Geçmişten günümüze kadar toplumlar farklı biçimlerle yönetilmişlerdir. Kabile yönetimleri, şehir devletleri, imparatorluklar ve ulus devletlerde farklı uygulamalar yapılmıştır. Ancak günümüzde, Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu demokrasi ile yönetilmektedir. Bu durum bazı ülkelerde, özellikle gelişmiş ülkelerde, sorunsuz bir şekilde veya az sorunlar ile normal seyrini sürdürürken bazı ülkelerde sık sık kesintiye uğramaktadır. Bunun sebepleri nelerdir? Ve sağlıklı bir demokrasinin gerçekleşmesi için neler yapılmalıdır? Bir de unutulmamalıdır ki hangi sistem uygulanırsa uygulansın, sistemi uygulayanlar da önemlidir. Otomobil dünyasından bir örnekle durumu açıklayacak olursak; son model, dört dörtlük bir arabayı kullanan şoför acemiyse istenilen sonuca ulaşılamaz.

Ülkemizde Başkanlık sisteminin doğruluğu-yanlışlığı süreklice tartışılıyor. Mesela Fatih Sultan Mehmet de başkan, Hitler de başkandır. Biri memleketinin ilerlemesini, yücelmesini sağlarken diğeri de ülkesinin mahvolmasına sebebiyet vermiştir. Yani aynı sistem, uygulayıcısının durumuna göre bir toplumu zirveye taşırken başka bir uygulayıcı ile de toplumun uçuruma yuvarlanmasına hatta yok olmasına neden olabilmektedir. Tarihte bunların örnekleri çoktur.

Tekrar demokrasi konusuna dönecek olursak, Fransız yazar ve devlet adamı Andre Marlaux 12 Mayıs 1976 yılında yaptığı bir konuşmada şunları söylüyor: “Batı demokrasisi, çoğunluk esasına dayanır. Çoğunluk %80, azınlık %20 olduğu zaman; demokrasinin normal işleyişini sağlayabilir. Ama bu ikisi %51, % 49 gibi aralarındaki farkın %2, %1 ve yakın nispetlere düştüğü durumda, kurulacak hükümetler uzun ömürlü olamazlar ve krizler başlar.” Marlaux’un düşüncelerinin doğruluk payı elbette vardır.

Bir ülkenin hem köklü sorunları var hem de ekonomisi güçlü değilse ve o ülke yüzde elli bir (%51) gibi az bir oy farkıyla seçimleri kazanmış bir yönetim tarafından idare ediliyorsa huzursuzluk, şikâyet eksik olmuyor ve sık sık seçim istemek ve de seçimlere gitmek kaçınılmaz oluyor. Bunun yanı sıra, Avrupa’nın bazı ülkelerinde %51 gibi bir oyla seçilmiş hükümetler veya koalisyon hükümetleri de var. Ve sorunsuz bir şekilde yönetimler devam ediyor. Neden? Çünkü bu ülkelerin büyük çaplı sorunları yok, ekonomik olarak güçlü, adaletli bir gelir dağılımı var, yandaşlık denilen adam kayırmacılık vb. durumlar yok ya da düşük oranda…

Ülkemizde 1950 yılından beri çok partili düzenin esas olduğu bir demokrasi dönemi var. Ama bu dönem çeşitli darbeler ve muhtıralarla birçok kez kesintiye uğramıştır. Elbette böyle olmasının çok çeşitli sebepleri vardır. Bunlar arasında ülke kanunlarının sıkça değiştirilmesi (örneğin bugüne kadar seçim kanunlarında birçok değişiklik yapılmış). Yine bugüne kadar ülke sorunlarına kısa-orta-uzun vadeli planlarla gerçekçi çözümler üretmek yerine günü kurtarmaya yönelik faaliyetlerden ibaret kalınmasıdır. Ayrıca devlet yönetiminde adalet, danışarak iş yapma (istişare), devlet görevlerinin ehil kişilere verilmesi, şeffaflık vb. konulara gereken hassasiyetin gösterilmemesidir.

Şu anda da ülkemizde ve toplumda büyük bir gerilim ve kamplaşma var. Bu durumun en aza inmesi için de yukarıda belirttiğimiz hususlara dikkat edilmesi gerekir. Tarihten bir örnek vererek konuya açıklık getirmeye çalışalım:

Ömer b. Abdülaziz(ö.720) Emevi halifelerinden biridir ve ikinci Ömer diye anılır. Birincisi adaletiyle bildiğimiz dört halifeden biri ve peygamberimizin sahabesi Hazreti Ömer’dir. Tabiiki adaletiyle ve ideal yönetimiyle örnek alınacak birçok tarihi şahsiyet vardır. Özellikle siyaset ve devlet yönetimiyle ilgileneceklerin tarihte iz bırakmış kişileri bilmeleri ve onları örnek almaları gerekir. Bu bağlamda Ömer b. Abdülaziz’in hayatını hiç değilse İslam Ansiklopedisi’nin ilgili fıkrasından (https://islamansiklopedisi.org.tr/omer-b-abdulaziz) okumalarını tavsiye ederim. Kısaca bahsedecek olursak, Ömer b. Abdülaziz kendisinden önceki Emevi halifelerinin yanlış uygulamalarını ortadan kaldırmış, örnek bir devlet adamı olmuş ve halkının neredeyse tamamına yakınının sevgisini ve saygısını kazanmıştır. Şayet o gün demokratik bir oylamayla seçim yapılmış olsaydı inanıyorum ki Ömer b. Abdülaziz bırakın yüzde seksenle (%80) seçilmeyi daha fazla bir oy oranıyla seçilebilirdi.

Sonuç olarak denilebilir ki; her şey birikimli ve seviyeli insanların varlığı ve ülke sorunlarına el atmasıyla gerçekleştirilebilir. Böyle insanların yetişmesi de ancak doğru bir eğitimle sağlanabilir.