Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,
kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.
Mustafa Kemal ATATÜRK
 
Görüntü018
Ataköyümüze dikilen ilk ucube ve diğerleri için yapılan hazırlıklar
 
Değerli arkadaşlar,
Üç nesli İstanbul’da yaşamış bir vatandaş olarak güzel İstanbul’umuzun giderek UCUBELER DİYARI olmasından endişe duymaktayım. Sizlere 16.05.2013 de yazmış olduğum UCUBELER DİYARI İSTANBUL başlıklı makalemde kaygılarımı dile getirmiştim. Ne yazık ki kaygılarım daha da arttı. Çünkü yıllardır yaşadığımız güzel Ataköy’ümüzün sahil şeridinde TOKİ kanalıyla imar izinli parselleri satın alan şirketler, 17 adet 70 m yüksekliğinde gökdelenler inşa edeceklermiş.
 
Yukardaki fotoğrafta görüldüğü gibi bunlardan ilk yapılan ucube bitmek üzere. Diğerleri için sahilde yüzlerce ağacımız kesildi ve gece gündüz temel çalışmaları için kazıklar çakılıyor. Hafriyat kamyonlarının ve kazıcıların oluşturdukları gürültü ile sahile yakın ön bloklarda yaşayan Ataköylülere gece-gündüz uyku yok.
 
Bu ucubeler bittiğinde, tüm Ataköylüler Marmara denizini göremeyecekler.Ayrıca bu ucubelerin kıyılarımızı işgallerinden dolayı halkımızın, kıyı kenarlarını gezme ve deniz havasını koklama özgürlüğü de bitirilmiş olacaktır.
 
Ne yazık ki İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13 Ocak 2012’de kent bina yüksekliği hakkında aldığı karar ile Ataköy’ümüzün 1, 2, 5 ve 7. Kısımlarında bina yüksekliği icin 70 m kısıtlaması getirilmiştir. Bu kısıtlama (bence ucubelere izin) ile 70 m lik ucubelerin sahillerimize yapılması devam ediyor. Bu kararı alan yöneticilerimiz, Brezilyanın Rio kentinde sahillere yapılan gökdelenler yüzünden, yıllar öncesi yaşanan beton duvarları felaketinden ders almamışlar.
 
Şimdi rant uğruna Güzel İstanbulumuzun kıyıları gökdelenlerle kuşatılacak ve birileri de bu beton ucubelerde yaşayacak. Ancak unutulan çok önemli bir olası Marmara Denizi kaynaklı deprem tehlikesi var. Alman ve Türk sismologların ortaklaşa hazırladığı araştırmada, olası depremin zamanlamasına ilişkin 2004 tarihli bir raporda yer alan öngörüye de dikkat çekiliyor. Raporda, Marmara Denizi'nde olası bir depremin büyüklüğünün en az 7 olacağı vurgulanmıştı. 2034'e kadar bu depremin olma olasılığı en az yüzde 35, en fazla yüzde 70 civarında gösteriliyor.
 
Önümüzdeki süreçte, olası bir İstanbul depremi için çıkış noktası tarihi yarımadaya 15 ile 20 kilometre mesafede olabilirmiş. Yani hemen yanıbaşımızda yaşanacak olan bu deprem riskine karşı hem de sahillerimizde, neden 70 m yüksekliğinde binaların yapıldığını anlamak mümkün değil.
 
Umarım bu kaygı ve uyarılarımızı tüm yöneticilerimiz ve de danışmanları duyar, geçte olsa gereğini en kısa sürede yaparlar. Dünyamızın en güzel kenti ve Unesco Dünya Miras listesinde yer alan İSTANBULUMUZUN, UCUBELER DİYARINA çevrilmesini engellerler.
 
Sevgi ve saygılarımla (28.06.2013)
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
 
NOT:
Güzel ülkemiz, yaşamış olduğu GEZİ PARKI isimli demokrasi sınavından geçmekte çok zorlanmaktadır. Tartışma kültürümüzün gelişmesi gerekiyor.Bu süreçte tüm yöneticilerimiz ve danışmanlarından daha anlayışlı, daha hoşgörülü olmalarını ve daha fazla empati yapmalarını beklerdim. Böylece daha az can, daha az mal kaybımız ve daha az üzüntü ve de kaygılarımız olurdu. Sonuçta kazanan saygıdeğer halkımız ve demokratik yaşam hakkımız olacaktır.