Bor Şeker Fabrikası satıldı. Mazisini bildiğim, şimdiki geleceğini tahmin ettiğim için bir Borlu olarak üzüldüm hatta utandım.

Bor, bir kere daha kaybetti.

Şartnamede ilk yıl revizyona başlama şartı var. Yani “revizyon yapıyoruz tamamlanana kadar kapalıyız” diyecekler. Birde 2011 yılında ki fiyatından, dolar bazında çok aşağıda satıldığı, arsalarının bile satış fiyatını denkleştirdiği iddiaları var.

Sigara fabrikaları özelleştirildi ve ardından kapatıldı, Amerikan sigaralarını içiyoruz. Seka Kağıt Fabrikaları özelleştirildi ve ardından kapatıldı, alanlar arsa milyarderi oldu. Kağıdın tamamı ithal ediliyor. 3 buçuk lira olması gereken  fotokopi kağıdını bugün 12 liraya alıyorsunuz.  Üstelik, ham maddesi, Niğde’de üretilen kalsit olduğu halde... Son 15 yılda yüzlerce  özelleştirme peşkeşi örneği verebiliriz.

Şeker fabrikalarını AKP hükümetinin gördüğü gibi para, kar, zarar şeklinde görmem.  Şeker Fabrikaları toplumsal bir olgudur. Küresel bir konudur. Nitekim satışların ardından küresel kokular da geliyor.  Çeliğin yenmeyeceğini bir çok ülke bilir ve tarım kuruluşlarını açıktan destekler. Bu konular çok konuşuldu, yazıldı. Tekrarlamanın artık anlamı yok.

Bu satış Bor ve Niğde için milattır.

Bor Şeker Fabrikasının özelleştirilmesine belki de en az tepki Niğde ve Bor’dan geldi. Milletvekili Ömer Fethi Gürer fedakar çabaları ile CHP, Saadet Partisi, İYİ Parti ve Vatan Partisi”nin eylem ve tepkileri hariç bir şey yapılamadı.

İradesi elinden alınmış; AKP’nin milletvekilleri, belediye başkanları;  atanmış yerel yöneticilerinden ve sorgusuz biat eden partililerden  bir şey beklemedik.  Çünkü;  söz ve karar iradesi son referandum da sadece milletten değil partinin de elinden  alınmıştır. AKP umutsuz bir vaka oldu.

“Şeker Vatandır” sözünün karşılık bulmasını beklediğim Milliyetçi Hareket Partisi vardı. Fabrikasız, üretimsiz vatanın olmayacağını bilmesi gereken bir Milliyetçi Hareket vardı. Cumhuriyetin kazanımları ve Cumhuriyetin felsefesini  koruma refleksi olduğunu düşündüğüm bir MHP  vardı. 

Milliyetçi, Yerli ve Milli... bu partiden bir tek açıklama, sosyal medyadan dahi bir tek tepki gelmedi. Demek ki o kadar soyutlandılar - ayrıldılar! - bütünleştiler!.  Şeker konusu tunusol kağıdı oldu.  Tespit yaptırdı. Bugün MHP’den beklenen refleks gelmedi.  Vatandaş yarın bir başka konuda bu partiden refleks, reaksiyon beklemez.  Bir partiden beklenti olmaması da,  o partiyi anlamsızlaştırır, manasızlaştırır.

Binlerce üyesi olan Bor Pancar Ekicileri Kooperatifi şaşırtıcı şekilde sessiz kaldı. Oysa Başkan Orhan Baykal seçilmek için ne gür konuşuyordu. Önüne ne soruşturma dosyaları konulmuştu. Sadece bir dirhem vicdan…

Bor Ziraat Odası Başkanı Nurettin Eriç ise Ticaret Odası seçimleri ile ilgileniyordu, bu ilgisizliği! de ödüllendirildi bir kere daha TSO Başkanı seçildi. Bundan sonra da olmayan Ziraat’in bir kere daha Oda Başkanı seçilir.

Diğer oda başkanları, köy muhtarları, işçiler,  yerel basın… Hepsi susmayı tercih ettiler. Satışa ortak oldular. 

Var olanı  bile koruyamıyoruz. Yeni bir şey mi istiyorsunuz?

Enerji İhtisas Bölgesi mi istiyorsunuz?

Bor Hayvancılık OSB mi?

Bor ve Niğde OSB’ye fabrika kurulsun mu istiyoruz?

Hızlı Tren mi? Havalanı mı?...   Çukurkuyu’ya helikopter pisti yaptık ya…

Çok bile!

Yada, size

Az bile!...

Aylar önce Vali Bey atandı, Yeni Kaymakamlar,  Emniyet Müdürü atandı, Rektör atandı, Belediye Başkanı atandı, Yeni başkan yardımcıları atandı.  İl Başkanı atandı, Bor İlçe Başkanı atandı, Sağlık Müdürü atandı, Niğdespor’a başkan atandı.  TBMM Güvenlik İstihbarat Komisyon Başkanı atandı, bir ara da Meclis İdare Amiri atanmıştı.

Böylece metal yorgunluğunu attık.

Sırada  Mental (zihin)  yorgunluğunu atalım diye beklerken,

Marka yoğunluğunda  karar kıldık.

Birko da Bor Şeker de markaydı ya... 

Atamaların ardından, ziyaretler, tebrikler ve iade ziyaretleri aylar sürdü. Ardından muhtarlarla bir ara-ya geldik. Vatandaşlarla bir ara-ya geldik. Esnafla buluştuk. Gaz-tecilerle görüştük. Öğrencilerle çorba içtik. Haber yaptırdık, sosyal medyadan paylaştık.

Aynen daha önce de olduğu gibi.

“Medeniyetlerin Yaşatıldığı Şehir” dedik. Betondan şehir inşa(at) ettik.

NİGEP vardı bir ara…

Narlıgöl’de jet skiye binecek, Aladağlara teleferik ile çıkacaktık.

Trafik sorunu diye dertleri yok. Emniyetin arkasındaki 100 metrelik yolu bile açabilecek takatları yok.  Bir ayda araçlara üç kere ceza yazıp, ardından esnafla buluşup alay ediyorlar.

Çiftçi bitik, Köyler boşalmış, Esnaf siftahsız, Eğitim çökmüş…

İnsanlar geleceklerinden umutsuz.

15 yıl önce bu şehrin insanlarına  “Marka Şehir Niğde” hayali anlattılar.  (burada tıklayın)

15 yıl sonra bu şehrin insanlarına “ Marka Kent Niğde”  hayali anlatıyorlar. (burada tıklayın)

15 yıldır  Niğde’de “Şehir” sadece “Kent”e dönüştü.

Alay etmiyorlarsa… Durum daha da vahim…