Nazan Şara Şatana   yazdı...


Anneler Işığa benzer, kapanınca karanlık olur
 
 
Onun için anne kimdi?
Kendine yemek yediren İpek teyze’miydi?
Banyo yaptıran Olcay Hanım’mıydı?
Dilan teyze ona hep gülerdi, acaba omuydu anne?
Hani birinde çok hastalanmıştı, hani arkadaşları kahvaaltıya gittiğinde o yatakta iken Elif teyze yanına gelmişti de ateşine bakmıştı. İşte o zaman elini başına koymuştu. O olabilirmiydi anne?
 
Bilmiyordu. Ne yazık! Kimdi anne?
Anne nasıl olurdu?
Annenin nasıl olması gerektiğini düşündü.
Anne güzel olmalı dedi, anne gülümsemeli, ağlamamalı.
Anne aç olmamalı, karnı tok olmalı, o açlığı hak etmez!
Anne üşümemeli, o sıcacak kalbi gibi sıcacık yerde yaşamalı.
Annenin yüzü ay gibi parlamalı, yüzünde hiç mor olmamalı, dudağı patlamamış olmalı, çenesinde hiçbir zaman kırmızılar dolaşmamalı.
Anne endişeli olmamalı hele anne hiç korkmamalı!
Anne ‘AH’ dememeli.
Anne çaresiz kalmamalı.
Annenin yüreğinde endişe yerine huzur, sıkıntı yerine ferahlık olmalı. Anne gülmeli, anne konuşmalı, anne kuvvetli olmalı. Anne çocuklarını sarıp sarmalamalı.
Dahası mı var o anne!
 
O evlatları için canını hiç ama hiç düşünmeden veriyorsa, evlatları için açlığa, dayağa, susuzluğa katlanıyorsa. Evlatları için gururundan, insanlığından, kadınlığından vazgeçiyorsa o anne dövülmemeli değilmi? O anne sevilmeli, eli öpülmeli başa konulmalı.
Her annenin bir evladı olmazki. Annelerin çok evladı vardır. Anneler bütün çocukları çok sever.
Şükrüye anne geldiğinde bizlerin başını okşamıyor mu?
Hanife anne geldiğinde bizlere çikolata getirmiyor mu?
Bunlarda bir şeymi?
 
Onlar geldiğinde, ‘BİZE ANNE GİBİ BAKMIYOR MU?’ bakıyorsa biz çok şanslıyız.
Onlar geldiğinde bize ‘ANNE GİBİ DOKUNMUYOR MU?’ dokunuyorsa, o zaman biz çok şanslıyız.
 
Bazen gizlice, sessizce o elleri öpülesi annelerin yanına yaklaşıyorum. Korkuyorlar. Kimlerden mi? Erkeklerden! İyi de bende erkeğim? Yani çocuk erkeğim ama ileride büyük erkek olacağım. Bu mubarek anneler bendende mi korkacaklar? Yok canım olurmu öyle şey? Onlar anne? Benim, başımı okşamışlar, hasta olduğumda kaç defa çorbamı ta buraya kadar getirmişler. İlaçlarımı saatlerini bilerek içirmişler, beni yıkamışlar, beni paklamışlar. Hatta yatağa çişimi yaptı diye bana az kızmışlar.
 
Belki ben geceleri annesiz yattım,
Belki ben ağladığımda yanımda anne yoktu,
Belki ben korktuğumda, yağmurlarda, şimşeklerde gökgürültüsünde beni saracak, sarmalayacak bir anne hiç yoktu. Ama ben biliyordum. Yarın olacak annelerden biri gelecek, odadan içeri girecek, oda aydınlanacak, yanıma yaklaşacak mis gibi anne kokacak, günaydın diyecek çiçek kokuları yayılacak. Ben biliyorum evet biliyorum bana gülecek. Bizim yatakhaneye bir anne gelecek daha ne olsun?
Bizler şanslıyız.
 
Belki bizim hep annemiz yok! Ama biliyoruz bizi düşünen, bizi kollayan, koruyan, esirgeyen anamız var. Bizim kocaman koskocaman anamız var bizim devlet anamız var. O bize bakmıyormu? Karnımızı doyurmuyor mu? Yatacak yer vermiyormu? Birde bu güzel annelerin bizlerin yanına gelmesini sağlamıyor mu daha ne olsun?
 
