Aziz Türkçemize ait her kelime lisan burçlarımızı muhafaza eden birer askerdir. Büyük Türk milletinin hançeresinden kopan kelime askerleri ruh kalemizi her daim korumaktadır. Bir milleti var eden en önemli unsurlardan biriside dildir. Bundan dolayı “kamus namustur” demişlerdir. Kendi dilini tanımayan kendi dilini bilmeyen milletler başka milletlerin kölesi olmaya mahkûmdur. Milletimizin bekası için dille ilgili yapılan her çalışma silah ve füze hazırlamak kadar önemlidir. Bunun için Türkçemizi her türlü yozlaşmadan yabancılaşmadan muhafaza etmemiz gerekmektedir. Bizim bu konulara duyduğumuz ilginin ardındaki esas niyet budur.
 
Bor yöresiyle ilgili bu zamana kadar yapılan ağız çalışmalarına baktığımızda genel ifadeler bu yörenin İstanbul Türkçesine yakın herkesçe anlaşılabilir kibar ve yumuşak bir ağıza sahip olduğudur. Türk milletinin binlerce yıldır kullandığı kelimeler Bor ve çevresinde hala kullanılmaktadır. Burada listesini verdiğimiz kelimelerden bazıları Divan-ı Lügati Türk kitabında dahi geçmektedir.  Bu durum millet hayatının kesintisiz ve sürekliliğine işaret eder.
 
Bu kelimeleri buraya aktarırken kaynak olarak Hacı Emin Atlı’nın “Geçmişten Günümüze Bor”  kitabından, rahmetli Talat Gün’ün derlemelerinden, Ömer Fethi Gürer’in yöreyle ilgili eserlerinden, Songül Erdoğan’ın “Niğde Merkez ve Bor İlçesi Ağzı” isimli doktora tezinden ve Türk Dil Kurumu’nun Derleme Sözlüğünden yararlandık.
 
Şimdi Bor yöresinde konuşulan bu kelimelere alfabetik olarak göz atalım.
 
 
A
 
Ā:Ağa.
;Āaç: Ağaç.
;Aārd-: Ağartmak.
;Aārtma: Ağartma.
Abā: Aba, Koyun yününden yapılacak giyecek.
Ābā: Abov Şaşırma ünlemi
Aba: Anne.
Abārey: Abartma ünlemi.
Abaru Şaşkınlık ifadesi.
Abrul Nisan
Acep Acaba
Acer Yeni
Adilimit San renkli üzüm çeşidi.
Adı batāsca: Adın batasıca, beddua sozcuğu.
Ağıl Davar barınağı
Ağıllamak Koyunu kuzudan ayırmak.
Ağsak Topallayan.
Ağsamak Aksamak.
Ahizar Bıktırmak.
Ahįlig: Ahilik
Akışmak bir yere birbiri arkasına gitmek.
Aksakça Kuyruğu uzun ve siyah ve beyaz karga.
Alakülla Ne iyi ne kötü ha işte anlamında.
Alaşa Çok konuşmak, yalakalanmak.
Alayı Hepsi
Alelusul Baştan savma.
Alettirik El feneri.
Alık Saf.
Alışık Alacak.
Ali oulu: Ali okulu, okuma yazma kursu.
Allüş Abartılı görme.
Amani Şaşkınlık ifadesi.
Ambal üzüm bağıın karıklarının bölümü.
An Tarla sınırı.
Anadut: Anadut, harman islerinde sapatmaya yarayan alet.
Andal Tarlanın bölümlerinin her biri.
Andaval Saf manasında kullanılır.
Anı Hayvanların boğazlarındaki şişkinlik.
Anıyō: Anlıyor.
Ankasten Bilmezlikten gelerek.
Apırdaksız Zamansız ve gereksiz konuşan, saçmalayan.
Aralık Antre, koridor.
Argaç Halı dokumada, ilmik sıralan arasında kullanılan iplik.
Arsız Yaramaz.
Asbap Giysiler.
Aşlık Buğday.
Ate Hala
Atmer Atınca iyi vuran aşşık.
Avgun Üstü kapalı, dar su yolu.
Avkmak Çamaşır durulamak.
Avşarlamak Bir işi üstünkörü yapmak.
Avurt Ağız, yanak.
Ayakyolu Tuvalet.
Ayalla-: Ayarlamak
Azayınsız Huysuz, hırçın, arsız.
Azık Çıkın, yedeklenen yemek.
 
