Niğde ilinde altı yerde bilimsel kazı var ama bu kazı yerleri Niğde’de dahi bilinmez hatta Bahçeli Köşk kazı alanı  Roma Havuzu yanındadır da  yüz metrelik yüksekliğe çıkıp bakan çok az olmuştur. Oysa orada 10 bin yıllık tarih aydınlanmadadır. Tanıtın tabelaları olsa oraya çıkanlar o bilgileri okusa sonra Müzede benzer bir alan oluşturulduğu kayd edilse bilginin daha çok dağılımı sağlanır. Farklı iller bu bağlamda önemli çalışmalarda bulunuyorlar. İşte Urfa Göbekli tepe Köşk Tepeden bir yıl daha eski bir alan burada çıkan buluntuları dünya öğrendi. Bizde Urfa’da iken bu bölge anlatılınca El Ruba otelinden sabah saat 7.00’de Göbekli Tepe’ye doğru yolculuğa başladık. Yağmur hafif hafif atıştırsa da Göbekli Tepe’yi görmeye kararlı idik.  Urfa’da yeni açılan düzenli yolları aşarak 18 km ötedeki Örencik Köyü içerisinde dağlık alanda yer alan Göbeklitepe’ye vardık.  Çevrede kazı alanında yapılanları anlatan tabelalar var. Kireçtaşı kayalığı üzerindeki yerin yakınına kadar otobüs ile gittik.  Tepelere hâkim bir noktada yer alan ve dağ tapınağı olarak tanımlanan yere kısa bir yürüyüş ile vardık. İnanan insanların en eski tapınağı olduğu söylenen yerde avcı-toplayıcı insanların dinsel törenler yaptıkları bilim adamlarınca saptanmış. Burada kazı çalışmaları ve erişilen nokta detayları ile anlatan yazılar bölgeye gelenin bilgilenmesini sağlıyor. Kazı alanın üzerinde koruma örtüsü ile kapatılmış. Açığa çıkan T biçimli kireçtaşı stelleri üzerinde aslan, yılan, öküz, koç, tilki, turna, ördek gibi hayvan kabartmaları görülmeye değer. 11.500 yıl öncesine ait buluntular insanın aklının almayacağı düzenlilikte yapılmış. Prof. Dr Metin Sözen hocaya da konuyu sordum.  Daha 11.500 yıl önce tapınak ayaklarında yer alan şekiller nasıl bu kadar düzenli yapılabilmişti. Buluntular gerçek ama bu anlamda açıklama daha yapılacak bir saptama yoktu. Buluntular bilinenin aksine mimarinin yerleşik yaşamla birlikte ortaya çıktığı düşüncesini de sonlandıran buluntulardı. Burada yapılan kazılarda Anadolu’nun en eski heykel atölyesine de saptandığı ifade edildi. Kalker taşından yapılmış büyük boydaki insan başı, aslan başı, domuz başı, boğa başı ve kurbağa heykelleri, Çeşitli hayvan rölyefleri, kazıma tekniği ile yapılmış yatar vaziyette kadın figürü dikkat çekici bulgular olarak gün yüzüne çıkarılmış. Bölge dar bir alanda yapılan kazı ile Dünyanın gündemine girmiş ama bu tapınağın çevresinde yerleşim alanı izlerine halen erişilmemiş.  Kazı alanın yanında bir ağaç var. Bu ağaç bez bağlayarak bir yerde dilek ağacına çevirenlerde olmuş. Çevre manzarası Balık Nehri Vadisi ile Harran Ovası ve Urfa çevre tepelerini kapsıyor. O arada kazı alanının hemen yanında karınca yuvası da dikkatimizi çekti. Öylesine yuvalardan çıkışları var ki onlarda kendi tarihi kentlerini yaratmış gibi çalışıyorlardı.  Yağmurun atıştırmasına aldırmadan tarihi dokuyu görüp dönüşe geçtik ama T şeklinde kireçtaşları üzerinde 11.500 yıl önce o şekiller nasıl yapılmış sorusunun yanıtını bulamadan bölgeden ayrıldık. Niğde Göbeklidağ, Göllüdağ gibi yerlerde dün izleri var. Göllüdağ bu bağlamda bir Hitit şehrininda varlığı saptandı ama çıkabilmek için halende merkep yada at lazım yol dahi yok. O nedenle Göbeklitepe Urfa’da ne kadar önemli bir konuma taşınmış. Taktir etmemek olasımı?