İnsanlar doğdukları yerin dini dili ve kültürü çerçevesinde bir isimle isimlendirilirler. Bu isimlendirme canlı cansız tüm eşyaya doğru yayılarak bir isimler havuzunu oluşturmuştur. Bizim inancımıza göre tüm isimler bize Allah tarafından bildirilmiş ve öğretilmişlerdir. Bakara suresinin 31. ayetinde konuyla ilgili şöyle buyrulmaktadır. “Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti, sonra eşyayı meleklere gösterdi. 'Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin' dedi.”

 

İsimlerin kaderiyle onu taşıyanların kaderi bir yerde birleşirler. Karanlıkla adlandırılan yerler zamanla kendilerine biçilen bu rolü yudum yudum içerler ve karanlığa mahkûm olurlar. Bundan dolayı isimlerimiz kaderimiz, kaderimizse ismimizdir.

 

Bu minvalde insanların bir kaderi olduğu gibi şehirlerinde bir kaderi vardır. Bor şehriyle ilgili olarak bu isimlendirme meselesine baktığımızda, Bor’un bağrında yetişmiş büyük evliya Borlu Ahmet Kuddusi Hazretleri “' Tesmiye kıldı Erenler Bor iken Nur adını, etti çok zira Huda Uşakkını Ubbadanı''” diyerek erenlerin Bor’u “Nur” ismiyle andıklarını söyler. Bu isimlendirmenin Allah dostları tarafından verilmesi bu toprakların manevi âlemde ne kadar değerli olduğunun bir işaretidir.

 

Bor şehrinin nur şehri olarak anılması ne demektir diye kendimize sorduğumuzda aklımıza şu cevaplar gelmektedir. Bor şehri nur şehridir “ demek buradan ve buranın insanından kimseye zarar gelmez çünkü burası alın teriyle geçinen insanların yaşadığı ve manevi değerlerine bağlı bir yerdir demektir. “Bor şehri nur şehridir “ demek güvenlik huzur ve eman demektir. Bu ismin çerçevesinde hiçbir karanlık resme yer verilmez. “Bor şehri nur şehridir” demek aşkın kanatlarını açarak sonsuzluk sahrasına kanatlanmaktır. Bunun için Nur ismiyle isimlendirilen Bor şehrine manevi alemde biçilen misyon çok büyük bir misyondur.

 

Bu şehir bağrında yetiştirdiği erenleriyle kalbini ve gönlünü Hakka teslim etmiş ve yüreğini Hak ve hakikate adamış bir şehirdir. Burası insanları kendine çeken güzelliklerle dolu bir şehirdir. Ahmet Kuddusi Hazretlerinin babası Şeyh Hacı İbrahim Efendinin burayı kendi şehri olan Maraş’a tercih etmesi dahi bunun bir delilidir.

 

Kimse kendisinin ve yöresinin kötü bir isimle anılmasını istemez. Herkes en güzel isimlerle anılmak ister. Bor şehri en güzel isimlerden birisi olan” nur şehri “ismiyle anıldığı için ne kadar kıvanç duysa yeridir. O nur ismi ki nurlandıran, nurun kaynağı, âlemleri nurlandıran, simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırandır. O nur ismi ki kulunun iç âlemini nurlandırarak onu hidayete kavuşturan, hakkı, doğruyu görmesini sağlayandır.

O nur ismi ki tecellileri ile karanlığın hükmüne son veren gönlünü aşka adamış büyük ruhlara sonsuzluk ufkunu temaşa ettirendir.

 

Bu beldenin Nur ismiyle anılması ve bu ismin tecellilerinin yansıdığı yer olması bu toprakların insanı için ne büyük bir rütbedir. Bu rütbe her türlü maddi rütbelerin üstünde manevi olarak verilmiş bir rütbedir. Bu ismin hakkını korumak ve bu isme layık olmak için Bor şehrinde yaşayan herkes bu isme sahip çıkmalıdır.