Harç bitti yapı paydos: Taraf'ın sonuna mı gelindi ?


 Taraf gazetesinden istifa eden Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ı, Neşe Düzel takip etti. İstifaları demokrasinin kara günü olarak karşılayan liberal cenah ise yasa boğuldu. Taraf'ın yayıncılık hayatında ise hepsinden daha fazlası var.

2007’de yayın hayatına başlayan Taraf, Türkiye’nin “yeni düzeninin” kurucu dinamikleriyle iş görerek bu günlere gelmişti. AKP’nin “kalfalık” döneminde, hükümete hem yol açmak hem de destek çıkmak için tüm yaratıcı birikimini seferber eden Ahmet Altan ve Yasemin Çongar, ekip arkadaşlarıyla birlikte 2. Cumhuriyet’in operasyonel işlerini yürüttüler.

Kimi zaman yalan ve çarpıtma kimi zaman da kulis-lobi haberleri, en çok da dijital verilerle 2. Cumhuriyet gazeteciliği yapan Taraf, Türkiye’nin önemli davalarının öncüsü oldu.

Ergenekon Operasyonu’nun başladığı ilk dönemde kurulan gazete, Balyoz Davası’nın başlamasına neden olan "bavul dolusu" belgenin iletildiği yer olmuştu.

Bir mitomani öyküsü
Ahmet Altan’ın direksiyon başında olduğu Taraf’ın 5 yıl boyunca yaptığı haberciliğin liberallere göre “demokrasi neferliği” olması bir yana, yalan olduğu kanıtlanan her iddiadan sonra Taraf’ın biraz daha 'demokrat'ı hale gelişi kayda değerdi. Kimi kez yalan haberlerinden sonra özür dileyip tekzip yayınlamak durumunda kalan gazete, bir 'mitomani' örneği sergileyerek yalan söylemekten hiç vazgeçmedi.

Öte yandan Taraf’ın yalan grafiğine bakıldığında göze çarpan en önemli ayrıntılardan biri, durumun basit bir patoloji olmadığını gösteriyor. AKP dönemsel politikalarında neye ihtiyaç duysa Taraf’ın onun haberini yaptığı, ideolojik alanda da yeni bir resmi ideoloji inşa eden AKP’ye Altan, Çongar gibi kadrolarıyla “akıl” ürettiği gözlemleniyor.

Taraf’ın yalanlarından bir demeti anımsamaya "Yoldaş General" haberiyle başlanabilir.

Gazete, geçtiğimiz yıl ”Yoldaş General” başlığıyla yayınladığı bir haberde Balyoz davası sanığı Korgeneral Ziya Güler'le ilgili iki MİT belgesi yayımlamıştı. Belgelerin birinde Korgeneral Ziya Güler’in 1972'de THKP-C mensubu olduğu, 1989'da ise TBKP yöneticisi olduğu ileri sürülüyordu. Hızını alamayan Taraf, Korgeneral Ziya Güler’in TBKP Merkez Komitesi’ne ilettiğini iddia ettiği bir de mektup yayınlamıştı. Oysa TBKP’li Ziya Güler’in, Korgeneral Ziya Güler ile hiçbir ilişkisi yoktu. Ziya Güler, TBKP MK üyesi Feridun Gürgöz’ün müstear adıydı. Basit bir isim benzerliğinden hareketle “flaş habercilik” yapmaya kalkan Taraf, baltayı taşa da vursa, haberin sahibi Mehmet Baransu Korgeneral Ziya Güler’in THKP-C davasından yargılandığında ısrar etmiş, ancak dava dosyasında sanık listesinde bu isme rastlanmamıştı.

İlgiye değer olansa, AKP’nin solculuğu darbecilikle eş tutmaya giriştiği koyu propaganda dönemiyle, Taraf’ın bir generalin devrimci örgüt üyeliğinden yargılandığı iddiasının aynı tarihsel aralığa denk gelişiydi.

Diğer bir yalan haberse Demokratik Toplum Kongresi Genel Kurulu’nun ardından yapılmıştı. Toplantıya gelip bellerindeki silahları masaya koyan 14 PKK’liden söz eden Taraf, PKK’lilerin baskısıyla demokratik özerklik kararının alındığını iddia etti. Referandum öncesi dönemde de BDP’de “evetçi ılımlı kanat” olduğunu söyleyen gazete, “BDP Boykotu Esnetebilir” başlığını kullanmış, Gülten Kışanak tarafındansa Burhan Ekinci imzalı haber, kesin bir dille reddedilmişti.

