Doğu Türkistan’da bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Ancak insanlık, bu zulmü bilmiyormuş gibi davranmakta, görmezden gelmekte ve duymamaktadır.

Yakın tarihin her sayfasında, Çin emperyalizmine maruz kalan bu toprakların insanı artık bir soykırıma tabi tutulmaktadır.

1933 ve 1944 yıllarında iki defa bağımsızlığını kazanan ancak kızıl Çin orduları tarafından kanlı bir şekilde katliama maruz bırakılan Doğu Türkistan toprakları, 1949 yılından beri Komünist Çin Halk Kurtuluş Ordusu baskını ile esaret altında tutulmaktadır.

Çin Devletinin bu zalimliğinin altında yatan temel bir sebep vardır. Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın da ifade ettiği gibi “ Pekin’in, 21.Yüzyılda Büyük Türkistan stratejisi vardır. Büyük Türkistan, Doğu, Batı ve Güney Türkistan’dan (Afganistan) oluşmaktadır. Çin halen işgal altında tuttuğu ve Yeni Sömürge Çince Sinkiang adını verdiği Doğu Türkistan’ı tamamen Çinlileştirme projesini uygulamaktadır. Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri % 15’in altına düştükleri zaman tehdit olmaktan çıkacaklardır. Bunu Çin’in Batı Türkistan’da hegemon güç olma adımı izleyecektir. Büyük Çin nüfusunun oluşturduğu demografik tehdidin ilk adımları Kazakistan ve Kırgızistan’da hissedilmeye başlanmıştır.”

Dünya, özellikle de Türk- İslam alemi bu tehdidin farkında olmalıdır. Stratejik gerekçeler kadar yaşanan insanlık suçunun bir an önce durdurulması gerekmektedir.
Türk olmanın potansiyel suçlu şeklinde nitelendirildiği bölgede, her gün yeni bir insani dram yaşanmaktadır.

Daha yedi yaşını doldurmamış çocukların sokak ortasında tekmelenmesi, sopalarla dövülmesi, vücutlarında sigara söndürülmesi nasıl görmezden gelinebilir?

Üniversite öğrencilerinin Çinli kolluk kuvvetleri veya onların destekçileri tarafından akıl almaz işkencelerden geçirildikten sonra kafalarının taşla ezilerek katledilmesine Dünya nasıl seyirci kalabilmektedir?

Türk olduğunu ifade eden hamile kadınların karınları deşilerek yavrularının çıkarılmasına İnsan Hakları savunucuları neden ses çıkarmamaktadır?

Zindanlardaki Müslüman Türk kadınlarına önce aklın almayacağı çirkeflikleri yapan sonra da tecavüz eden insan azmanlarına kadın hakları dernekleri neden isyan etmemektedir.



İnancından ve milliyetinden dolayı bin bir çeşit Çin işkencesine tabi tutulan Doğu Türkistan halkının haline karşı Dünya kamuoyunun sessizliği belki bizleri çok yaralamayabilir. Ama İslam aleminin ve Türk Dünyasının hele hele de Türkiye’nin duyarsızlığını nasıl izah edeceğiz?

Bu mesele sadece belli bir zümrenin derdi midir ki başkaca bir haykırış duyulmaz?

Hadi önceliği, meydanlarda din kardeşliğinden dem vuran, timsah gözyaşları döken bazı erk sahiplerini ve besledikleri medyalarını anladık da başkaca hiç mi duyarlı hüküm sahipleri ve basın kalmadı bu ülkede ki hem soydaşı hem de dindaşı olan Doğu Türkistan için bir tek milliyetçiler feryat etmektedir?

Ey insanlık sağır mı oldun?

Ey İslam alemi kör müsün?

Ey Türk Dünyası görmüyor musun?

Ve Türkiye!

Ya sen neredesin?

Doğu Türkistan’da yaşayanların ıstırabına, Türk oldukları için mi sahip çıkmıyorsun?