Ağaçları kesen baltaların sapı yine ağaçtandır bilirsin
Gölgesi ayağına çelme takmış ormanların kalbinde                                                                      
Bu benim ülkem tarlalarda altın başak, yaylalarda kara çadır
Üşürsem ay yıldızlı bayrağı yorgan gibi örterim üstüme
 
Kendi kalbine kurşun sıkmayı sen kimden öğrendin kalpsiz
Aynı çeşmeden su içtiğimizi ne tez unuttun
Bana ölümün gömleğini giydirmek için bu çabanda ne
Başımdan aşağı bombalar yağdırmakta nedir
 
Kirli ve bulanık akan bir nehir gibi akıyor günler
Alınyazımızın bizi çağırdığı ırmaklara doğru
Fakat ölüm yaşlı bir baykuş gibi tünemiş evlerimizin üstüne
Kurduğumuz her cümle yarım yamalak
 
Ey uzakta ki çiftliğinden bize ölümü reva gören kardinal
Bizim salalarımız gece yarılarında daha ölmeden okunmuştur
Sen ve senin yarasaların bunu bilmeseler de
Bizim kefenimiz daha doğmadan dokunmuştur
 
İpini küresel katillerin eline vermiş kuklaların
Bir türlü ezberleyemediği bir türküdür Anadolu
Bunun için kurşunlarla susturulmaya çalışılır çiçekler
Ölürken yeniden diriliriz gece yarısı meydanlarında
 
Demirden kuşlar şehre ölüm yağdırıp dururken
Bilmiyorum bu kaçıncı haçlı seferidir İslam’ın yurduna
O Allah ki kurulan her tuzağı, tuzaklarla bozandır
Sarılırken gül yüzlü şehitler şahadetin koynuna