Soner YALÇIN... odatv.com

Kafamda aynı soru: Erdoğan bu sistem değişikliğiyle ne yapacak? Muhalefet, “bu bir rejim değişikliği” diyor. Peki, rejim değişikliğiyle ne yapılacak?

Samimi olarak yazıyorum:

Biri bizleri ikna etsin!

Kuşatma altındayız.

Bir yanda IŞİD, PKK, FETÖ terörü, diğer yanda ağır bir ekonomik kriz var.

Ülkede istikrar yok. İnsanlarda güven yok.

Birlik olmak, topyekun mücadele etmek gereken şu zamanda; yok müfredat, yok başkanlık seçimi tartışmalarıyla yine bölündük.

Müfredatın aciliyeti niye?

Başkanlık seçimi referandumunun ivediliği niye?

Eğer mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yetkilerini artırmak ise, Erdoğan bugün ne istiyor da yapamıyor?

Erdoğan ne istiyor da Meclis'ten geçiremiyor?

Erdoğan ne istiyor da OHAL'e rağmen yapamıyor?

Erdoğan'ın icraat için hangi yetkisi yok? İstediğini yapabiliyor. O halde…

Bu başkanlık ısrarının altında ne var arkadaş?

Evet, birilerinin bizi ikna etmesi gerekiyor!

Rıdvan Dilmen, Arda Turan, Burak Yılmaz, popçu şarkıcı Murat Boz, “güçlü devlet” için “evet” diyeceklerini açıkladı.

Anlamadığım bu; “güçlü devlet” olmak için 15 yıldır ne eksikti?
 

Anlamadığım bu; “güçlü devlet” yapmanın önünde ne gibi siyasi-hukuki engel var?

Soruyorum; Erdoğan ne istedi de yapamadı? Yapamıyor.

Açılım istedi, yaptı. Açılımı kapatalım, dedi, kapattı.

FETÖ'yü destekledi. Arka arkaya darbeleri yiyince aklı başına geldi; FETÖ ile mücadeleye başladı.

IŞİD meselesine hiç girmeyeyim.

Dış politikadan bahsetmeyeyim.

Ve ülkenin ekonomisinin durumundan söz etmeyeyim. Biliyorsunuz.

Evet, çıksın biri bizi ikna etsin; Erdoğan'ın 15 yılda “güçlü devleti” bir türlü inşa edememesinin sebebi nedir? Yok. Evet yok.

O halde, başkanlık sistemiyle “güçlü devlet” nasıl yapılacak? Erdoğan bu amaçla bugün neyi yapamıyor da, yarın onu yapabilecek?

Bu işin altında ne var arkadaş?

Yine birileri birini kandırıyor mu?

MESELEM KİŞİLER DEĞİL

Benim meselem kişilerle olmadı; olmaz.

Ben hakikati arayıp yazmaya çalışan bir gazeteciyim.

Bu sebeple…

– 7 Şubat 2012'de Cemaat'in MİT'e yaptığı operasyonun Erdoğan'a yapılan darbe olduğunu yazdım.

– 17-25 Aralık 2013'te Cemaat'in yaptığı operasyonun Erdo ğan'a yapılan darbe olduğunu yazdım.

– 19 Ocak 2014'te Cemaat'in MİT TIR araçlarına yönelik operasyonunun Erdoğan'a yapılan darbe olduğunu yazdım.

Cemaat'in darbe yapacağını yazdım.

Ve bu köşede Erdoğan'ın hoşuna gitmeyen; ve hatta defalarca savcılara şikayet ettiği, dava açtırdığı yazılar da kaleme aldım.

Şimdi…

Türkiye zorlu bir sürece giriyor. Sadece IŞİD, PKK, FETÖ ile mücadele edilmiyor; ABD/ “üst akıl” ile kıran kırana savaşılıyor. Evet, kuşatma altındayız. O halde…

Böyle bir zamanda bu başkanlık referandumu neden halka dayatıldı?

Bu ısrarın sebebi ne?

İşte… Bu ısrarlı yanlışlığın nedenini arıyorum.

Kafamda aynı soru: Erdoğan bu sistem değişikliğiyle ne yapacak?

Muhalefet, “bu bir rejim değişikliği” diyor.

Peki, rejim değişikliğiyle ne yapılacak?

Erdoğan, 15 Temmuz sonrası “darbe yapmış” gibi yetkilere sahip oldu. Rejim ya da sistem her istediğini yapabilir. O halde…

Başkanlık dayatması niye?

Erdoğan yine kandırılmış olamaz mı?

Bunun üzerinde durmak gerek…

ÖZERKLİK DERSİ

Erdoğan geçtiğimiz günlerde “Rakka'ya gideceğiz” dedi.

PKK/PYD “Kürdistan kurmasın” diye Kuzey Suriye'ye girdik; ve ardından birden IŞİD'in “başkenti” Rakka gündeme geliverdi! Yazdım bu köşede, “Türkiye IŞİD ile neden savaşıyor?”

Bakınız…

Kaç kez seyrettim; İkinci Dünya Savaşı komutanlarından Amerikalı General George S. Patton'u anlatan”General Patton” filmini.

Bir sahnesini hocam Prof. Taner Timur BirGün gazetesindeki köşesinde yazınca anımsadım.

“Film, Patton'un dev bir Amerikan bayrağı önünde askerlere hitabıyla başlıyor ve açık sözlü komutan erlerine -onların anlayacağı dille- şunları söylüyordu:

‘Hiçbir p.ç, asla ülkesi için ölerek savaş kazanamaz! Savaş, başka zavallı ahmak p.çin (poor dumb bastard) kendi ülkesi için ölmesi sağlanarak kazanılır!' Yoksa ‘vekâlet savaşı' denilen şey de Amerikan militarizminin özünü yansıtan bu sözlerin ‘politically correct' (siyaseten doğruculuk) ifadesi miydi?”

Hayır meselem “Suriye'de ne işimiz var” tartışması yapmak değil.

Veya… 1876 Anayasa'sını ve itibarıyla Meclis-i Mebusan'ı rafa kaldıran II. Abdülhamit'in, dönemindeki savaşlara müdahale ederek Osmanlı Ordusu'nu bozguna uğrattığından bahsetmek değil. “İşte tek adamlık budur” filan demeyeceğim.

Aradığım; bu başkanlık sistemini, bize kimler neden dayattı, onu bulmak!

Örneğin… Muhalefet diyor ki, “amaç ülkeyi bölmek!” Doğru mu?

Aklımı hep müfredat karıştırıyor! İlköğretim 4. sınıf öğrencilerinin “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” ders kitabından haberdar mısınız?

Başkortostan Özerk Cumhuriyeti, Uygur Özerk Cumhuriyeti, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, Altay Özerk Cumhuriyeti, Tuva Özerk Cuhhuriyeti gibi özerk cumhuriyetlerinden bahsediliyor! Kosova'dan, Makedonya'dan, Sancak'tan bahsediliyor.

Yaşı 10 olan çocuk siyasi-özerklik bilgilerini nasıl yorumlayacak? Amaç ne? Neye alıştırılıyor?

Keza, bu ders kitabının içinde dünyadaki her etnisite var. Bir tek ne yok; Türkler!

Bir yanda IŞİD, PKK, FETÖ terörü dayatılıyor.

Bir yanda ekonomik kriz dayatılıyor.

Ve bir yanda başkanlık sistemi dayatılıyor.

Bu “oyun kurucu” kim belli değil mi arkadaş?

Siz ne "evet" ten bahsediysunuz?

Başımıza ne gelecek anlamıyor musunuz?

Odatv.com

Editör: TE Bilişim