AKP’nin Kürt siyasi hareketine yönelik baskılarının yoğunlaştığı bir dönemde, BDP’yi silahlı kanadın korkusuyla karar vermek durumunda kalan inisiyatifsiz bir yapı gibi gösteren Taraf, referandumda Kürtlerin “evet” demesi için kararlı bir faaliyet yürüten AKP’nin de imdadına bu haberlerle yetişti.

Taraf’ın manşetten verdiği bir yalan haber de, BBP Genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun bulunduğu helikopterin düşürülmesinin, NTV’den yüzlerce kez helikopterdekilerin cep telefonlarının aranmasıyla ilişkisi olduğuydu. Yapılan aramaların Türkiye değil Londra saatine göre olduğu basit bir araştırmayla ortaya çıkarılmış, NTV basit bir gazetecilik refleksi olarak Taraf’ın sorgulaması gereken durumu neden es geçtiğini anlamadığını belirtmişti.

Operasyonel Gazetecilik…
Taraf’ın AKP Türkiye’sine önemli mesafe katettiren haberlerinden biri de, Balyoz Davası’nı tetikleyen “Fatih Camii Bombalanacaktı” başlıklı haberi oldu. Habere göre, dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın planladığı cami bombalama eylemleri, darbe ortamı yaratma niyetiyle yapılacaktı, gelişen kaos ortamında AKP devrilecekti. Haberden 1 gün sonra konu hakkında inceleme başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 1 ay sonra emekli ve muvazzaf askerlerin aralarında olduğu 49 kişiyi gözaltına aldı, bu arada haberin mimarı Mehmet Baransu, savcılığa bir bavul içinde kanıt niteliğinde belge teslim etti. Belgelerin bavulla tesliminin taşıdığı imge bir yana, delillerin gerçeklikle ilişkisinin olmayışının TÜBİTAK tarafından onaylanması bile sonucu değiştirmedi.

Geçtiğimiz Eylül ayında sonlanan davada, ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan Orgeneral Çetin Doğan, “darbeye eksik teşebbüs” dolayısıyla cezası düşürülerek 20 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

Taraf da tongaya düştü
Yapılan yalan haberler ve ideolojik argümanlarla tongaya düşürülenler her zaman Taraf okuyucuları olmadı.

Taraf’ın kulağına fısıldananlardan flaş haber yaratma kabiliyetini fark edenler gazetenin polis yazarı Emre Uslu’yu fena halde makaraya aldılar. TGB üyesi gençler, telefonla Uslu’yu arayıp, Başbakan Erdoğan’ın Erzurum’da ÖTK başkanları ile yaptığı toplantıyı protesto eden gençlerin Erzurum’a Süheyl Batum’un finansmanıyla geldiğini ve Batum’un seçim sonrasında CHP içinde “darbe” yapacağını söylemişlerdi.

Ertesi gün “gizli kaynaklardan aldığı habere dayanarak” haberi yazan Uslu’yu, TGB’liler telefonla arayıp, gizli kaynağın kendileri olduğunu, Taraf’ın suçüstü yakalandığını belirtmişler, Türk basın tarihinde de bir rezaleti gözler önüne sermişlerdi.

Başka bir skandal ise Taraf’ın Özal suikastının tetikçisi Kartal Demirağ ile röportaj yaptığını iddia edip, röportajın sahte olduğunun ortaya çıkması oldu. Kartal Demirağ’ın kardeşi Ali Ulvi Demirağ; “ağabeyim hapiste, Buca Cezaevi’nde, röportajı kimle yaptılar bilemiyorum” diyerek Taraf’ın birileri tarafından kandırıldığını ispat etmişti.

Liberaller kara yasta…
AKP’nin son kullanma tarihinin geçtiğini düşündüğü Taraf’ın sonu liberaller için hazin oldu denebilir.Paydos etmek durumunda kalan dostları için gün boyu twitter hesaplarından üzüntülerini paylaşan Ufuk Uras, Amberin Zaman, Tufan Türenç ve diğer onlarca isim, istifa gününü “kara Cuma” ilan ettiler. Ufuk Uras’ın “militaristler kına yakabilir artık” diye hırslandığı, Ergun Babahan’ın “çok az insanın alacağı bir risk aldı ve basın tarihine geçtiler” dediği Altan ve Çongar’ın basın tarihine geçtikleri, “gizli kaynaktan alınan bilgileri, kulaklarına fısıldanan haberleri, kulisleri, lobileri” düşünüldüğünde kesin görünüyor.

