Hemen her yerde yerel seçim tartışmaları ve hazırlıkları sürüyor. Seçimleri, içinde bulunduğumuz siyasi koşullar, genel siyasi atmosferden ve siyasi güç ilişkilerinden, sınıflar mücadelesinden bağımsız ele alamayız. Çünkü bu seçimler her ne kadar yerel seçim özelliği taşıyorsa da aynı zamanda genel seçim havasında geçeceğini söylemek için kâhin olmak gerekmiyor.
      Siyasal iktidarın Kürt oylarına yönelik hamleleri ve kendince önemli bulduğu illere halen bakanlık yapan ve seçim sırasında da bakanlık yapacakları Yüksek Seçim Kurulunca da onay gören isimleri aday göstererek son genel seçimlerde aldığı oy oranının yâda son yerel seçimlerde kazandığı büyük şehir ve şehir belediye başkanlıkları sayısının altına düşmemek için tam gaz çalıştığını görüyoruz.
    “Ana muhalefet” ise Haziran Gezi Direnişinin ve yurt sathındaki aktif destekleyici kitlesinin AKP’yi geriletme isteğini kendisine yedekleyerek yerel seçimlerden kazanarak çıkmak istiyor. CHP, Haziran direnişinin egemenlerin düzenine ve yüreğine saldığı korkuyu kendine yedekleyerek yükselen kitle hareketini ancak kendisinin kontrol imajını yaratmak için ABD den başlayarak kendisini sistemin gerçek efendilerine birde bu yönüyle tanıtmak gayreti içerisine girmiş bulunuyor.
       Öyleyse soru şudur: Ülkemiz yurttaşları düzenin bekası için yarış halinde olan partiler (AKP-CHP-MHP) etrafında mı yer alacak yoksa özgürlük cephesinin (Halkların Demokratik Kongresinin) saflarına mı kanalize olacaklar? Soruyu şöyle de sora biliriz. Kitle mücadelesi, halkın özgürlük, barış, adalet ve eşitlik talepleri, yerel seçim mücadelesinde hangi kanala akıtılacaktır? Özgürlük cephesine mi yoksa ırkçı, şoven, inkarcı, düzenin yedek lastiği olarak parlatılmak istenen, yerel yönetimleri rant kapısı olarak gören CHP eksenine mi?
       İçinden geçilen süreci ve sorulacak soruları yukarıda özetlediğim gibi konumlandırdığımızda ittifaklar sorunsalını da doğru bir hatta yerleştirebiliriz. Genel akım medya da spekülasyon olduğu açıklanan HDP-CHP ittifak görüşmeleri kime ne kazandırabilir?
       Daha önce defalarca ceberut düzenin koltuk değneği rolünü oynamış CHP ile ittifak beklentisi içerisinde olanlar, CHP ile ittifakın HDK-HDP’ ye ne kazandırıp ne kaybettireceği üzerine yeterince düşünmüş müdür? 90’larda SHP ile ittifak yapan Kürt demokratik hareketinin oy kaybının günümüz koşullarında yeniden güncel bir versiyonunun yaşanmayacağını kim garanti edebilir? CHP ile ittifak tartışmaları arayış içerisindeki kuvvetlerin CHP’ye kaydırılması ve ondan bir beklenti yaratılmasından başka ne sonuç verebilir? Soruyu şöyle tarif edeyim: Ezilenlerin, sömürülenlerin, gadre uğrayanların yok ve hor görülenlkerin halkların demokratik seçeneğini büyütme stratejisi mi izlenecek yoksa birkaç mevzi uğruna halklarımızın umudu, geleceği berhava mı edilecek?
       HDP’nin ortaya koyduğu ilkeler bellidir. “Çok dilli belediyecilik, kamusal alanda anadilin kullanımı, eş belediye başkanlığı, çevre ve doğanın korunması, kentsel yıkım saldırısının durdurulması, yaşanabilir konut hakkı, ucuz taşımacılık, suyun ücretsiz dağıtımı, yeşil alanların artırılması, rant paylaşımı yerine şeffaf belediyecilik, yerel ve yerinde yönetim anlayışının bir sonucu olarak mahalle, ilçe ve il meclislerinin karar alma ve uygulama iradesinin esas alınması, kadın iradesinin ve yerel kadın iradesinin geliştirilmesi, kadınlar için dayanışma evleri, çocuklar için yaygın ücretsiz kreşler, demokratik özerklik, mali şeffaflık, hesap verebilirlik ilkesi, yerel yönetimleri kitle mücadelesinin, halkın yerel örgütlenme merkezleri haline getirme, belediyelerde taşeron işçi çalıştırılmasının yasaklanması, işçilerin istedikleri sendikada örgütlenmesi, halkın gündelik yaşamını, sosyal yaşamını kolaylaştırıcı önlemlerin alınması”vb.
         CHP’nin nasıl bir belediyecilik pratiği olduğunu gözlerimizle görüyoruz. Rant, çıkar, kent gelirlerinin çarçur edilmesi, taşeron işçi çalıştırmanın yaygınlaştırılması, taşeron işçilerin aylarca ücretlerinin ödenmemesi, işçi kıyımı, yükselen gökdelenler.
       CHP’nin yerinde ve yerelde yönetim anlayışına dayalı bir belediyecilik pratiği var mıdır? CHP ile ittifak, HDP’nin hangi ilkesine uymaktadır? Açık ki, demokratik, halkçı ve kitlelerin bizzat öznesi olduğu bir belediyecilik arayanlar, dönüp geride kalan yıllar daki CHP pratiğine bakması yeterlidir.
       CHP ile ittifak her koşulda halkın geniş kesimlerinin değişim ve yenilik isteklerinin köreltilmesi ve eskide ısrar anlamına gelir diye düşünenlerdenim Peki, “Hoca tümden mi ittifaklara karşısın ?” Diye soracak olursanız. Yanıtım elbette ittifaklara karşı değilim. Demokratik, antifaşist nitelik taşıyan parti ve siyasal çevrelerle ittifak kurulabilir ve bu türden bir arayış olmalıdır.
       Ancak bu arayış ucu açık, her yöne çekilebilen, kongremiz program ve ilkeleriyle uyumlu olmayan her türlü yanlış anlaşılmaya açık ve emekçi kitleler nezdin  de güvensizlik yaratacak  ittifaklar olmamalıdır. Daha bugünden halkın iradesini hiçe sayan, “olacaksa benim çatım altında olsun” diyen,  zehirli şoven bir dille ezilenleri ve emekçileri ırkçılığın yedeğine çekme çabalarını var gücüyle sürdürenlere inat biz de tüm güçlerimizi seferber ederek geniş emekçi yığınları özgürlük cephesi saflarına katmalıyız.