Zaman denilen uçsuz bucaksız mekanda, bize biçilen ömür denen süreci yaşarken, iyisiyle kötüsüyle, zoruyla kolayıyla tutunmaya çalışırız hayata.
Kendimize biçtiğimiz rollerimiz, ideallerimiz ve heveslerimizle var olma savaşımızda yol açmaya çalışarak, vaktin bizleri sürüklediği bilinmeze yelken açıp aynı zamanda bir iz bırakmaya çalışırız yaşamda, insan olmanın doğal güdüsüyle.

Bazen bilerek bazen bilmeden, bazen isteyerek bazen istemeden yaptığımız seçimler kişiliğimizi tamamlamamızı sağlarken, geçmişte bıraktığımız acı tatlı hatıralar arasındaki gel-gitler de  bata çıka  çıkardığımız derslerin tecrübelerinde devam eder, günlük koşuşturmacalarımızı ömür hanemize ekleyerek, sürdürürüz hayat denilen oyunu.

O hengame içerisinde nice hayat kesitlerimizi biriktiririz, hafıza dediğimiz zihin depomuzda.

Ders aldığımız, yeni şeyler öğrendiğimiz, önem verdiğimiz bir çok  olay ve durumu deneyim eşliğinde pekiştirdiğimiz, kullanmak veya hatırlamak üzere ayırdığımız  beyin raflarımızdaki yerlerine koyarız, sakladığımız yerden çıkarmak üzere.

İşte gerek devlet adamı kimliği, gerek çalışkanlık ve azmi, gerekse de hizmet aşkı ve insani yönüyle hafızamdan hiçbir zaman silinmeyecek olan ve zihin labirentlerimde ki raflarda sürekli olarak açıp bakacağım bir kişilik olan Niğde Valisi Sayın Necmeddin Kılıç’ı, hep öyle hatırlayacak ve yad edeceğim.
5442 sayılı kanundaki maddeler çerçevesinde mi bakacaktım kendilerine, yoksa devletin kucaklayan seven  güleç yüzüyle bağdaştırıp, geleneksel değerlerle donatılmış ve halkla iç içe geçmiş insani profiliyle mi?

Vali Sayın Kılıç…

Alçakgönüllülükle vakarı birleştirip maaşını halkın vergilerinden aldığını bilendi…

Doğru bildiğini yapma yolunda sağlam durmayı becerendi…

Korkmaya hakkı olmayan cesaret sergileyebilendi…

Görevinin vebal  ve sorumluluklarını bilip ona göre davranabilendi…

Çalışanlarının hakkını koruyup halk faydasına olacak faaliyetlerini gerçekleştirirken  onlarında hakkını gözetendi.

Makamını misafir bilip, yayılmadan ve eğreti oturan, saltanat peşinde olmayandı.

Bu tanımlamaları; geldikleri ilk  zamanlarda  yine kendileri  yaparken, görev yaptığı süreçte elini taşın altına koyması, proje üretip özveriyle sıkı bürokrasi içinde yılmadan takip etmesi, Niğde’ye birçok hizmetin kapısını araladı.

Valilik makamının gece sönmeyen ışıkları vilayetin elektrik faturalarına nasıl yansıdı bilemiyorum ama hizmet olarak ciddi mesafeler kat edildiği bir gerçek.

Klasik hale getirdiği bir mahalle muhtarları toplantısında “ Biz yöneticiyiz, adil bir şekilde hizmet etmeye mecburuz, herkese hizmet  etmek zorundayız.

Bölmek yok bütünleyeceğiz, herkesi sevip kucaklayacağız. Nefsimize gem vurup gururu kenara bırakacağız ve beraber başaracağız. “ diyerek Niğde de her zaman eksikliğini hissettiğimiz şahsi çıkarların değil genel çıkarın korunarak, ortak akılla hareket edip kolektif bilinç oluşturma yönünde çabalaması Niğde de bir bilinç oluşturmuştur inşallah.

Evet Sayın Valim…

Bazı koltuklar vardır ki adamların ona ihtiyacı vardır, bazı koltuklarda vardır ki adamlarla gerçek değerini bulur…

Sizin hangisi olduğunuzu Niğde halkı elbet biliyor…

Niğde’yi bu kadar benimseyip çalışmaları ortaya koymuşken, tamamlanması noktasında biraz daha kalmanız bu memleket içinde faydalı olurdu.

Tek tesellimiz şu an için, devletteki devamlılığın esas olması.

Bir diğer tesellimiz ise Çorum’un da bu ülkenin bir vilayeti olması.

Eeee, onlarında hakkı, görev ve insani bilincin farkında olan  valiyle çalışmak.

“Vali merhametlidir gurban olduğum” diyen bir ninenin söylemini “Vali herkesin derdine derman olandır”   sözünü sık paylaşırdınız.

Görevinizi yaparken hep bu kenti düşünüp” Buraya ne katabilirim” sorusunu sorarak, en azından bir bilinç oluşturduğunuz için bile olsa,  sonsuz teşekkürler.

Sahi…

Bu soruyu bu memlekette kaç kişi kendine soruyor?..

Onu Çorum düşünecek değil ya.

Varsın Niğde düşünsün…