Çekirdek kadro peşinde olmak lazım. 17-25'den sonra  Valilik Kurum sorumlusu kim? İl Özel İdare, Emniyet ve Sağlık Kurum sorumluları, abileri abları kim? En önemlisi bu örgütün parasal kaynakların takibi  nelere çıkıyor. Bunları koruyanlar, atayanlar kim?  Bunlar irdelenmedi, aksine bende olduğu gibi  kafa karıştıracak uygulamalarda bulunuldu. Size soruyorum, Fethullahçı Terör Örgütü Niğde'de çökertildi mi? Tırnak içinde “bu yapı”  ile, yine “bu yapının”  Niğde’de çözülmesi imkansız.

Borhaber- Peki Niğde Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinin raporu… Söylediğinize göre sizi Fetö üyesi olarak göstermişler…. Fetöcu musunuz?

Şerafettin ÇOPUR -  4 ayrı yerden bu istihbarat raporunu teyit ettirdim, bana söylenen bu. İçerik hakkında  bir şey söyleyemem. Ancak bir yerlerde " ...temas edilebilir. Milliyetçi..." diye devam eden rapor R10 ile nasıl Fethullahçı Terör Örgütü üyesine dönüştürüldü?
Ben Fetö üyesi değilim…. Bırakın üye olmayı bu yapılanma ile mücadele eden biriyim. Bu konuda referanslarım burada anlatılmayacak kadar geniş. Bakın…  Arşivinizde var.  (Burada tıklayın) 2010 yılında izinli iken Bor’da Başpınar mahallesinde Cuma namazına gittim. Şehitler günü idi. Şehitler gününde  hutbede imam Rusya’daki Fetullahçı okullardan bahsetmiş ve hutbeyi yine orada bir okulda yaşanmış çok saçma bir olayı anlatarak tamamlamıştı. Ben bunu sizlere anlattım ve Selim Gökel köşesinde bu konu ile ilgili çok güzel bir yazı yazdı. O yazı üzerine müftülük o imam hakkında soruşturma açtı. O imam 15 Temmuz darbe girişiminden  sonra  Bor’daki imamların imamı diye gözaltına alındı ve ihraç oldu. Bunu ben cemaatin en yüksek, en pervasız dönemlerinde yaptım. İmam yazının kaynağını aradı ve benim olduğumu buldu. Abime  kadar ulaştı, beni şikayet etti. Ben fetocu olsam bunu yapar mıyım?
Bunun gibi bir çok konu var.  2012 yılında  dairede gelip bana tehdit vari konuşarak  Zaman gazetesi abonesi yapmak istediler. Olmadım, olanlar oldu üç kişi aynı oda da çalışıyorduk. İki gün önümdeki sehpa da Zaman Gazetesi gördüm 3. Gün getiren arkadaşa “ evine gelsin evinde oku, bunu buraya getirme” şeklinde uyardım. Ondan sonra odaya o gazete girmedi. Bunu başka kurumda değil, Niğde Emniyet Müdürlüğünde yaptım.  Emniyet’te cemaatçi olmamanın bedeli yüksektir. Sizi tecrit ederler. Laf çakarlar, laf çıkarırlar,  psikolojik baskı yaparlar. En küçük bir şeyde tartışırsınız, sorun yaşarsınız.   Kurs gelir idari büro memuruna ismini yazdırırsın.  “Unuttum” der kursa başkası gider. O idari büro memurunun ismini de tartıştığınız o kişileri de kendi ismimle beraber aynı KHK ihraç listesinde gördüm.  En acısı da bu…

15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında  Sendika Temsilcisi olarak basın açıklaması ile  yorumladım, herkesin açıklamasından çok farklı bir yorumdu.  Siteniz de ve gazetelerde de yayınladı. Tekrar okuyun, bu açıklamada zerre  Fetocu esintisi var mı? (burada tıklayın)

Yine, 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında  Niğde’de 61 STK kınama yayınladı. Sendika temsilcisi olarak bende imza attım ve oradaydım. (Burada tıklayın)

15 Temmuz gecesi, Niğde Meydanında daha 40-50 kişi varken bende oradaydım. Bunu herkes biliyor. Sizlerde benim verdiğim bilgiler  ile  “Kalkışma Niğde'de tutmadı, Halk, Vali, Komutanlar Meydanda” diye ilk saatlerde haber yapmıştınız.(burada tıklayın)

Borhaber- Anlıyorum, yani referansım çok diyorsunuz.

