Refik Arslan Öztürk'ün vefat haberini sosyal medyada görünce büyük bir üzüntü duydum. Çok özel bir insandı.

Onu tanıyıp dürüstlüğü, çalışkanlığı, işine olan saygı ve bağımlılığını anlatmayan bilmeyen yoktu. O, Devlet ve Cumhuriyet valilisi olmanın erdemini taşıyan son örneklerindendi. Niğde’de, valilik görevi sırasında gazetelerde yazdığım köşe yazılarını okur, kimi zaman mektup yazar kimi zaman ise telefon ederdi. Niğde Kavlaktepe Yer Altı Şehri, Gümüşler Manastırı, Ulukışla Mehmet Paşa Kervansarayı, Kemerhisar Antik Kent kazısı, Kale, Bedesten ve Esenbey Türbesi gibi tarihi yapıların onarılarak kurtarılması için çabalamış ve birçok projeyi başlamasını sağlamıştı. Gümüşler Manastırı için Şahenk ailesinden nasıl destek sağladığını anlatırdı. Cullaz Sokağında 30 evin aslına uygun halde kurtarılarak turizm amaçlı önemli bir yapı topluluğunun ortaya çıkması da O'nun çabası ile gerçekleşti. Tyana antik kenti için Efes’e eşdeğer bir kent açığa çıkacağına inanıyordu.

Önemli iş adamlarına mektuplar yazıp kültür ve tarihi yapılar için destekler sağlardı. Niğde halıcılığını yeniden var kılmak içinde çok uğraştı. Dünyanın en büyük el dokuma halısı onun döneminde Niğde’de dokundu.

Refik Arslan Öztürk valimiz döneminde Akkaya barajı için rapor da hazırlattı ve Akkaya'da yaşanan kirlenmenin önlenmesi ve çözüm geliştirmenin şart olduğunu söyledi. O dönem Niğde’den Erzincan’a atandı. Eğer bir süre görev süresi uzasa çevre felaketi haline gelen ve halen de çözüm üretilemeyen Akkaya kirliliğini de çözecekti. Birçok proje ile Niğde'nin çok yönlü ve önemli bir dönüşümü için yolu açmıştı.

En az giderle, büyük işleri başaran bir devlet anlayışı vardı. Eşi, belediye otobüsü ile yolculuk eden, dolmuşa binen, kendisi de yürüyerek kent içi mahalleri gezen, kamunun boşa yanan lambasını söndürüp orada dahi tasarruf arayan dürüst bir insandı. Ayrımsız ve adaletli bir valiydi. Siyaset yapmadan, Devlet Valisi olarak işine sarılandı. Mütevaziydi ve herkesle dostça iletişim kurardı. Gittiği her kentte sevilen bir vali olmuştu. Yaptıkları iz bıraktı. Onu tanıyıp anısı olmayan yoktur. Yürüyerek kenti gezerken herkesle iletişim kurup sohbet ederdi. Vali olduğunu söylemeden dolaşması ile tanıyanların şaşkın bakışlarını ve aynı zamanda saygısını kazanandı. Kentte okuluna, öğrencisine, yoksuluna ve mağduruna el uzatan bir valiydi. Niğdeliler onu çok sevdi. Çözümü savunan bir vali olarak önerisi olan herkesi dinlerdi. En çok mektup aldığım valiydi. Yazılarımı okur önemserdi. Gönderdiği her mektup, eleştirdiğimiz sorunlara getirilen çözümleri içerirdi. Niğde’den ayrıldıktan sonra da başlattığı projeleri merak ediyordu. Yazdığı mektuplarda yol gösterici ve teşvik eden önermeler de yer alırdı.

Niğde valiliği yaptığı sırada Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2004 yılında, Erzincan valiliği yaptığı sırada Parlamento dergisi, 2006 yılında Manisa valiliği yaptığı sırada da Meclis Dergisi tarafından yılın valisi seçilmişti. Manisa’da iken Valiliği bıraktı. Aralıkla da olsa görüşüyorduk. Niğde kitaplarımda onun çabaları çalışmaları mektuplarının bazılarına yer verdim. Dürüst, ahlaklı ve çalışkan valimize Allah’tan rahmet, tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Bir devlet adamı nasıl olurunun örneklerinden bir değer daha aramızdan ayrıldı.