“Çok çalıştım çabaladım, gülmüyor yüzüm, kötülere namertlere, geçmiyor sözüm “ diye başlayan bir Ankara havası var. Savaş Göçer’in sesiyle bütünleşen bu şarkı  “Dostların içinde, kalmadı yüzüm, dostluğun ettiği yavrum, paraymış para” diye devam ediyor.  Sonunda ise “Yalancı dostlara haberi salın, dostluğun hepsi, paraymış para “diye bitiyor.
 
Lidyalılar değiş tokuş usulünü bırakıp parayı icat ettiklerinden bu zamana, Napolyon’un beliğ ifadesi ile “para, para, para “  diye yeri göğü inleten adamların dünyasında başka bir mevzu yok.
 
İnsanlara huzur verdiği söylenen üç sesten birinin para sesi olduğu konusunda genel bir toplumsal kanaat var. Diğer sesler ise kadın ve su sesi olarak söyleniyor.
 
Ben bu konuda şöyle bir şiir yazmıştım.
 
Ruhu esir etmiş beden kafesi
Leş gibi kokuyor çağın nefesi
Zamane ağzında sakıza dönmüş
Para sesi, su sesi, kadın sesi
 
Başka bir şiirde ise konuya şu mısralarla eğilmiştim.
 
Bu çağın diniyle imanı para
Eşeğin arpası samanı para
Kor olmuş sinemde yanıp tutuşur
Şehvet ateşinin dumanı para
 
Kısaca para kazanmak, para biriktirmek dürtüsü yaşadığımız çağın en büyük dürtülerinden birisi olarak içimizi doldurmuş durumdadır.
 
“Paran kadar adamsın,” para var huzur var “şeklinde özetlenebilecek bir algı dünyasında Allah biz garibanların yardımcısı olsun. Abdurrahim Karakoç’un “arz-ı hal” isimli şiirindeki şu mısralar konuyu ne güzel özetliyor.  “
 
“Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.”
 
Bu durumu uluslar arası toplantılarda gayri safi milli hâsılası yüksek ülkelerin devlet başkanlarının yoksul ülkelerin devlet başkanlarına yönelik davranışlarında daha yakından görebiliyoruz. Parası olan devletler sırf para sahibi oldukları için kendilerini her konuda haklı olarak görebiliyorlar.
 
Para karşısında çoğu insan güneşin karşısında duran kardan adam gibi şıpır şıpır erimekten kendini bir türlü kurtaramıyor. İtibarımı kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim sözü henüz reklamlardan öte tarafa geçmiş durumda değil.
 
İnsanlığımızın en büyük imtihanı para ile olsa gerek. Kuran-ı kerimde bu durum “Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir. Allah katında büyük ecir vardır.” Ayetinde açıkça anlatılır.  Peygamber efendimiz bir hadisinde “Para ve pulun kulu, kölesi olana lanet olsun” der.
 
Cenab-ı Allah bizi helal kazanan, temiz yaşayan, doğruluktan ayrılmayan kullardan eylesin. Para, pul ve makam karşısında insanlıktan çıkanların şerrinden emin eylesin.