Borunsesi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Alpaslan DÜZGÜN yazdı...


ÇAPSIZLAR...


 Niğde’nin politik, bürokratik, demokratik, medya ve kültürel yaşantısında yaşanan garipliklerin farkında mısınız?

 

Ne kadar farkındasınız?

 

O gariplikler neler?

 

Yaşanan tüm garipliklerin başını çeken şey ne?

 

Bu gariplikleri en iyi yorumlayacak olanlar ise, Niğde’nin dünü ile bugününü vicdanıyla mukayese edebilecek olanlardır. Bizler de dinlediklerimizden, yaşadıklarımızdan yola çıkarak birkaç tespiti paylaşalım. İşte yanıtı aranan sorular.

 

Her şey nasıl bu kadar kötü olabilir? Her şey nasıl bu kadar berbat edilebilir?

 

Bir kent nasıl bu kadar berbat yönetilebilir? Bir kentte bu kadar çok seslilik varken, o çok seslilik nasıl sessizliğe bürünebilir?

 

Kurumlar nasıl bu kadar kötü yönetilebilir?

 

Siyasi partiler nasıl bu kadar kötü yönetilebilir?

 

Sivil toplum örgütleri nasıl bu kadar toplumsal amaçtan uzak olabilir?

 

Sendikalar nasıl bu kadar düz olabilir? Siyasi parti temsilcileri nasıl bu kadar güçsüz, etkisiz, üretkensiz, sığ ve hazırcı olabilir? Bunları anlamak bazen gerçekten zor...

 

Niğdeli; ülkedeki tüm siyasi ve ekonomik dengelerin istikrar yakalaladığı bir dönemde kendi yaşadıklarına bazen anlam veremiyor.

 

Bir kentin sürekli geriye doğru, dibe doğru nasıl çakıldığına anlam veremiyor. Yani insani, vicdani, kamu ve kurumsal değerlerin ayaklar altına alınmış olduğu bir NİĞDE’deyiz.

 

Ve bu kentin dokusunu çok daha iyi bilenlere göre NİĞDE’nin çapı küçüldü!

 

Kentin çapını küçültenler arasında yapılan işe karşı çıkan siyasi çapsızlar liste başı, bunun en iyi örneği geçen hafta oylanan Niğde’nin geleceği olan Nazım İmar Planı. Koltuklara güç veren değil, o koltuklardan güç alarak “çap” yapmaya çalışanlar ise, her şeyi yüzüne-gözüne bulaştırıyor.

 

Sonuç; Siyaset kirleniyor. Bürokrasi kirleniyor. Kurumlar kirleniyor. Değerler kirleniyor.

 

 

Kirletmeyenler ile kirletenler arasında bir fark kalmamış. İnsani değerler ayaklar altında.

Mesleki değerler ayaklar altında. Evrensel değerler ayaklar altında. İnanç değerleri ayaklar altında. Kurumsal değerler ayaklar altında. Siyasi değerler ayaklar altında.

 

Sorunlar ayaklar altında. Çözümleri ayaklar altında. İşte kentin hali…

 

Bu kafayla ne siyasete kalite gelir, ne bürokrasiye, ne yerel yönetimlere, ne sendikal yaşama,  ne sivil örgütlenmeye, ne medyaya! Kalite gelmeyince, çözüm gecikir, huzur gelmez!

 

“Çapsız”lığın bu kadar ödüllendirildiği bir kentte, siz neyin düzelmesini bekliyorsunuz?

 

 

 

 

Editör: TE Bilişim