Geçtiğimiz günlerde start verilerek geleceğin mucitlerini günümüz Niğde’sinin versiyonuna katmak isteyen İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün açmış olduğu ‘Başımıza İcat Çıkarın’ yarışmasının bazı süzme projelerini ele geçirince, dumura uğramış halimle kitlelerle paylaşma ihtiyacım hasıl oluyordu.  
 
Başımıza icat çıkarın diyerekten, saldım çayıra mevlam kayıra mantığıyla mucitliğe özendirdiğimiz evlatlarımız, kendi özgün fikriyatları içerisinde ortaya çıkardıkları eserlerini kulağıma fısıldayınca, var mı böyle bir şey algısı eşliğinde, siz sevgili okurlarımla paylaşayım bari dedim.
 
İcat edilenlerin felsefi ve aritmetik açılımları Niğde’mizin genel yararını kapsayınca, şunca zamandır burada yazarlık yapıp ahkam keserken, nasıl olurda gene şu veletlerin bitsiz başındaki zeka kırıntısı olamadım sıkıntısıyla, hemen kaleme sarılıyordum.

Veledin teki; topladığı pipetlerle bir araya getirdiği dondurma külahlarını, Ecemiş suyunu ilimize kavuşturma planıyla ortaya koyup bir de Kızılırmağı aynı pipet hattına bağlayan köstebek yollarını maliyetsiz şekliyle birleştiren icadını anlatınca, dumura uğruyordum.

Her şeyi bilen büyüklerinin aksine, bir şeyleri bilmenin esasında hiçbir şeyi bilmemekten geçtiğini bulduğunu iddia eden minik bir mucidin, plates topuna üflediğini iddia ettiği nefesi atmosferde basınç oluşturuyordu. Akkaya barajında ki kokuya üflendiğinde o muhitte asla ve keza bir daha koku oluşmayacağını, lakin bu durum içinde flamingoların kesinlikle tavuk eti  niyetine avlanıp satılmamaları gereğine, yine aynı minik mucit tarafından dikkat çekiliyordu.

Ayağına Kabe sevabı yazılsın, Allah yavuz dilden kem nazardan saklasın, yolun Hicaz olsun, el kazana sen yiyesin, mutluluk yağmuru altında kaftansız kalasın, Allah seni avrat şerrinden korusun hatta azat eylesin duasıyla erkek milletine risale yazan minik bir mucit kardeşimizse, demin belirtilen dua okunduğunda büyük talihlere gark olunduğunun altını ısrarla çiziyordu. Nitekim kendi bulduğu bu duayı ilk olarak deneyen kişinin Niğde ilimize uğrayan talih kuşunu havada yakalayarak büyük ikramiyeyi kazandığını belirten mucit, bundan sonrasında sayısal loto, bilumum toto ve iddia için bu tür şekil dualar geliştireceğinin müjdesini veriyordu.

Çeşitli eczane ve ilaç depolarını dolaşarak topladığı gazlı bez, şırınga ve stetoskop ile Niğde’mize tam teçhizatlı bir tıp fakültesi kurabilecek projeyi büyük ciddiyetle anlatan icat çıkarma heveslisi bir öğrenci kardeşimiz, elindeki en büyük kozun üniversite senatosunca alınan tıp fakültesi açma kararının olduğunu ısrarla anlatıyordu. Tek derdinin arsa sorunu olduğunu belirten dahi mucit, bunun içinde en uygun yerin yapılacak yeni adliye binası arsasının olduğuna değiniyordu. Niğde barosunun buna itiraz için yolladığı üç avukat aynı dahi çocuk tarafından dövülürken, sonradan boksör olduğu anlaşılan icatçı çocuk, baro tarafından kınansa da çocuktur varsın olsun mantığıyla konunun üstü kapatılıyordu.


En güzel ve müjdeli icat ise Niğde’ye havaalanı projesini açıklayan yine Niğde’li dahi bir mucit arkadaşımızdan geliyordu. İcatçı ama asla ifratçı olmayan mucit, geliştirdiği lazer güdümlü hava tabelalarından örnek veriyordu. Lazer tabelalarını İstanbul’a yeni yapılacak havaalanı etrafına yaklaşık 50 hava mili çevresine yerleştireceğini izah eden mucit, nasıl olsa Niğde havaalanını zor görür mantığından yola çıkıyordu. Buna göre üzerine İstanbul yazacağı hava tabelalarıyla uçakların koordinatlarını Niğde’ye odaklayacağını belirten icatçı, uçakların mecburi iniş yapa yapa kendilerine bir patika iniş pisti yapacaklarını belirtiyordu Bu vesileyle İstanbul için düşünülen dünyanın en büyük havaalanı hemen hemen masrafsız bir o kadar da çılgınca şekilde Niğde’ye nasip oluyordu.

 
Böylesine ciddi ve anlamlı projeler üreten beyinler vardı da neden şimdiye kadar bu mucitleri ortaya çıkaramadan heder ettik ızdırabını yüreğinin en istisna köşelerinde hisseden bendeniz ise…

 
“Başımıza İcat Çıkarın” projesini neden şimdiye kadar geciktirip halkımızın yararına sunmadınız diye İl Milli Eğitim müdürlüğümüz ve Ticaret odası hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere, sevimli bir gecekondu görünümünde ki Niğde Adliyesinin yolunu tutuyordum.

 
Nihayetinde bende kalbi bu memleket için atan, sorumlu bir vatandaştım ve gereği neyse onu yapıyordum.