Posta kutuma bir mesaj gelmiş. Kısaltarak ve bazı cümleleri düzelterek alıyorum:
 
20 Mart Pazar günü Bakırköy’den trene bindim. Daha doğrusu binmek için bayağı bir mücadele verdim. Tren, Nevruz kutlamalarından dönen kadınlı çocuklu Kürt kökenli vatandaşlarla tıklım tıklım doluydu. Kadınların üzerinde yerel kıyafetler, çocukların ve erkeklerin başlarında yöresel renklerden bantlar... Ben olayın vahametini trene binince farkettim. Çoğunluğu 12,14,15 yaşlarında çocukların hepsinin ellerinde irili ufaklı taşlar... Tren istasyonda durduğunda ellerindeki taşları fırlatmak için kapılara hücum ediyorlar, bir taraftan da “Genciz, Apo’nun askerleriyiz”, “Genciz, Atatürk’ün enayileriyiz”(...) sloganları atıyorlar. Başlarındaki büyükler ise “Tahrik etmeyin” sözleriyle çocukları yatıştırmaya çalışıyorlardı. Onları dikkatle izledim, birbirlerine sevgi ve saygıları yoktu. Yatıştırmaya çalışan büyüklerine bile elle kolla ve sözlerle saldırıyorlardı... Nefret ve kin duygularıyla büyütülen bu çocuklar için endişe duydum.”
 
Ve devam ediyor bayan okuyucum: “Bulunduğum vagonda benden başka Türk kökenli vatandaş yoktu. İyiki de yoktu. Olsaydı vahim olayların olmasının önüne geçilemezdi. Bense çok üzgündüm. Attıkları sloganlar karşısında kendimi zor tuttum. Bir kelime söylesem hemen oracıkta beni linç edebilirlerdi. Bu hale nasıl gelmiştik? Benim Kürt kökenli arkadaşlarım, komşularım var. Ama benim bayrağıma, Atatürküme, ülkeme yapılan ağır hakaretlere daha ne kadar tahammül edebilirim?”
 
Evet, daha ne kadar tahammül edilebilir? Kendi ülkemizde kendi bayrağımız indirtiliyor, hatta yakılıyor. Biz bu bayrak için ölmedik mi? Tarihimiz Anadolu kalelerine dikilen düşman bayraklarının indirilmesi için şehit olan onlarca vatan evladının öyküleriyle dolu... Taşıdığı bayrağı arkadaşına teslim edene kadar toprağa düşmeyen şehitlerdir bu bayrağı dimdik tutan...
 
Bu vatan kolay mı kazanıldı?
Atalarımız birbirimize sataşıp, altında yaşadığımız bayrağı yakıp, birbirimize taş atalım diye mi bu vatanı bize emanet ettiler?
 
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında vekillik (!) yapanların, terör örgütünün üniformasını giyip, halkın polisine taşla saldırması için mi?  Ya da bir başka vekilin yine halkın polisine tokat atması için mi?
 
Kürt kökenli vatandaşların çocuklarına hiç kızmayın, “ taş atan çocuklar yasası”nı da rafa kaldırın. “Git bizi mecliste temsil et” diyerek vekâlet verdiği büyükleri bile, örgüt üniformasını giyip elinde taş ile polise saldırırsa, bu çocuklara daha kötü nasıl bir örnek gösterilebilir?
 
Polise taş atmaya teşebbüs eden ve tokat atan bu vekiller hakkında savcılar herhalde fezleke için gerekli işlemleri başlatacaklardır...
Yoksa meclis başkanının dediği gibi; “son derece üzücü bir davranış”(...) olarak kabul edilip, bir kaç gün sonra da unutulacak mı? Sonuçta bu ülkenin başbakanına edilen ağır hakaretin bile bedeli 30 bin TL. olduktan sonra...
 
***
 
Umarız Kürt kökenli vatandaşlarımız çok geç olmadan “kullanıldıkları” gerçeğini anlarlar ve arkasından gittikleri, şiddet taraftarı parti mensuplarına sandıkta gerekli cevabı verirler...
 
Bizler ayrım yapmadan hepimiz, bu ülkenin bayrağının altında yaşamaya ve bu toprakları kurda kuzuya yem etmemeye mecburuz. Çıkabilecek bir iç savaş bizi Yugoslavya, Irak ya da Libya’nın durumuna getirebilir. Bu durumda en fazla zararı da yine kandırılan ve kışkırtılan Kürt kökenli Türk vatandaşları görür...
 
Bayrak yakma, asılı bayrakları indirme son yıllarda ortaya çıktı. Daha önce böyle bir olaya şahit olduğumuzu hatırlamıyorum... Halkın birbirine kin ve nefret duyması için gerekli tüm koşulların oluşması da yine son yıllarda artış gösterdi... Bu durum karşısında iktidar mensuplarının da şapkalarını önlerine alıp düşünmeleri gerekmez mi?
 “Biz nerede hata yaptık?” diye...
 
*
Tüm halkımızın bu kışkırtmalara kapılmamalarını, sağduyulu davranmalarını, şiddete, etnik ya da dini ayrımcılığa meyilli hiç bir siyasi parti ya da bağımsız adaya oy vermemelerini tavsiye etmeyi, vatandaşlık ve kardeşlik borcu olarak görüyoruz...
 
Bayrağımız, Anadolumuzun tüm renklerini kucaklayan, birliğimizin ve beraberliğimizin simgesidir... Onda tüm renkler mevcuttur. Kırmızı’da bizimdir, beyaz da, sarı da, yeşil de, mavi de, mor da... Hepsi bizim renklerimizdir...
 
Türk Bayrağı’na saygı gösteren, saygıyı hak eder...