Ulukışla'nın Koçak köyünde yaşayan köylüler, eskiyen evlerinin yerine yeni ev yapacak yerleşim yeri olmadığı için köylerinin taşınmasını istiyor. Aynı zamanda köylüler, iki dağ arasında kaldıkları için, zaman zaman heyelan tehlikesi yaşadıklarını da söylüyor.

Ulukışla'nın  Koçak köyünde yaşayan vatandaşlar, köyün yerleşim alanının darlığı nedeniyle, artık eskimiş olan evlerini yenileyemiyor. Eskiyen evlerde göçük tehlikesi olduğunu ve bundan dolayı korku içinde yaşadıklarını belirten Koçak köylüleri, yetkililerden köyün taşınmasını istiyor. Daha önce AFAD yetkililerinin yaptığı incelemelerde, köyün afet riski taşımadığına dair bir sonuç çıkmasına rağmen, köylüler, zaman zaman heyelan olduğunu da savunuyor. 

"Biz ölünce mi sesimiz duyulacak"

Çürük bir evde yaşadıklarını dile getiren Fadime Özmen, ‘‘İki dağın içinde heyelan riski altında kaldık. Köydeki evlerimiz hep çürük, köydeki sağlam evlere taşınıyoruz. Taşındığımız sağlam evlerin de hiç düzeni yok, onlarda yıkılmaya başlıyor. Yetkililer geldi 'evlere sağlam' dedi ama evlerimiz hiç de sağlam değil" dedi.

Köyün üzerinde açılan maden ocağından dolayı heyelan tehlikesi yaşadıklarını belirten Fatih Gençer ise köylerine atanan imamın bile söz konusu tehlikelerden dolayı gelmediğini iddia etti. Fatih Gençer, "Bu sorunlardan dolayı köyümüzde toplam 15 hane kaldı. Köyümüzde oturan diğer köylüler göçüp gittiler, köyde garibanlar kaldı. Kar yağdığı zamanlarda yollar kapanıyor çocuklarımız okula gidemiyor. Çocuklarımız bu yıkıntıların arasından geçtiğinde çocuklarımızın üzerine göçecek diye korkuyoruz. Gece kar veya yağmur yağdığı zaman sabahın biran önce olmasını istiyoruz. Evimiz göçecek mi göçmeyecek mi diye sabaha kadar uyumuyoruz. Devlet büyüklerimizden sesimizi duymalarını istiyoruz. İmam bile köyümüze gelmedi. İmamın kadrosu burada gözüküyor fakat 2 senedir imam gelmiyor" diye konuştu.


"İki dağın arasında unutulmuş köyde yaşamaya çalışıyoruz"

İki dağın arasında unutulmuş köyde yaşamaya çalıştıklarını söyleyen Suna Eroğlu ise, "Biz İç Anadolu’nun göbeğinde oturuyoruz. Evlerimizin oturacak hali kalmadı. Üstümüze yıkılacak korkusuyla yaşıyoruz. Benim üç tane çocuğum var ben üç tane çocuğumun geleceğini yok şuanda. Evlerimizde yıkıntılar oluyor. Evlerimizin üzerine bazen taşlar yuvarlanıyor. Eğer bu köy doğu bölgesinde olsaydı oraya çok büyük bir yardım olurdu. Ama bizi iki dağın arasında unuttular" diye konuştu.

Yetkililerin gerektiği gibi kendileri ile ilgilenmediğini kaydeden Hasan Sezgin ise, "Köydeki evler yıkılıyor. Köylüler o evden o eve taşınıyorlar. Köyümüzle ilgilenen yok. Geçen sene yaş yuvarlandı geldiler. Fotoğraf çektiler, tutanak tutular bir daha ne gelen oldu ne giden oldu. Bizimle ilgilenen kimse yok. Biz derdimizi kime anlatacağız. Devletimiz Suriyelilere bakıyor bize de baksın" ifadelerini kullandı.
Editör: TE Bilişim