Başlık olarak Türk olmanın dayanılmaz hafifliği diyecektim fakat ortada bir hafiflik görmediğimden Türk olmanın dayanılmaz ağırlığı başlığını koydum. Doğduğum yer itibariyle Türk olarak doğmuşum. Türk olmak doğuştan gelen ve alnıma yazılan bir yazgı olduğu için onunla ilgili bir tartışmaya giremem. Yaratıcı beni bir Afrikalı ya da Çinli olarak da yaratabilirdi. Fakat hangi ırka mensup olacağımız bizim tercih sahamızın dışındadır. Bundan dolayı Türk olmak bizim için bir üstünlük veya eksiklik sebebi değildir.
 
Fakat meseleye başka bir cihetten baktığımızda, yaratıldığı halin tersine işler gören fıtratını bozmuş insanlar için söylenecek çok söz vardır. İnsanlar kalıcı dövmelerini bile sildirmezken kendi milli duygularını ve milli kodlarını silmeye kalkanlar cinsiyet değiştiren şahıslardan farksızdır. Türkü Türk yapan değerleri buharlaştırıp başka kavimleri taklit etmenin mantıklı hiçbir açıklaması yoktur.
 
Bu coğrafyada yaşayan insanlar olarak tarihin ve coğrafyanın üzerimize yüklediği bir yük vardır. Hitit Pers ve Roma’nın sağlayamadığı düzeni ve ardı arkası kesilmeyen istilaları bu topraklarda Türkler dindirmiş yüzlerce yıl süren barış düzenini Türkler getirmiştir. Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih edenlerin bir bildikleri vardır elbette. Fakat şu an için bu durumu ve bu misyonu kendimizin bile doğru anladığından emin değilim.
 
Meseleye yakından baktığımızda beslediğimiz kargalar durmadan gözümüzü oysa da biz karga beslemeye devam ediyoruz. Tarihten gelen büyüklüğümüzün ve medeniyetimizin şiarı toparlayıcı olmaktır. Merhamet gösterip iyilik yaptıklarımız bize kurşun sıksa da biz yine iyilik yapmaya devam ediyoruz. Çünkü biz insanız. Evet, köpekler insanları ısırabilirler fakat hiçbir zaman insanlar köpekleri ısırmazlar. Bu noktada kendi ellerimizle beslediğimiz kuduz köpekler durmadan bizi ısırsa da biz köpeklerin bile yaşama hakkını korumaktayız.
 
 Dünyada bizim kadar ihanete uğrayan bizim kadar sırtından hançerlenen başka bir millet yoktur. Durmadan bize saldıranlar sanki kendileri saldırıya uğruyorlarmış gibi bağırıp çağırmaktadırlar. Hayatı fahişelikle geçmiş eli kanlı katillerin bizi zulümle suçlamaları ne kadar komik durmaktadır. Her türlü medya aracılığıyla yapılan bu çarpıtmaların ardı arkası kesilmemektedir.  
 
Ne hikmetse yaşadığımız dünyada herkesin acısına ağlanmakta herkesin derdiyle dertlenilmekte yalnızca Türk’ün derdi görmezden gelinmektedir.  Kimileri nesli tükenen hayvanlara kimileri bilmem nerelere ağıtlar yakarken Türk milletine uygulanan zulümleri kimse görmemektedir. Hangi ideolojiden olursa olsun hangi düşünceden gelirse gelsin insanların bize karşı bu ortak duyarsızlıklarının altında iyi niyet namına bir kırıntı bile yoktur.
 
Türk olmanın ağırlığıyla doğuya da batıya da dur diyecek ve dünyadaki zulüm çarklarına çomak sokacak gücü kendimizde bulmak mecburiyetindeyiz. Dağılmış bir tespih gibi sağa sola saçılan İslam dünyasına imamelik yapmak mazlumların gözyaşını dindirmek zorundayız. Bu şuur yiterse eğer tarihten silinip gitmemizi hiç kimse durduramaz. Çok geç olmadan uyanmalı gaflet uykusundan sıyrılmalıyız.