B
 
 
Bį: Bir, herhangi bir.
B;ā;āa: Bana.
B;ā;āam: Bakayım.
B;ā;āar: Bahar.
Bā bāce: Bağ bahçe
Babal Vebal
Badal Yoldaki çukurlar.
Badaslı : Kirli, pis.
Bağır Göğüs.
Bağvant Birinin bağına bakan kimse.
Baldırcan Patlıcan.
Ballık :Yenilebilen bir tür bitki
Bannakcak :Derme çatma yapılan kapı
Bandıkmak Bebeğin ağlaya ağlaya yorulup bitkinleşmesi.
Bannak Parmak.
Bareey Abartı bildirir.
Baruu :Korku ifade eden bir ünlem
Basta Satış yapmak için kurulan sergi.
Bastırık Obada ürün saklamada amaçlı düzenlenen yer.
Batman Sekiz kg.lık ölçü.
Bazar ekmeği:Somun ekmeği
Bazı Yufka hamuru yuvarlaması.
Behdem Beceri.
Belemek Öğrenmek.
Belermek Öfkeli bakmak.
Beyik Şalvar ve donlarda bacak arasına konan parça.
Bıdır buvaat Geçen yıl bu vakit.
Bıkrık Küçük yemek kazanı.
Bıldır, Cıngıl Salkım.
Bibi Hala (Babanın kız kardeşi).
Bicik Meme.
Bil Bel.
Bilader Erkek kardeş.
Bilde gazyağı lambasının fitili.
Bidiminek :Yenilebilen bir tür bitki
Bilik Saç örgüsü.
Bisirgeç Ekmek pişirirken kullanılan sopa.
Bişirik Düz damlara topraktan önce atılan çerçöp ve çamur.
Bizidan Parmakla da yenilebilen pekmez.
Bo Örümcek.
Bocut Küçük testi.
Boduk Manda yavrusu.
Boğ Torba ağzını sıkı bağlamak.
Boğen Kurumamış koyun pisliği.
Bolamadı Çoklukla, fazlasıyla.
Bosi Köpeğe verilen ad.
Bostan Sınırlı alanda ekili sebze.
Bosdan: Karpuz.
Boyralamak Bir acının içte taze kalması.
Böycü :Böcek
Buha At ve eşeklerin ön ayaklarına takılan kelepçe.
Buhari Baca.
Buhari Dam bacası.
Bulama Yeni doğurmuş (buzalamış) inek veya yeni kuzulamış koyunun ilk sütüyle yapılan tatlı.
Bunar Çeşme.
Bunek Tanayı bağlamaya yarayan ip.
Bunelek Yazın hayvanlara musallat olan sinek.
Buymak Üşümek, donmak.
Buzalamak Sığırların doğurması.
Büzeyden Pekmez.
Büzlengeç Üvendire (çift sürerken öküzlerin ilerlemesini sağlayan ucu çivili değnek.)
 
 
C
 
Camız Manda.
Cavlak Kabuğu soyulmuş ceviz.
Cavralama Çabalama.
Canaval: Canavar, kurt.
Cavşamış Eskimiş.
Cavurdamak Gürültü yapmak.
Caydak Çevirme
Caynas Çocuk için rahatsız edici sesler çıkaran.
Cellabı Gözü açık.
Cevşen Hevenk örtülüp kışa saklana bilen üzüm.
Cılbırtı Menemen.
Cıngıl Üzüm salkımı.
Cılgısız Sulu şaka yapan.
Cılk Olacak, Sulu.
Cıllık Oyunda çabuk cayan çocuk.
Cıncık şeker Akide şekeri
Cın Çık Cam parçası.
Cıngarcı Kavgacı.
Cıngı Kıvılcım.
Cıngıllı Gösterişli.
Cıngıtas Keskin Taş.
Cırba Şarapanadaki ezilmiş suyu çıkmış üzüm posası.
Cızlağan Isırgan otu.
Ciba Bebeklerin giydiği gömlek.
Cibilliyetsiz Soysuz.
Cicam Yaslı kadın.
Cici Yenge.
Cicim Kilim.
Cidal Kötü kadın.
Cilis Temelli, tamamen.
Cimcik Tırnakla tutmak.
Cingi tas Sert, mermere benzer taş.
Cingil Yoğurt ve süt saklamaya yarayan küçük helke.
Cinli Deli.
Cinne-: Çiğnemek.
Cinögüz Zayıf, sıska, çelimsiz, fıldır fıldır
Cive İse yaramaz.
Cįvt: Çift.
Condurmak Bir şeye karşı taraftan çöktürmek.
Coplak Arkların belli kısımlarındaki su birikintisi.
Coruhsuz Çok israf eden.
Cööz Ceviz.
Cülük Civciv.
Cüsün Acayip.
Cüz Çeyiz
 
 
 
