Ülküler vardır; uğruna can verilmiş, anadan yardan serden geçilmiş ve hep kutlu bir hayalin hayat olması adına canhıraş feryatlar koparılmıştır.

         Yurtlar vardır; candan aziz bilinmiş, kutsiyetine iman edilmiş ebed müddet, Nizam-ı Alem ve İlay-i Kelimetullah’a mekanlık edeceğine inanılmıştır.

         Ülkücüler vardır; yüreği Allah rızası için atmış, kaderini milletinin kaderine bağlamış, diyarlardan diyarlara sürülmüş, ama yine de yılmamış, yıkılmamış, “vefa” demiş, “vatan” demiş, kendini unutmuştur.

         Evet! Yine tarih boyunca olduğu gibi milletçe zor günler yaşıyor, sukut-u hayallere uğruyor, “Bu ihanetler de yaşanacak mıydı?” diyoruz.

         Ve zaman o zaman olur ki Yeniden Diriliş gerekir ülkemiz, ülkümüz, istikbalimiz adına…

Yani  ihanet senaryolarına karşı birlik meşalesini yakması gerekir Ülkücülerin…

O meşale ışığı arayanların yolunu aydınlatmalı ama ihaneti usul edinenleri de yakmalıdır.

Gençliğimin en verimli yılları diyebileceğim 20 ve 30 yaş arasını Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da geçirmiş ve bu süreç içerisinde bulunduğum illerde, ilçelerde Ülkü Ocakları hizmetkârlığı yapmış, yaptığım vazifelerde de yönetiminde bölge insanları ile çalışmış biri olarak yiğit kardeşlerimizle birlikte o toprakların ve o insanların meselelerine çözüm önerilerimizi anlatmaya çalıştık. Ancak sesimiz yüksek dağlarda yankılanıp birkaç dertli gönül haricindekilerin dışındakilere ulaşmadı. Devlet olmak gerekiyordu. Şimdi hareket belli bir güce sahip yine yollara düşmeye hazırız.

Anlayana anladığı dilden konuşur yiğitlerle…

O zamanlar şöyle seslendik gönlü kir, pas ve ihanet ile kararmamış olanlara:
İhanet en çok da o eylemi gerçekleştireni boğar. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Cihan Devletine “burnu sürçülsün” diyenler, sonra yedi düvele köle olmuştur.

Gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım. Gelin mazi ati köprüsünü doğru okuyalım.
                            …
Aslında yeniden ifade etmek gerekirse, bu ihanet şebekelerinin oyunlarını bozabilecek en tesirli güç Ülkücülerdir.
İşte o sebeptendir ki; ülkücüler ülkemizin her yerine ve her yerindeki herkese ulaşmalı açtığı gönül seferberliği ile…
 
En çok da Doğu ve Güney Doğu’ya gitmeli. Oralarda derdi aş olan, iş olan, birlikte daha da sağlam temeller atmak için ülkücüleri bekleyen gerçek bölge insanına ulaşılmalı.

Gidilmeli, nefs terk edilmeli, sorumluluk sahipleri ehil insanlarla kendi çözüm önerilerini ortaya koymalı…
 
Yarın “tüh, vah” dememek, küresel oyunları bozmak Suriye’de Irak’ta, ve ülkemizde yaşananları doğru okuyabilmek için bir seferberlik düzenlenmeli.
 
Tarih, millet ve Allah huzurunda ak alınlı olmak için el ele verilmeli, yürekleri karşılıksız vatan sevdası ile çarpanlarla yola revan olunmalı.