Şerafettin ÇOPUR -  Benim yüzlerce referansım ve şahidim vardır. Etrafımdaki insanlar bunu çok net biliyor. Üstelik birileri gibi 17-25 sonrası değil, öncesi ve sonrası ben bu cemaatin dorukta olduğu zaman bile   teslim olmamış biriyim. Emniyette bu iş diğer kurumlara göre çok zordur. Emniyet  işlerinde bile benim fethullahçı olmadığımı ispatlayacak resmi ve gayri resmi teyitli referanslarım var.   Yüzlerce şahitli  referansım var. Bir örnek daha vereyim, 7 Haziran 2015 seçimlerinde tanış olduğum aday bir milletvekili, Fethullahçılara şirin görünmek ve oy alabilmek için,  hem basın açıklamalarında hem de meydanlarda zaman zaman bu konuda hükümete çakıyordu.  Bu konuda ısrarla uyardım “bunlardan oy alamazsın, onların abisi aday, sana oy vermezler, üstelik bu yapılanma gerçekten devlete paralel bir yapı…vs.  “ şeklinde uyarılarda bulundum. Seçim sonrasında da hak verdi. Açığa alındığımda da çok şaşırdığını ve şahit yazdırmamı gelip şahitlik yapacağını söyledi. Benim lehime şahit olmayı talep eden bir çok kişi var. 
2013 yılında o zaman cemaatin kontrolündeki Belediye-İş Niğde Şubesi, Kültür Merkezinde  Toplu Sözleşme Töreni düzenledi. Sivil Toplum Kuruluşlarına  dikkat kesilirim. Ben bu tür programları takip ederim.  O gün yukarı locadan izledim.  Emeği geçenlere plaket töreni yapıldı. Bir çok kişiye plaket verildi. Sendika ile hiç ilgisi olmadan Cemaatin okulu Sungurbey Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı ve şuan sanırım tutuklu Mehmet Meleş’e de plaket verildi. Ben bunu eşime anlattım ve Eğitim Kurumu yöneticisine  plaketin verilmesinin programın amacı ile “ne alakası var” diye haber yapmıştınız. Ben Fetöcu olsam bunu size iletir ve haberi yaptırır mıyım?

 Bir  kere soran ve sorgulayan kişi Fethullahçı olamaz.
Ben Allah’tan başkasına  biat etmem, sadece bunlarla değil benim hiçbir tarikat veya grupla biat anlamında ilişkim yoktur. Ben bireysel takılan, özgür düşünceyi savunan biriyim.  Beni içlerine sokmazlar, böyle bir girişimde de bulunmadılar. Bunların akademik, entelektüel Abant Toplantıları vardır. Bu güne kadar 28 tane yapıldı, bu  toplantıların ilk 19’unun sonuç bildirgesini okudum. Orada gördüm ki bu yapılanma asla “Milli” değil. Dış bağlantılarını sabit gördüm. Benim için bir kurumun, bir STK'nın, bir tarikatın  "Milli" olması önemlidir. Bunu ben yıllar önce fark ettim ve etrafımı hep bu yapılanma için uyardım.  Böylesi yapıya tabi olmak, hizmet etmek benim karakterime ters.

Borhaber- Peki bu yapının fertleri ile kurumları ile irtibatınız oldu mu?

Şerafettin ÇOPUR -  Oldu… 2012 yılında çocuğumu Bor’da bunların Serhat Dershanesine gönderdim. Hiç gönlüm razı olmadı, okul ve apartmanda arkadaşları da oraya gidiyordu ve Bor’da seçenek de az.  O zaman sınav denemeleri için mecburen Zaman Gazetesine abone yaptılar. Ben her tür  fikri öğrenmeye, okumaya çalışan biriyim, ama  Zaman Gazetesi bana hiç keyif vermezdi hatta o gazetenin usturuplu şekilde yaptığı Ülkücü-Milliyetçi-MHP düşmanlığına çok kızardım. Kısa bir süre eve geldi.  Okumamak, zarar vermek için Bor’da arkadaşım olan bir gazete bayinin adresini verdim ve oraya gelmesini sağladım. O arkadaşıma da gazeteyi rafa koymasını satmasını ve en azından bir gazete eksik satılır demiştim. Benim onlar hakkında düşüncem budur. Dershaneye ise yarım dönem gönderdim. Kızım dershaneye başladı, “vay evinize geleceğiz, vay kızınız namaz kılmıyor. Etüt de sohbetlere katılmıyor vs.” şikayetler gelmeye başladı. İlk veli toplantısında da genel olarak bu tarz şeylerden bahsedilince herkesin içinde bayan hocaya “Hocam kızımın Fen dersinden, Matematik dersinden bahsedin” dedim. Toplantıda buz gibi hava esti… Toplantı sonrasında beni ikna etmek için ayrıca konuştular, tartıştık, bu konuda da şahitlerim de var üstelik. Kızımın sadece denemelere katılmasına izin verdim, derslere göndermedim. Ayrı ek para  daha verip,  özel hoca tuttum evde ders aldırdım. Çünkü kızım başarılı ve kafalama  amaçlarını biliyordum. Bunları yapan insan Fetöcu olabilir mi?...  Dershane ve gazete ödemeleri de zaten 17-25 den aylar öncesinde de bitmiş…