Ç
 
Çağsak Düzensiz, Üstü başı.
Çağsak:  Taşlık alan.
Çağsaklı Paçaları kirli.
Çağsır Yüksek yerde biten ot.
Çalma Ateş.
Çalçap İşi hızlı ve baştan savma yapan
Çamır: Çamur.
Çaparçavuş Her işe karışan.
Çapıt Bez.
Çaşarat Yosma, külhani.
Çatal kapı :İki kanatlı büyük kapı.
Çeç: Harman yığını.
Çelibatır: Geliyor.
Çellav Hırçın yapılı.
Çemkirmek Yüze karşı sert bağırmak.
Çençire Tencere.
Çençire Tencere.
Çenileme Acı çeken köpek havlaması.
Çepiç ilk doğumunu yapmış keçi.
Çereş Üzüm çiğnenen yer.
Çıkla Sade, yalın.
Çıkrık İp elde etme aracı.
Çıkrık Makara.
Çınık-Çinik-Şinik 6-8 kg’lık ölçü.
Çıpkı Ağaç dalı.
Çiğin Omuz.
Çimmek Yıkanmak.
Çimtiyan Don, kilot.
Çinaar Büyük kalbur, iri gözlü elek.
Çinetir Döndörme'nin (genis ağızlı yayvan sepet) küçüğü.
Çişmek Ağaçların taze filizleri.
Çitlek Ayçiçeği, çekirdek tanesi.
Çitne Hayvan tepmesi.
Çiyin Omuz.
Çokuşmak Toplanmak, yığılmak.
Çolpa Beceriksiz.
Çonur Çalı dikeni
Çopur Kayalık yamaç
Çödürmek İşemek.
Çökelek Yağsız peynir.
Çömçe Kepçe.
Çömdü Oturdu.
Çörten Toprak damlardaki yağmur suyunu akıtmaya yarayan üstü.
Çövre Çevresi sim işlemeli mendil.
Çukur Hindibağı bitkisi
Çunur Hayvanların su içmesi için su biriken büyük havuz.
 
 
D
 
D;a;aā: Daha.
Daban: Taban, alt.
Dabıs Dazlak.
Dahra Ağaç dallarını kesmekte kullanılan bir çeşit satır.
Dal Sırt.
Dalamak ısırmak (köpek ısırması).
Dalbınmak Çözüm aramak, çabalamak.
Dam yuvağı Damlarda, kabaran topraklan bastırmak için kullanılan ağır silindir taş.
Dam tanası Aşılanmış cins dana
Dandın yufka yaparken oklava dizilen takoz.
Dapan Sürülmüş tarladaki kesekleri kırmak için kullanılan, traktörle ya da hayvanlarla çekilen T seklindeki ağaçtan ağırlık.
Davar Koyun.      
Davsanbaşı: Tavsanbaşı, elma türü
Daylak Çiğ Yumurta.
Daylı Dert (annelerin çocuklara bedduası)
Debki Küreklerde ayakla basılan tahta kısım(bel)
Deliāanlı: Delikanlı
Dem: Adetli kadın.
Depik Tekme
Devre Aksi
Deyramber Ayçiçeği, günebakan
Derinuyu lastiği Ayakkabı.
Desti Topraktan yapılmış ağzı küçük kulplu su kabı.
Deşirmek Toplamak, dilenmek.
Deşretmek Didik didik aramak.
Dıkmak İçeri Girdirmek.
Dıkaçlı Ağzının içinden konuşmak
Dıngıra Telli saz (cümbüş).
Dınnak Tırnak
Dıtmık Tırmık.
Dıvrak Çabuk, acele.
Dibaam Hadi bakalim,bu da böyle oluversin, bosver,...
Dibek Ağaçtan yapılmış havan.
Dikolta Elde dikilen, askılı iç elbisesi.
Dilki: Tilki.
Dimin: Demin, az önce.
Dinelmek Ayakta durmak.
Dinek: Deynek, sopa.
Direşmek Sertleşmek katılaşmak.
Diri günü Salı günü
Disane Söylesene.
Divran Üç parmaklı, ağaç saplı demirden yapılmış harman aleti.
Diyince Deyince.
Dofder Defter.
Domates pekmezi Salça.
Domatiz: Domates.
Domuşmak Ayakta durmak
Doosan Tavsan.
Doşan: eskimiş
Dozdoz Kendini beğenmiş.
Döblek Darbuka.
Dölek Doğru.
Dölek dur Uslu dur, zarar verme.
Döşşeg: Yün yatak.
Dulda Rüzgâr değmeyen yer.
Dumacık Aşırı rahatsızlığa yol açan bir tür sinek
Dussuz Gereksiz yere konuşan.
Durula-: Durulamak, pekmezi kovalara süzmek.
Dutma: Hizmetci
Dünağan Dün.
 
E
 
Ebeyılanı Kertenkele.
Ebrem, ebrehem Tembel, beceriksiz.
Edik Çocuk ayakkabısı.
Eftik Meşgale.
Ehil Yavaş.
Eksik etek Kadın.
Ellik: Ekin islerken parmaklara takılan parmaklık.
Elçek Eldiven.
El galem Çıtkırıldım, nane molla.
Emete Hala.
Emmi Amca.
Endek Kalitesi düşük.
Enedut Ot, saman vs.'nin bir yerden alınıp başka bir yere taşınmasına yarayan üçlü çatal.
Enek Sermaye.
Engel Tarladaki buğady, arpa tutamı.
Enk(h)ıtami En sonunda.
Enteri Kadın elbisesi.
Epelek Kelebek.
Epitmek Yellenmek.
Esalet Bile bile.
Esalet Mahsustan.
Eski Limon
Esvap Çamaşır
Eş Maya.
Eşik Kapı önü.
Eşikli Genç kızlar için söylenir.
Evlik ¼ dönüm tarla sürerken pulluğun çizdiği ara.
Evtiklemek Oyalanmak.
 
