VERGİ HAFTASI  NEDENİYLE ATILAN NUTUKLAR VE GERÇEKLER!
 
Bilindiği gibi mart ayının ilk haftası  “Vergi Haftası.” Hafta nedeniyle vatandaşta “vergi bilincini” artırmak için bir dizi etkinlik yapılır ve geçen yılın vergi toplama kalemlerinin bir önceki yıla göre ne kadar arttığı hafta nedeniyle bolca vaaz edilir. Bu yılda böyle olacak. Önce “vergi kutsaldır lı” nutuklar dinleyip ardından geçen yılın vergi geliri artışlarını ballandıra, ballandıra anlatılışını hep beraber izleyeceğiz.
 
      Durum gerçekten böyle mi? Biraz yakından bakalım! 2010 ve 2011’de sıcak para girişiyle gerçekleşen büyüme nedeniyle vergi gelirlerinin de arttığı doğrudur. Özellikle hızla tırmanan ithalat ve iç talebin kamçılanmasıyla ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler hızla arttı. Bu iki dolaylı vergi, toplam bütçe gelirlerinin %55’ni oluşturuyor. 2011’in vergi gelirleri toplamı 300 milyar TL’ye ulaştığı böbürlenerek söyleniyor. Kaynağının, “sıcak para” olduğu gerçekliği yok sayılıyor. Yani sıcak para ile büyüyen ekonomi, iki temel dolaylı vergi kalemini ÖTV ile KDV’yi, zıplatıyor. Bu artışta bütçeye de doğrudan yansıyor.

        2012’nin bütçe hedeflerini açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yüzde 4 büyüme hedefi olan 2012’de bütçe gelirlerinin 330 milyar TL’yi bulacağını belirtiyor. Yani, 2011’deki gelirlerin yüzde 13,5 artırılması, yaklaşık 41 milyar TL’lik bir artış öngörülüyor. Yüzde 4 büyüme ile bütçe gelirleri yüzde 14’e yakın artırılabilir mi? Yüzde 4 büyüme ile bütçe gelirlerinin milli gelire göre büyüklüğü yüzde 23,1’e çıkacak, yani yarım puan artırılacak. Bu, tamamen vergi yükünün ağırlaştırılması demek olduğunun halkımız tarafından iyice anlaşılması gerekmektedir. Peki, bu artış nasıl olacak, yeni vergiler hangi kesimlere yıkılacak? 2011 yılının ilk 9 aylık bütçe gelirlerini masaya yatırırsak, yeni vergilerin yükünün kimlere yıkılacağını yani geniş emekçi yığınların sırtına yükleneceği ortaya çıkar.


     2011’in Ocak-Eylül döneminde, 9 ayda, en önemli vergi Katma Değer Vergisi olduğu görülüyor. İçeriden ve ithalattan alınan KDV’ler, toplam gelirlerin yüzde 27’sine yaklaştı. İkinci önemli vergi ÖTV, yani Özel Tüketim Vergisi’nin toplamda payı yüzde 21’i aştı. ÖTV gelirlerinin yarısı benzin, motorin, doğalgazdan geliyor. ÖTV’nin ikinci önemli kaynağı, dörtte bir payla sigara. İlk 9 ayda sigaradan 12 milyar TL’ye yakın vergi alındığı anlaşılıyor. Alkolden, özellikle rakıdan alınan vergiler de 3 milyar TL’ye yaklaşıyor.Lüks otomobillerin ÖTV’ ye katkısı ise yüzde 13’ten ibaret.Dolayısıyla ÖTV ve KDV “düzenlemeleri” hatırı sayılır meblağlarda vergi geliri artışı sağlamakta.
 
       KDV ve ÖTV ’den sonra bütçeye kaynak, yüzde 16 ile “gelir vergisi” kaleminden geliyor. Ama burada da işçilerden, memurlardan, emeklilerden kesilen gelir vergileri başrolde. Kira, faiz, kar payı geliri olanların, beyanname vererek ödedikleri vergiler, bu kalemde ikinci sırada. Kuyumcu, müteahhit, toptancı tüccar, serbest meslek sahibi görünün iri kıyım mimar, doktor gibi kesimlerin ödedikleri gelir vergileri, çoğu kez, bir asgari ücretlinin vergisini ancak bulmaktadır.
 
       Koca, koca bankaların, büyük şirketlerin ödediği kurumlar vergisi ise, toplam vergiler içinde, ilk 9 ayda yüzde 10’u bile bulmadı, yüzde 8,9’da kaldı. Adaletsizliği pekiştiren bir diğer gösterge, “servet vergi”si adıyla alınan taşıt vergisinin boyutudur. Bu kalemin ilk 9 aydaki katkısı da yüzde 2,5 pay ile 5,5 milyar TL’nin altında kaldı. Buna karşılık yine tüketicinin ağırlıkla ödediği telefon kullanımından alınan özel iletişim vergisi, ilk 9 ayda 3,3 milyar TL’yi buldu. Zincirleme olarak tüketiciye ödetilen harçlar, damga vergisi gibi dolaylı vergiler de toplam bütçe kaynaklarında önemli bir yer tutuyor. Keza, özelleştirmeden, İşsizlik Fonu’ndan başta olmak üzere kamu kurumlarından aktarılan paralar da bütçe kaynağının önemli kalemleri arasında yer alıyor.
 
     Özetle, Türkiye’de bütçe gelirlerinin yükü, ağırlıkla nüfusun omurgasını oluşturan tüketicilerin, işçi, memur, emeklilerin sırtında ve bu yapı pek değişmiyor. Buna karşılık, şirketler, varlıklı kesim, vergiden kaçma ve kaçınma imkânı olanlar, gelirlerinin ve ödeme kapasitelerinin çok altında vergi ödüyorlar.
 
     Vergi Haftası nutuklarını dinlerken bu bilgiler aklımızda bulunsun istedim. Ha! Unutmadan bütün bunlara sessiz kalındıkça, bir ve beraber karşı koymadıkça “vur abalıya insafsızlığı” da sürecektir. İyi haftalar!