Öte yandan görevini tamamlayan Ahmet Altan ve ekibine 2. Cumhuriyet’in kadroları tarafından yeni görevler verilir mi bilinmiyor, ancak iktidar sevdalılarının her dönem “yeni görevler” için gönüllü olacağı aşikar görünüyor.

----------------------------------------------------------------------------------------------

Kullanılıp Atıldınız!


"Biz özgür gazetecileriz" diye kafa tutmaya kalkıştılar..

Kendilerine sadece birer "fahişe" oldukları hatırlatıldı..

Kontrolden çıkmaya kalkışanların dosyası, ileride kullanılmak üzere tefrik edildi..

"Ama bizi kullandınız" diyenlere, "Maalesef" denildi...

"İşinize yaramaya devam edebiliriz" teklifini sunarak işve yapanlara....


******************

İstihbarat örgütleri, operasyonlarında kullandıkları kişilere bir fahişeye nasıl yaklaşılması gerekiyorsa öyle yaklaşırlar...

Gerekli oldukları zaman dilimi içerisinde çantalarına para doldurulur, sıtrları sıvazlanır, ne kadar "güzel" ve "seksi" olduklarından dem vurulur, egoları okşanır.

Kimi zaman "özgürlükçü", kimi zaman "bağımsız ve yürekli gazeteci", kimi zaman "demokrat payesi" bile verilir bu kucak fahişelerine..

Kullanım süreleri dolduğu zaman da bir fahişeye nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranılır...

İstihbarat örgütleri tarafından kullanılan fahişelerden, görevine kendisini fazla kaptıranlar, işininin bittiğini kabul etmeyenler, kafa tutrmaya çalışanlar çıkar bazen..

Yollarına, "iktidara ağır eleştirilerde bulunan yürekli gazeteci" kisvesiyle devam etmeye kalkışırlar...

İşte en can sıkıcı, en acına halde olanlar da bu kullanılıp atıldığını kabul etmek istemeyenlerdir..

O zaman kendilerine bir fahişeden başka bir şey olmadıkları açıkça söylenir ve ipleri çekilir...

***************

Dün, 5 yıldır süren "Ergenekon" davasında kritik bir dönemece girildi. "Silivri Yerleşkesi" denilen mezbahada yılllardır sessiz sedasız sürdürülen hukuk katliamı, toplumun vicdanını sonunda patlattı.

Onbinlerce vatandaş, jandarma barikatlarını yıkıp salona girdi ve "Adalet istiyoruz" diye feryat etti.

Aynı saatlerde İstanbul'daki CIA aparatlarından birinde, bir operasyon yapıldı.

TSK'ya karşı düzenlenmiş büyük bir operasyonda, "bavulcu" olarak kullanılanlara görev sürelerinin sona erdiği tebliğ edildi.

"Biz özgür gazetecileriz" diye kafa tutmaya kalkıştılar..

Kendilerine sadece birer "fahişe" oldukları hatırlatıldı..

Kontrolden çıkmaya kalkışanların dosyası, ileride kullanılmak üzere tefrik edildi..

"Ama bizi kullandınız" diyenlere, "Maalesef" denildi...

"İşinize yaramaya devam edebiliriz" teklifini sunarak işve yapanlara,

"Lüzum yok, pek de başarılı olamadınız" cevabı verildi...

DÜN, TARAF GAZETESİ KAPANDI...


http://www.acikistihbarat.com/haberdetay.aspx?id=10238

-------------------------------------------------------------------------------------------

Taraf'ta yolun sonuna nasıl gelindi?

Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın Taraf’tan istifa etmesi bugünün en çok tartışılan konusu oldu. Gazete tarafından yapılan açıklamada Taraf’ın yayın hayatına devam edeceği söylenmesine rağmen genel kanı Altan’ın olmadığı bir Taraf’ın ömrünü doldurduğu yönünde.