F
 
Fenekir Delik deşik.
Fenikme Aza kanaat getirme.
Ferfene Kırda yapılan yemekli eğlence, piknik.
Ferik Genç tavuk.
Fıcıtmak Fırlatmak.
Fırıldak Topaç.
Fıs dimedi Hava çok sıcak, hiç rüzgâr esmedi
Firengi Büyük kapı anahtarı.
Firez Ekin biçildikten sonra tarlada kalan sap, anız.
Fistan Kadın elbisesi.
Fişan Ağaç sürgünü.
Fişgene Salyangoz.
Folu Tavuğun yumurtlaması için bırakılan tek yumurta
Fos Ciğer sakatatının akciğeri.
Fotuk Yeşil renkli burun akıntısı
Fotulamak Suyun tazyikli akması
Foturaf Fotoğraf.
 
G
 
Gabala - Götürü pazarlık
Gabış Hayvan (tüysüz hayvan)
Gaç Kaç.
Gaça Fiyat sorma.
Gada Dert.
Gadem Kardeş
Galle Özel günlerde yapılan kemikli et, siyah üzüm kurusu, bulgur ve pekmezle yapılan yemek.
Gaklık Taş oyuğu
Galenguş Kırlangıç.
Gağış Kurumuş hayvan pisliği
Ganara Doymayı bilmez adam.
Ganne gibi Berrak, dupduru.       
Garağış dumanı Çok kederli yüz ifadesi
Garık Karık.
Garinne Karne.
Garsamba Gerekli alet, edevat, lüzumsuz şey.
Gaşınmak Kaşınmak.
Gayıl olmak Razı olmak.
Geber Yatlık gece yemeği.
Geleni Ekin tarlasında yasayan kemirgen.
Getleme Yenilebilen bir tür bitki
Gelibatır Geliyor.
Gennaba Gelin abla, yenge.
Geriş Rüzgar.
Gı Keçi ve koyun dıskısı (yakacak olarak değerlendirilir)
Gıbal Sima
Gırma 1-Tüfek
Gırma 2-Tarlada andalın içindeki küçük engel
Gıtır vermek Arayı bozmak
Gıykımsız İşini hesaplamadan yapan
Gırnata Klarnet.
Gırkmak Koyunun yününü kesmek
Gırpıntı Halı dokunurken sındıyla kesilerek oluşan artıklar.
Gıs Kıs.
Gıyık Büyük iğne.
Gıytık Kıymık.
Gidibatır Gidiyor
Gidişmek Kaşınmak.
Gişimek Kaşımak.
Go/Ko Dedikodu.
Gocaoğmak Peynirli, soğanlı ekmek parçası yemeği
Golan Palanı merkebe sabitlemeye yarayan sağlam ip
Golek Yapay su birikintisi
Godael Bırak gel.
Goğumsak Akraba canlısı.
Golak Cevizin kabuğundan ayrılması.
Golük Merkep.
Gosa Tırpan
Göbülü Etli softa pilavı.
Gölek Su birikintisi.
Göynek Fanila.
Gulgulu Kırmızı
Gunnamak Köpeklerin doğurması
Gumanım Zannedersem
Gurka yatmak Tavuklar ya da kümes hayvanlarının civciv çıkarmak için yumurtaların üstüne yapması.
Gusgun Palanın bir parçası.
Guru boşuna Beyhude yere
Gücük Şubat ayı.
Gülek Buğday ölçüsü.
Güllabi Bir çeşit armut.
Gülbündü Kuş burnu
Günülemek Bir çocuğun başkasını kıskanması
 