Yine Bor’da, Niğde’de, Fethullahçı diye bilinen kişilerle de önce ve sonra görüşmüşümdür. Hala sokaktalar da karşılaşıyoruz ama samimi arkadaşlığımız muhabbetimiz olmamıştır. Ben her kesimden kişilerle görüşürüm. Kimseyi fikrinden dolayı ötelemem dinlerim, konuşurum. İnsan olduğu için… İş ve şartlardan dolayıdır.  Bundan dolayı kimse suçlanamaz,  kendi şube müdürüm, müdür yardımcım şuan ihraç ve hapiste.
Açığa alındıktan sonra bir çok telefon ile  veya  şahsen görüştüğüm insanların tamamı şaşırdı. Herkes farklı bir konudan alındığımı düşünüyor. Beni biliyorlar, benim onlara bu konulardaki telkini mi  ve tavırlarımı biliyorlar.

Borhaber- Milliyetçilik ve MHP’den bahsettiniz Ülkücü müsünüz? Şu anda da milliyetçilere operasyon gündemde…

Şerafettin ÇOPUR -  Ülkücü değilim… Ülkücülük benim kafamda farklı durur. Kendimi Türk Milliyetçisi hatta Türkçü olarak bile tanımlarım. Biraz muhafazakar, birazda ulusalcılık yanım da vardır. Atatürk’ü ve fikirlerini severim ama Kemalist  değilim. Mete Han’ı da severim ama Meteizmci değilim. Ülkücü olmak çok farklı bir şeydir. Mesela ben apartmandaki her komşumun sorunu ile ilgilenemiyorum. Onların halini ve hatırı soramıyorum sadece bu yüzden bile,  benden Ülkücü olmaz. Bu konu uzun mesele…..  O yüzden milliyetçilere yapılan operasyonlarla da ilişkilendirilemem.
Ben yıllardır Türk Yurdu Dergisi abonesiyim. Devletin resmen faydalı gördüğü bir yayındır. Ola ki Polis evimi aramaya gelseydi. 1950’li  yıllardan başlayarak, yüzlerce Türk Yurdu Dergisi, Orkun Dergisi, Töre Dergisi, Milli Kültür Dergisini bulurdu.  Binlerce kitabın içinde belki “Fethullah” isminin geçtiği kitaplar da bulurdu. Bunlar, ilk çıktığında Doğan Kitap’tan sipariş verdiğim,  Hanifi Avcı’nın ve  Nurettin Veren’in kitapları, yine OdaTv editörlerinin Wkileaks’te Ünlü Türkler kitaplarını bulurlardı.

Borhaber- Sizin birde gazetecilik geçmişiniz var. Ulusal bir gazetenin İl Temsilciği yaptığınız.

Şerafettin ÇOPUR -  Evet, 1985 -1988 yılları arasında Yeni Düşünce isimli MHP yanlısı bir gazetenin İl Temsilcisi oldum. Sadece il temsilcisi değil gazeteye haber geçen muhabir ve mahlas isimle çeşitli köşe yazıları yazdım. Alparslan Türkeş 12 Eylül Darbesinin ardından 4,5 yıl hapis yatmış,    MHP davasının ardından hapisten çıkmıştı. Milliyetçi Çalışma Partisi kurulmuştu. Türkiye’deki 50 il ve yurtdışından da bazı kişileri  İstanbul’a çağırdılar. Aksaray’dan Yaşar Akbaş’da vardı.  7 Gün orada eğitim amaçlı toplantılar yapıldı. Başbuğ Türkeş ilk benimde olduğum toplantıda İstanbul Aydınlar Ocağında  MÇP’yi desteklediğini ifade etti. İstanbul'da bir hafta süren toplantılara  Alpaslan Türkeş ile birlikte  Reha Oğuz Türkkan, Necmeddin Hacıeminoğlu gibi isimler katılıyordu. Kelli felli adamların yanında daha 17 yaşındaydım ve herkes yanıma geliyor ensemi okşuyordu… Askere giderken de il temsilciliğini bıraktım.