Benim de bir annem olmuştur, yoksa ben nasıl olurdum? Ben nereden gelmişim, kim benim annem? Bilmiyorum. Bildiğim de var tabi. Beni kimse emzirmemiş, bana mama yedirmişler. Ben tek başıma hiç ağlamamışım, bütün çocuklarla birlikte ağlamışız, acıkmışız, gülmüşüz, konuşmuşuz.
 
Benim annem yani beni doğuran anne ölmüş olmalı, yoksa beni neden bıraksın! Benim babam o ne olmuş peki? Bilmiyorum. Beni buraya getirmiş!
O kadarını biliyorum.
Kimse beni aramadı, kimse beni sormadı. Yoksa beni leylekler mi getirdi? Olabilir mi? Olur neden olmasın?
Anneler bu kadar ağlıyorsa evlatları için, evlatlar annelerini bu kadar üzüyorsa, annelere saygı duyulmuyorsa, annelere eziyet ediliyorsa! Anneler üzülüyorsa, özlenmiyorsa, düşünülmüyorsa!
O zaman beni de leylek getirmiş olabilir.
Neden mi? Annelere eziyet edilmesi beni leyleklerin getirmesinden daha anormalde ondan! Anne bu ya annelere eziyet mi edilir?
 
Anne kadın değil mi?
Kadınlara eziyet mi edilir?
Eziyet edenlerin anneleri, kızkardeşleri, teyzeleri, halaları hatta kendi kızları yok mu? Varsa onlar ya kadın nedir bilmiyorlar, ya da anne nasıldır onu hiç bilmiyorlar. Anne vicdandır, anne namustur, anne kutsaldır.
 
Bir anne için ömrümüzü veririz biz, bir annemiz olsun diye bütün annelere sesleniriz biz. Bizler annelerin ne kadar kıymetli olduğunu uzaktan uzağa bakarken biliyoruzda, yanlarında sıcak nefeslerinin altında, kollarının sıcaklığında siz aldırmayan çocuklar nasıl bilmezsiniz? İşte bizler onu bilmiyoruz.
 
Bizlerin anneleri bir tane değil, kardeşlerimiz o kadar çokki isimleri de çok ve ben çocuğum aklımda tutamıyorum.
Ben çocuğum her şeyi hatırlayamıyorum.
Ben çocuğum korkuyorum.
Benimde isteklerim var elbette.
Büyümek istiyorum çabucak, okumak büyük adam olmak istiyorum hızlıca.
Sonra evlenmek istiyorum ve evimde bir anne olsun diye dua ediyorum.
Benim çocuklarımın annesi olsun.
Ben anne nedir göreceğim, ben anne ne yapar bileceğim. Ben anneler çocuklarına nasıl davranır işte o zaman tam anlayacağım. Peki o anne olacaksa buradaki anneler anne değil mi? Elbette anne, olmaz mı? Onlar kendi kanından olmayan, kendi canından olmayan bir değil, beş – beş değil on- on değil belkide yüz çocuğa annelik yapıyorlarsa elbette anneler, çok anneler, güzel anneler.
Onların çok çocukları, az zamanları var.
Ben gönlündeki sevgiyi doyasıya, yeterince evladına verecek hep onu düşünecek, onun için nefes alacak bir anne nasıl olacak ona bakacağım?
Hastalınınca uyumayacak, ağlayınca ona sarılacak, korkunca; ‘KORKMA BEN VARIM, BAK ANNEN VAR’ diyecek bir anneden söz ediyorum.
Elbette bütün anneler özeldir.
Onların ayakları altındadır Cennet.
Anneler ışığa benzer, kapanınca karanlık olur.
Bizim gibi çocukların aydınlığı sürekli olmaz, bizlerin aydınlığı her anne geldiğinde, her anne başımızı okşadığında olur ve kısa sürer. Ben devamlı bir anne olsun istiyorum evladıma. Ben evladımla birlikte banada hem hayat arkadaşı hem hayat annesi olsun istiyorum.
Ben büyümek istiyorum
Ben yoruldum artık kocaman olmak istiyorum.
 
TÜM KADINLARIN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN
 




Editör: TE Bilişim