H
 
Habar: haber
Halbuse: halbuki
Hamari: halıda desen
Ha yourum ha: Amma yaptın, yok daha neler.
Haar he Şaşkınlık ifadesi.
Hacet Gereksinim, mal, edevat.
Haftan Koyunların yem yediği tahta havuz.
Hakışmak Vuruşmak anlamında.
Hakkırdamak Yüksek sesle gülmek.
Hak Çobanın emekleri karşılığı perânteden aldığı kuzu (1/10)
Halazada Biçilen ekilen tohumun yeşermesi.
Hamut Deve üzerinde bulunur.
Hameyle: Halının kenarına yapılan çiçek desenleri
Hangırda Nerede.
Hangırdamak Yüksek sesle konuşmak.
Hapaz Orta boy taş parçası.
Har dikeni Herkesi iğneleyen, sokan, incilten.
Harar Çuval.
Harar Grupla oynanan oyun.
Harım Harman yeri.
Harzuval Kömür tozu.
Hassek Sürüden geri kalmış davar
Hasılı Sonuç olarak.
Hattallah Neredeyse.
Havay 16-18 kg’lık teneke ölçüsü.
Hayat Avlu.
Hayazulcu Gözden sürmeyi çeken.
Hazal Yaprak süprüntüsü.
Hela Ayak yolu.
Hele Görelim anlamında.
Hele korkutma sözü.
Helik El büyüklüğünde duvar yapımında büyük taşları tamamlayan küçük taş.
Helke Kova.
Hereni Büyük yayvan kazan
Hergele Sığır sürüsü.
Hevek Asılı üzüm.
Heyden, cesattan kesilmek Takati kalmamak
Heyye Olabilir.
Hezaar Herhalde
Hezen Düzgün ağaç(kavak), genellikle damların üzerine konulur.
Hımbıl Pısırık.
Hıra Zayıf, çelimsiz.
Hındıkmak Bir isteği olmadığı için içten içe üzülmek
Hülük Kışın etrafında oturularak ısınılan toprak ocak
Hırtıl Havuç.
Hışer Mutlaka.
Hilleti Basit yapılmış, işçiliği iyi olmayan.
Himci Hemen.
Hohu Koku.
Honduk Bahçe vaya bağlara, kanaldan su geçisini sağlayan yuvarlak yada dört köşe delik.
Horanta Aile.
Hoyan Uzak dur.
Hoyhoy Kandil gecesinde mumla ya da meşale ile yapılan eğlenceli gece.
Hövek Taze yapraklı üzüm çubuğu.
Hümermek Karşı gelip bağırmak.
 
I
 
Ibubuk İbibik.
Icık Az.
Ihdırmak Çöktürmek.
Ihmanlı Maharetli, becerikli.
Ihtı Rüzgâr değmeyen yer.
Ilışık Soğuk sıcak su karışımı.
Imzıksımak Etin yumuşayıp kokacak hale gelmesi.
Intırga Kuşku, entrika.
Irgat Çalışan işçi.
Ismarıç Sipariş.
Istar Halı.
Istar ağacı Evde halı dokunan tezgah.
 
İ
 
İfil kurdu İnsanı kemiren kuşku.
İfrit Pis koku.
İğ Yün eğirme aracı.
İğtimek Ayranı fazla yağın bayatlaması.
İkti Ufak ta olsa maddi menfaat bekleyen.
İlaası Aşk olsun.
İlaası Olacak iş mi
İlaşe Ayıplama manalarında kullanılır.
İlengiri Kapı.
İlenme Beddua.
İles Hayvan ölüsü.
İlitiri Bir tür ekşi erik.
İl iyisi Başkasına yaranmaya çalışan
İn Koyunun kulağına yapılan sahiplik işareti
İni Kayın
İsğilik Sucuk.
İslik Yakasız gömlek.
İssissıran Spatula.
İstaa Aha burada.
İteği Ekmek yapılırken serilen örtü
İynihan Obur.
İzbet Yorgun, döküntü mal.
 
K
 
Kabıs Saçsız baş.
Kafle Defa, kafile.
Kağşak Kurumuş pislik.
Kakılı Pek çok.
Kaklamak Sıyırmayı küçültmek.
Kalgımak Tepinmek, zıplamak.
Kanayaklı Kadın kız, cahil kız.
Kanlı bağlama Yapıda pencere üstüne atılan bağlama.
Kapalaşmak Kapışmak.
Kararadert Bedddua
Kârden gelmek Gurbetten gelmek
Karavek Sert kabuklu siyah üzüm çeşidi Kekre (Beğenilmeyen tat).
Karece Boş yere.
Karık Üzüm bağında bir sıra.
Karıştırma Yumurta, ıslanmıs yufka veyağla yapılan kahvaltılık yemek.
Karsamba Boş kalabalık.
Kasavrık Ağaç çiviyi çakmak için delik açan bız.
Kavlak Cevizin kabuğundan ayrılması.
Kaynata Baba.
Kef Kurumuş burun akıntısı
Kekre Ekşi acı arası bir tat.
Kele Uyuz dana.
Kelik Eskimiş pabuç.
Kemçik Düşünmeden konuşan ve ya iş yapan.
Kendir Sağlam urgan
Kerahat Çirkin, kötü, fena.
Kerçine İnadına.
Kerd Ekili alan bölümü.
Kerme Katmanlaşmış, parçalara bölünmüş hayvan dışkısı
Kerti kenen Tertipli.
Kertis Ev duvarında gezen küçük kertenkele.
Kes İri saman
Kesat Kıtlık.
Kesek Kerpiç.
Kesek Sertleşmiş çamur
Keşli Saçma sapan konuşan
Kevgir Delikli kap.
Kılkuyruk Titiz, alıngan.
Kırı Eşek yavrusu.
Kiresli Boş, anlamsız gereksiz söz sarfeden.
Kirmen Yün eğrilen araç.
Kirpikli saan Kenarları girintili bakır sahan.
Kişilik Özel günlerde giyilen elbise.
Kişşik İmece üsulünde sıra
Kitilemek Sinirinden dolayı agresif davranmak
Kiyabey Ev düğünlerinde damattan sorumlu, damatı koruyan büyüğü.
Kocam Avuç Yanyana iki avuç dolusu.
Kofere Bal peteği.
Kokana Yaşlanmış, gözden düşmüş.
Komüş: Su bekçisi
Koorga Mısır buğday ve buğdayın kavrulması (çerez).
Kop Koş.
Korucak Yakacağın kömürleşip uçan parçaları.
Koyur Bırak, sal.
Kölük Boynuzu olmayan hayvan.
Kömbe Ekmek.
Kömütlek Kara üzüm çeşidi.
Köneköstü Aksam sefası (bir çiçek).
Köregen Damat.
Köreke taş Yumusak kolay islenebilen taş.
Körepe Çelimsiz, kavruk.
Kösker Ayakkabı tamircisi.
Kössek Deve yavrusu.
Köstü Köstebek.
Kucaas (küçükağaç) Halı tezgahında parça.
Kulük Manivela.
Kumlu Eskiden ilkokul önlüklerinin dikimi için kullanılan ucuz kumaş.
Kursağı dışarda İnsalcıl.
Kuskun Palanın düşmemesini sağlayan bez parça.
Kuyruk ölüsü Akrep.
Külle Tandır yanarken hava alması için, yan tarfina ya da arkasına açılan küçük delik, tünel.
Kümbür Patates.
Küpür Gübre.
Küpecik Peynir konulan toprak kap
Küssük Küçük balyoz
 
