Baykal sonrası, “PKK’ya genel af”,  “iki dilli eğitim”, TSK ile PKK’ya aynı anda silah bırakma çağrısı, “10. Yıl”  marşı eleştirileri, Öcalan’ın, İmralı’dan çıkarılarak “ev hapsi” ne alınması önerisinin de konuşulabileceği söylemleriyle CHP, tanıdık bir yerlere doğru evrildiğinin işaretlerini veriyor. Ayrıca CHP’nin, “milliciler dışarı”,  “özerkçiler içeri” yaklaşımıyla da nerelere mesaj gönderdiği açıktır.

CHP ya da AKP’nin soldaki izdüşümü!
İşbirlikçi medya ve AKP yandaşları tarafından statükoculukla, zamanın ruhunu kavrayamamakla suçlanan CHP, eleştirilere değişerek ve dönüşerek cevap vermişe benziyor. CHP kurmaylarının, AKP’yi taklit ederek, nüfuz edemediği kitlelere ulaşma stratejisi izlediği anlaşılmaktadır.
CHP’nin yeni politikasını inşa edenler işe yanlış yerden başlamışlardır. Zira yeni CHP aşırı solla, İmralı/AKP endeksli milli devleti federatif yapıya dönüştürme stratejileriyle, sınırı belirsiz etnik ve mezhep açılımlarıyla buluşturma gayreti içine girmişlerdir. Yeni CHP bu politikalarla ancak AKP’nin soldaki izdüşümü haline gelebilir. Meşhur reklamdaki söylemle CHP, bir yerlere “yok aslında birbirimizden farkımız” mesajı veriyor gibidir.

Baykal’ın başardıkları!
Hâlbuki Baykal, CHP’deki aşırı sol ve mezhep hâkimiyetini kırmış ve partiyi normalleştirmişti. Etnikçi, mezhepçi ve bölgesel açılımlara karşı çıkmıştı. Etnisitenin ya da mezhebin siyasallaştırılmasının tehlikelerini bildiği için buna karşı durmuştu. Baykal, haklı olarak bölge değil ülke, etnik değil millet, mezhep değil dinsel bütünlük içinde sorunların ele alınması gerektiğine dikkat çekmişti.
Ancak Baykal, CHP’deki seçkinci, halktan kopuk ve toplum mühendisliği gibi geleneksel jakoben zihniyeti partiden tasfiye etmekte başarılı olamamıştır. Sorunun gerçek kaynağı da buydu. Halkı malum seçkinlerin söylemiyle  “bidon kafa” ,  “karnını kaşıyan adam” ,  “dağdaki çoban”  olarak tarif eden bir zihniyeti Baykal’ın CHP’si aşamamıştır.

CHP’nin başaramadıkları!
Diğer yandan CHP’deki malum zihniyet sahipleri türban, Cami, İlahiyat, İmam Hatip, Kuran Kursu, Cemaat gibi kavramlara yüklediği anlamları çarşafa CHP rozeti takmakla aşmanın mümkün olamayacağını bir türlü anlayamamışlardır.
Gerçekte CHP’deki temel sorun, partinin bir türlü muhafazakâr kesimle iletişim kuramaması, halkın değerleriyle buluşmada sıkıntı çekmesi, modern ile geleneksel yapı arasındaki bağlantıyı sağlayamamasıdır. Halkı halka rağmen değil, halkla birlikte yönetmeyi seçkinci zihniyetin bir türlü içine sindirememesidir.
Yine CHP, AKP’nin halka dağıttığı gıda, kömür ve dayanaklı tüketim maddelerini “sadaka kültürü kurumsallaştırılıyor”  diye karşı çıkmasını da doğru bulmamıştır. Bu durum AKP’nin sosyal demokrat CHP’den süreç içinde rol çalmasına da neden olmuştur.

Yeni değil yepyeni CHP!
CHP, seçim arifesinde imajını değiştirmek için iyiden iyiye ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Her önüne gelen konuyla ilgili olarak AKP’den aldığı ilhamla açılım üstüne açılım yapıyor. CHP’nin seçmenlerine vaatlerini içeren 2011 seçim broşüründe, talep eden herkese anadilde öğretim sağlanacağı ve Türkiye’nin “çekinceler” koyarak imzaladığı Avrupa Özerklik Şartı’ndaki, tüm çekinceleri kaldıracağı yer alacakmış. Öyle anlaşılıyor ki CHP, oy uğruna “Özerk Kürdistan” ın önündeki engelleri kaldırmayı planlıyor. Yepyeni CHP bu gidişle milli birlik ve bütünlük için AKP’den daha büyük bir risk oluşturacaktır.