Ulukışla denince çoğumuzun aklına Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları isimli şiirinde ki şu mısralar gelir.
 
“Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,    
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.     “
 
Niğde’de Ulukışla adıyla bilinen iki yer vardır. Birisine Hasandağı Ulukışla’sı diğerine ise tren Ulukışla’sı denir. Yani Ulukışla ilçemizin halk arasında bilinirliği bile ulaşımla ilgili bir kavramdan gelmektedir.  Burası hem karayollarının hem de demiryollarının kesiştiği bir noktadır.
 
Ulukışla, Medetsiz ve Bolkar Dağları arasında, Aydos Dağlarının Kuzey eteklerinde kurulmuş şirin bir ilçemizdir. Doğusunda Pozantı, Güneyinde Tarsus, Batısında Ereğli, Kuzeyinde Bor ve Çamardı ile sınır olan Ulukışla, Bolkar dağları Konya ovası, Aladağ, Kırkgeçit vadisinin devamında İç Anadolu düzlükleri arasında yer almaktadır. İlçenin yüzölçümü 1593 km2, denizden yüksekliği 1427 metredir.
 
Bolkar dağlarının eski ismi Bulgar dağlarıdır. Bu isim Bizans döneminde Malazgirt savaşından çok daha önceleri buralara paralı asker olarak yerleştirilen Bulgar Türklerinden gelmektedir. Hatta Karacaoğlan bir şiirinde bu dağlardan şöyle bahseder.
 
Yürü behey Bulgar Dağı!
Senden yüce dağ olma mı?
Sende yaylayan güzelin,
Yanakları ağ olma mı?
 
Bulgar Dağı iki çatal,
Arasında güller biter.
Bir yiğide bir yâr yeter,
İki seven del'olma mı?
 
Bular Dağı pare pare,
Kim'al giyer, kimi kare.
Selâm eylen nazlı yâre,
Ayrılanlar bir olma mı?
 
Ulukışla Belediye ve kaymakamlık binaları, imar planı, cadde ve sokak düzenlemeleri 1924 yılında yapılmıştır. Hamidiye (Maden) Kazasının Ulukışla’ya taşınmasında, Ulukışla’nın ilk müftüsü Mehmet Bahaeddin Efendi’nin rolü önemlidir.  Bu noktada Ulukışla kurtuluş savaşı yıllarında Fransız işgalcilere karşı mücadele veren Kuvay-i Milliye'nin en önemli merkezlerinden birisi olmuştur.  İşgalcilerin püskürtülmesi ve Anadolu içlerine geçmelerinin engellenmesi milli mücadelenin başarısı açısından önemlidir. Ulukışla Niğde ve Bor’dan gelen gönüllülerle birlikte direniş ve diriliş ateşinin yandığı bir bağımsızlık ocağıdır. Bahaeddin Efendi’nin ilçe merkezini Maden’den Ulukışla’ya taşıması bu stratejik noktanın düşman eline geçmesine engel olmuş ve zafere giden yolu açmıştır.
 
Ulukışla, Türkiye’de ulaşım ağlarının kesiştiği bir yerde bulunmaktadır. Ereğli ve Aksaray üzerinden gelen tarihi yollar üzerinde, İç Anadolu’nun güneyle bağlantısını sağlayan stratejik öneme haiz Gülek Boğazı girişinde yer alan bu yerleşim birimine yolların kesiştiği yer dememiz boşuna değildir.
 
Öküz Mehmet Paşa’nın meşhur kervansarayı Ulukışla’ya yaptırmasının altında Ulukışla’nın kuzey ve güneyi birleştiren doğu ile batı arasında bir köprü olan özelliğinin yattığını düşünebiliriz. Eski zamanlardan bu yana kullanılan tarihi ipek yolunun ilçe sınırlarından geçmesi ve çatallanarak batı ve kuzey istikametlerine ayrılması önemlidir. Günümüzde Avrupa ile Orta Doğu bağlantısını sağlayan en önemli karayolu (E90) ilçenin içinden geçmektedir. 
 
Batıyı güneye bağlayan tarihi Bağdat-Berlin Demiryolu, Ulukışla ilçe merkezinden geçmektedir. O döneme ait köprü ve istasyon binası hala ayaktadır. Ayrıca Türkiye’nin kuzey ve doğusunu batıya bağlayan Kayseri-Sivas- Erzurum yolu da ikinci bir demiryolu hattı olarak önemli ihracat limanı olan Mersin ve İskenderun’a bağlanmıştır. Demiryollarının Ulukışla-Pozantı bölümü 1914’te, Ulukışla Kayseri bölümü 1933 ‘de hizmete girmiştir. Bağdat-Berlin Demiryolunun bir parçası olan Konya- Adana hattı, Kardeş Gediği istasyonunda Ulukışla-Kayseri hattına bağlanmaktadır. Hızlı tren hatlarının devreye girmesi ile demiryolu konusunda Ulukışla’nın önemi daha çok artmıştır. Artık çok kısa bir sürede buradan birçok ilimize gidilip gelinebilecektir.
 
Bir kartal yuvasını andıran Ulukışla güney illerinden gelen yaylacıların yaz aylarını geçirdikleri bir yer olmuştur. Kış ayında çok az olan nüfus yazla birlikte üç beş kat artmakta ilçe yaylacılarla dolmaktadır.
 
Ayrıca Ulukışla’da Karagöl ve Çinili Göl kendine mahsus özellikleri ile dikkat çekmektedir. Dünyada tek tür olarak bilinen “Toros Kurbağası” sadece bu göllerde yaşamaktadır. Kanseri yok ettiği ifade edilen karıncalar, ur kekliği, yaban keçisi, bilinmeyen nadide çiçek türlerini bu yörede görmeniz mümkündür. Karagöl ve Çinili Göl, Bolkar Dağı’nın nadide çiçekleri, Meydan yaylasının yeşil çimenliği, yedi göller, tabiat harikası yerlerdir.
 
Ayrıca Çiftehan kaplıcaları dünya çapında meşhur olup birçok hastalığa derman olmaktadır. Buradaki sağlık tesisleri yıl boyunca dolup taşmaktadır.
 
Kısaca Ulukışla tüm yolların kesiştiği bir yerdir. Bunun yanı sıra hem tarih hem de doğa hem de sağlık merkezidir.