L
 
Lafazan Lafı çok seven.
Lafın avcarı Konuşmanın halle ilgisi.
Lahil Takunya.
Lalek: Leylek.
Lap kutnu Bir deri hastalığı.
Lapur lapur Dikkatsiz, hoyrat.
Laylon Naylon .
Leğençe Leğen.
Len: Lan.
Lengeri Geniş yayvan kapak.
Loda Sığırma yığını.
Lömpü Ağır, hantal.
 
M
 
Mabeyn Antre, aralık.
Makat Sedir örtüsü.
Malama Sapla saman karışık.
Maltız Bacalı mangal.       
Mane vermek Kusur bulmak
Marimse Meğerse.
Maru gibi Yumuşak güzel.
Mayda Annelerin sinirli iken çocuklara buyurduğu yemek çeşidi (Zıkkımın kökü)
Mazarrat Zararlı.
Mazer yağı Vazelin
Mehlike Güldürücü.
Meliz Arı.
Mertek Çatı dayanağı.
Mesel Masal
Meşkef Kir, pislik, pasak.
Mezellemek Alay etmek.
Mıh Çivi.
Mısırga Hindi.
Mısmıl Murdar olmamış
Mızıklamak İşi ağırdan almak.
Mızmız Yavaş, pısırık.
Miidram Merdiven.
Miliz Bal arısı.
Mimbal Sivri uçlu kısa sopa.
Mintan Gömlek.
Mintan Gömlek.
Mittirdeme Kımıldama, oynama.
Mo Mavi.
Momucu Umacı.
Moravek Sert kabuklu mor renkli üzüm.
Möğlüt Mevlüt.
Muaccel İki katlı bağ evi.
Mundar Dinen yenmez olan.
Mücerret Mutlaka.
Mücümensiz Beceriksiz.
Mürdümüne Boşu boşuna, beyhude
 
N
 
Naale Nasıl?
Nakıt Ne zaman?
Namtı Eldeki hamurları sıyırmaya yarayan bıçak.
Narpuç Su kenarlarında yetişen nane.
Naylan Naylon.
Nazelim Güzelim.
Necaset İnatçı, çirkef çocuk
Nehnedar Rahatsız.
Nezelmek Narinleşmek.
Nidek Ne yapalım?
Niisebaam Neyse bakalim.
Nirde Nerde?
Niy Ne?
Noğrün Hal hatır sorma.
Noot Nohut.
Nörü Batın Ne yapıyorsun?
Nörüyon? Ne yapıyorsun?
Nuriyar Pembe, tatlı bir üzüm çeşidi.
 
O – Ö
 
Ogandere Kağnılara koşulan öküzlerin yürümesini sağlayan uzun ucu sivri değnek.
Oğance O taraf.
Ohmatsız Gözü doymayan.
Oklağ Oklava.
Oma kemiği En alttaki kaburga.
Ombal Üzüm bağında 20-30 karıktan oluşan bağımsız bölüm.
Onese Avlanmak için yapılan mevzi.
Oskislemek:  Köpeği kızdırıp bir hedefe yönlendirmek
Öğcelemek Ovalamak.
Öğürsek Börtleme Haşlama.
Ölemi Öylemi.
Ölüzgar Rüzgar.
Öncük Ödünç, emanet.
Önese İnsan barınağı, yer.
Öö Ev.
Örü Koyunları otlatmak için gece kaldırmak.
Ötme Bağ evlerinde üstü toprakla kapatılmış iki tarafi açık barınak.
Ötürek İshal.
Övcelemek Elle ezmek.
Övendire Öküzleri dürtmeye yarayan ucu çivili deynek.
Özemek Sıvı maddeleri koyulaştırmak.
 