Borhaber- Peki böylesi bir geçmiş ve yaşam  FETÖ/PDY  ile nasıl ilişkilendiriliyor?

Şerafettin ÇOPUR – Bana bu kumpası kuranlar da benim Fetöcülerle işim olmadığını  biliyor. Zaten eşim üzerinden operasyon yaptılar. Borhaber.net üzerinden kumpas yaptılar.

Borhaber - Siz komplo kurulduğunu iddia ediyorsunuz. Kim, kimler kurdu, neden kuruldu?

Şerafettin ÇOPUR -  Bu konuda yaklaşık bir  aydır epey veri, bilgi ve belge  topladım, süzdüm, çözdüm.  Kumpas  çok net ve Niğde üst aklı var.  Önce bu hukuksuz komplonun giderilip yıllardır hizmet verdiğim memuriyetime kağıt üzerinde dönmem lazım. Aklannam ve iade-i itibarımın verilmesi lazım. Bu eşim için de söz konusu.  Tamamen hukuksuz, adaletsiz  bir uygulama var. Susmam devlet  terbiyemdendir. Konuşmam, yazmam  için canımızı çok yaktılar, feryat figan etmemi beklediler. Çok gürültü çıkartırdım, çok kişinin canını yakardım.   Ama bu FETO ile mücadeleyi bu ülkenin MİLLİ MESELESİ olarak görüyorum.  Sulandırmak, sabote etmek isteyen kumpasçılara  hizmet etmeyeceğim. Bu söylediklerim sadece beni ilgilendirir, ben başka kişilere  örnek değilim, münferit olduğumu düşünüyorum. Devleti hata yapmaya zorlamışlar diye düşünüyorum.   Devletime asla küsmem. Kişilere küserim, buğzederim. Beni mahkemeye çıkartıp, “Kardeşim sen şunları yapmışsın, suçun bu..” deseler ve belgelerini ortaya koysalar ve ardından gereği hukuk açısından neyse yapsalar benim boynum kıldan ince “şeriatın kestiği parmak acımaz” der ve cezamı çekerim. Sesimi çıkarmam… Ama böyle bir şey olmadı. Ne ile suçlanıyorum önüme konulmadı, ifadem alınmadı.

Borhaber -  Peki bu kumpas ise bunun devamı gelemez mi? Korkmuyor musunuz?

Şerafettin ÇOPUR – Elbette gelebilir. Banka da hesabımız olmadığı halde, var diyen üst akıl  her şey yapabilir. Farklı yeni suçlamalarda da  bulunabilir. Her şeye de hazırım, hazırız…  Sinmedim… Korkmuyorum….  Ayrıca  OHAL neden var? Bu örgütü çökertmek için değil mi? Yoksa, kumpasa gelmiş insanları Üst Aklın susturması  için mi?
 
Borhaber - Peki komplocular kim?

Şerafettin ÇOPUR – Kimden öte,  Ben önce neden komplo yapıldı? Bu soruyu çözmeye çalıştım. Bu işe giren net kişiler var. Bu işe dolaylı giren kişiler var. Kumpasın merkezinin “Niğde” olduğunu  biliyorum. Gerçekler saklanamaz, er ya da geç ortaya çıkar. Çıkartacağım… Hukuk çıkartır!

Borhaber - Bir daha sorayım bu kumpasçılar kim?


Şerafettin ÇOPUR – O zaman bende bir daha söyleyeyim. Ortada tehlikeli bir örgüt var. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan  olmak üzere devlet yetkilileri bunun bir Milli Mesele olduğunu sonuna kadar mücadele edileceğini belirtiyor ve kesinlikle katılıyorum. O zaman Eşimin Asyabank’ta olmadığı halde,  hesabı olduğu bilgisini yazan, ulaştıranlar, yazılması için işbirliği yapanlar” Niğde’nin ÜST AKLI’dır.  Eğer niyet bu suç örgütü ile  samimi bir mücadele ise buyursunlar… Bunu çözmek çok basit… Ama Niğde bunu çözemez… Çareyi başka yerde arıyorum zaten. Şimdilik sadece bunu söyleyebilirim.

Borhaber- Teşekkür ederiz.

Şerafettin ÇOPUR- ...!

 
Editör: TE Bilişim