2007 yılında yayın hayatına başlayan Taraf için söylenecek çok şey var elbette. Bunlardan ilki Taraf’ın herhangi bir gazete olmadığı, belki bir gazete bile olmadığı… Taraf, Türkiye’nin çok kritik bir sürecinde görevini yerine getirmesi için tasarlanan bir operasyon aygıtıydı ve bunu çok iyi başardı.

AKP’nin 2. Cumhuriyet’i kurma sürecinde giriştiği neredeyse tüm büyük siyasi davalar bu gazetenin yaptığı haberlerle başladı ya da burada çıkan haberler ile yönlendirildi. Daha önce adı sanı duyulmamış muhabirler bir anda ülkenin en önemli siyasi davalarını başlatan haberlere imza attılar. Balyoz, Ergenekon vs… Çok gizli belgeler hep Taraf’a gönderildi, kulis haberlerinden ilk önce Taraf muhabirlerinin haberi oldu. Taraf’ta adı zikredilenler bir süre sonra kendilerini yargılanırken buldular.

Liberalinden, İslamcısına, polis olanlarından, “solcu”suna kadar bir düzine birbirine benzemez köşe yazarı büyük bir ideolojik kirlilik yaratırken, AKP’nin “demokratçılık” oynadığı dönemlerde hep aynı nakaratı tekrarladılar: “Türkiye demokratikleşiyor, Asker vesayeti bitiyor”

Uzun zamandır foyası ortaya çıkmış olsa da yayın hayatına başladığı yıllarda Taraf’ı gerçekten solcu sanan, demokrasi mücadelesi verdiğine inananların sayısı da az değildi. Taraf’ın bir dönem yaratmayı başardığı ideolojik kirliliğin hala tam olarak temizlendiği söylenemez.

Ancak bir süredir işler değişti. AKP’nin kendini güvende hissetmeye başlaması, Erdoğan’ın “demokratçılık oynamayı” bıraktığı ve “yeni Osmanlı rüyalarına daldığı” için liberallerle arasının açılması ve aslında tam da bu yüzden artık onlara ihtiyacının kalmaması, açılan siyasi davalarla amaçlanan tasfiyelerin sağlanması ve “belgelerle patlatılan haberlere” olan ihtiyacın ortadan kalkması Taraf’ın işlevini de büyük oranda bitirdi. 2. Cumhuriyet artık kurulmuştu ve geçiş dönemi için tasarlanan operasyon aygıtına artık ihtiyaç yoktu. Bugün yaşanan da bunun sonucu, bu kadar basit…

Konuya ilişkin T24 adlı haber sitesine konuşan gazetenin sahibi Başar Arslan, "Taraf'ı lağvetme, kapatma söz konusu değil. Taraf yoluna devam edecek. Çok büyük hizmetleri oldu, çok önemli işler yaptılar. Türk demokrasi tarihine geçtiler. Ama yoruldular, geldiğimiz noktada bir anlayış farkı oluştu. Ahmet Altan'la elbette dostluğumuz sürecek."

Anlayış farkının ne olduğunun ayrıntılarına henüz hâkim değiliz. Ancak çok uzun süredir AKP’nin ve Cemaat’in ekonomik desteğiyle ayakta duran gazetenin yukarıda bahsettiğimiz bu yeni şartlarda devam etmesinin imkanı yoktu. Gazete daha önce de ekonomik darboğaza girmiş, ancak henüz işlevini devam ettirdiği için batmaktan kurtarılmıştı.

AKP ile "arası açılan" bir Taraf’ın ayakta kalması mümkün değildi. Bir süredir Erdoğan’a sataşan Altan’a daha fazla tahammül edilmesi mümkün değildi. Kendisine hedef gösterilmeyen bir Taraf’ın, eline belge sızdırılmayan bir Taraf’ın, askerin üstüne salınmayan bir Taraf’ın anlamı yoktu... Hele “Yeni Osmanlı’yı” canladırmaya çalışan, TSK’yı da bu göreve odaklayan, Ortadoğu’da at koşturma gayretindeki bir Padişah’ın Türkiye’sinde Taraf’a da yer yok, onun demokrasi diye mızmızlanan yazarlarına da.

Her ne kadar yayın hayatına devam edeceği söylense tüm bu sebeplerden bildiğimiz anlamda Taraf gazetesi için yolun sonunun geldiği görülüyor.

Volkan Algan -soL


Editör: TE Bilişim