P            
 
Pakla Fasulye.
Palak Tavşan yavrusu.
Palan Eşek semeri.
Pani Küçük köpek.
Panus Yük eşeği.
Papara Soğanlı, domatesli bir yemek.
Parç Maşraba.
Parpullamak Dövmek.
Patadiz Patates.
Peçe Kerpiç evlerin içinde bulunan yüklük.
Pehle Evin orta kısmı.
Pelezimek Heyecanlı bir şekilde koşmak
Perânte Yaylada bir çobana mensup sürü sahipleri
Perun Çatal.
Pişkir Havlu.
Pırtı Kumaş, elbise.
Pırtı kesmek-Düğünden önce kız ve oğlan evinin yaptığı alışveriş
Pıskırık Hapşırık.
Picama Pijama.
Pinir Peynir.
Pontul Pantolon.
Pörüşmek Solmak
Puhare Baca.
Pürçüklü Havuç.
Püz Zamk, ağacın reçinesi.
 
S – Ş
 
Saçak Halı dokumada kullanılan ip.
Saçak Halı ipi.
Sadeyağ Tereyağ.
Sağan Kap.
Sahan Tabak.
Sakametlik Aksilik.
Sakı  Erkek ceketi.
Salak Kelek.
Sallangaç Salıncak.
Samarık Kandırmaya elverişli
Samırdanmak Uykuda konuşmak
Saptan gelmiş golük gibi serilmek Yorgun düşmek
Sap Biçilmis ekin.
Savan Büyükçe örtü.
Savuşturmak Uğurlamak
Sayak: Ceket ve pantolon dikiminde kullanılan basit kumaş.
Seğirtmek :Koşmak, saldırmak.
Sekaltı Oturma odasının giriş bölümü.
Sekemek Basamak.
Sekemek Merdiven.
Seklem Eksik.
Selevir Hasırdan yük taşıyıcı.
Sen Sakat (karaüzüm hariç) üzümlerin kurutulmuşu.
Senanit Şırası bol, kara üzüm.
Serinceme Hadise, olay.
Sıktırma Korse.
Sındı :Halı dokumada kullanılan büyük makas.
Sıracalı Hastalıklı, yaramaz çocuk.
Sırçan Fare.
Sırçantüyü Gri.
Sıyırma Hayvanların yediği dikenli bir bitki
Sızgıt Kavurma.
Siftlemek Ayıklamak.
Silecek Banyo havlusu.
Simci Şimdi.
Since Yüz, surat.
Singil Sinsi, hasis.
Sinekli Yavaş iş yapan
Sinlenmek Saklanmak.
Sipit Islak.
Sitil Domates, biber fidanı.
Soance Şu taraf.
Soku Bulgur taşı.
Sokum Sulu yemekleri, yufka ekmeği kaşık gibi kulanılarak yenilen lokma.
Sokurdanma Kendi kendine söylenme.
Soorme Tavada et kavurması.
Söypümek İyice zayıflamak, seçilmek
Suğdu Sinsi insan.
Sulaa Sürahi.
Susan Suyu çok meyve.
Sümaye Boşuna nafile.
Süngü Bir çeşit kelek
Sünepe Tembel.
Şalak Karpuz.
Şaplak Tokat.
Şarapana Pekmezlik üzümlerin ayakla ezildiği büyük sandık.
Şarhada Orayı burayı kırıp dağıtan çocuk.
Şelek Taşımaya elverişili hâle getirilmiş keven, buğday, sıyırma yığını
Şellemek Musallat olmak.
Şepe Bir tür mayalı ekmek.
Şer Kötü.
Şeytali Yerli dokuma, yollu çamaşır bezi.
Şibit Sırıl sıklam ıslanmak.
Şidiik Terlik.
Şikar Değer.
Şinnemek Şımarmak.
Şişek İki yaşındaki koyun.
Şora: şura, şurası.
 
T
 
Tabansız Sağlam olmayan, çürük.
Tabla: Çalgı, saz, davul vs.
Talaz Tipi ve ya fırtınanın çıkacağını gösteren rüzgar, esinti.
Talbar Etrafı yada iki tarafı açık üstü çalı çırpı, ağaç ile otlarla kapatılmış korunak.
Talvar Gereksiz eşyaların konulduğu çatı bölmesi
Talla Tarla.
Tas Yemek kabı, peşi, ardı sıra.
Tasinmemek Önemsememek.
Tatavı Eli ayağı karışan.
Tavatır Çok iyi, güzel.
Tellāl it-: İlan etmek.
Telēzon: Televizyon
Teleme Az pişmiş yumurta
Telle-: Terlemek.
Tekavik Emekli olmuş.
Tepem Basım.
Teperik Armağan.
Terek Raf.
Tetir :Ceviz kabuğunun lekesi
Tēze: Teyze.
Teşt: Bakır tencere.
Tığlamak Ekinin yeni güvermesi.
Tırampa Değişme.
Tırık: İshalin şiddetlisi
Tızıkmak Koşmak.
Tingoz Huysuz, alıngan.
Tingildemek Düzensiz ve hızlı yürümek
Toğuk Tavuk.
Toklu 6-12 aylık kuzu
Tokuç Çamaşır yıkarken kullanılan tahta.
Tokya Terlik.
Tol Samanlık.
Tol Suyun çıkacağı yer.
Tongaali Tepelikli kuş cinsi.
Topalak Sakatadın böbreği.
Toylamak İkramda bulunmak.
Töme Tepemsi.
Tuturuk Çok eksi.
Tuturuk Çok ekşi.
Tülemek Tavuk tüyünü dökmek.
 
 
U –Ü
 
Uğra Ekmek açılırken onun yapışmamasını sağlayan kepek
Uğrun Saklı gizli.
Uğundu Kendinden geçmek, bayılmak.
Ulak İlave, ek.
Ulu Bazar Pazartesi
Ulkut ulkut İliz iliz.
Ulmak Azmak (yara için).
Ummuoo Teessüf ederim.
Umma: bir çeşit hastalık
Ura: Hamurun tahtaya ya da oklavaya yapışmasını önlemek için kullanılın un.
Urba Elbise.
Urup Tahıl ölçü birimi (guleğin ¼’ü)
Uşkur Bele bağlanan kumaş.
Uylamak Aynı işi ısrarla yapmak.
Üğüldeşmek Çocuğun ilk konuşma denemeleri.
Ülen Bir hitap şekli.
Üleş Leş.
Ülü Bol yemek.
Ümük Boğaz.
Ürya: Rüya
Ütme Ateşte kelle v.b. kılların yakılması.
Üzlük Yumurta saklanan derin çukur
Üzellig: Üzerlik, nazarı tedavi ettiğine İnanılan bir bitki ve onun tütsüsü.
 
V
 
Vallı: Varlıklı
Vakıtlı: Vakitli
Vaziyed: Vaziyet, durum
Varangelen Halı tezgâhında parça.
Velespit Bisiklet.
Vesāyid: araç, traktör vb.
Verivur-: Verivermek.
Vıcıtmak Fırlatmak.
 
Y
 
Yaarık Üzerinde satırla et döğmeye, kemik kırmaya yarayan kalın ve üzeri düzgün tahta.
Yaba Çok parmaklı, ağaçtan yapılmış harman aleti.
Yadırgı Yabancı.
Yağlık Başörtüsü.
Yağlık: Mıh, Çivi.
Yağlı ufak: Bir tür yemek
Yağlık: Mendil.
Yal Un ve su ile yapılan köpek yemeği.
Yalak Hayvanların su içtiği yer.
Yaldır Hareketli anlamında.
Yaldır Çok hareketli, becerikli, açıkgöz.
Yalık Kadınların baş örttükleri eşarp.
Yallus Aç gözlü.
Yanaz Aksi.
Yanaz Ters aksi insan.
Yangar Çok sıcak, yakıcı.
Yanturu Yanpiri yürüyen, aksi.
Yarma Bulgur.
Yav Yahu.
Yaykamak Bulaşık yıkamak. Çalkalamak.
Yazağır Yani.
Yellengo Su üzerinde kalabilen hafif taş.
Yerin anı En derin dibi.
Yesir Esir.
Yılıkkan Yalama, gevşemiş.
Yieri Amaan sende!
Yilli: Yerli halk.
Yimeg: Yemek
Yinli Hafif.
Yoh baam Yok.
Yolak: Patika, dağ yolu.
Yomie Yevmiye.
Yōkarı: Yukarı
Yoz sığırı İşe yaramaz tembel (Çocuklar için kullanılan hakaret ünlemi)
Yöndemsiz: Aksi.
Yuha İnce.
Yumuş:  görev, iş
Yunak:  Hamam, banyo.
Yüklü Hamile.
Yüğrük:bağ ambarları arasındaki yol,bir çeşit çıban,küçük çocuklardaki karın ağrısı
Yüzükmek: utancından biriyle karşılaşmaktan çekinen
Yüzzük Yüzük.               
Yün eğirmek Yünü ip haline getirmek
Yüzellik Nazar değmesini engellediğine inanılan bir tür bitki
 
Z
 
Zaar Galiba.
Zabattan Sabahtan.
Zara Zahire.
Zebella Çok iri, çok büyük.
Zemheri Karakış.
Zeradar Azıcık.
Zıbarmak Mecburen uyumak
Zığarmak Vazgeçmek, bırakmak.
Zığanak: kuvvetli azar
Zıpırdamak Gürültülü bir şekilde oynamak
Zımbık Yumruk.
Zınarmak İtirazda bulunup karşı gelmek.
Zırıncamak Yemeği zor beğenmek, iştahı olmamak.
Zifir Koyu gece karanlığı.
Zirāt: Ziraat, çiftçilik
Zilif Saç.
Zilim Kilim.
Zopçuk iri yarı, kalın.
Zollu çok iyi
Zuğmak Damın akmaması için yapılan toprağı sıkıştırma