Dinimizde bir insan tevazu sahibi değilse Kur’an-Kerim'i anlaması ve Allah'ın dinini yaşaması mümkün değildir.

İblisin Allah'ın katından kovulmasının nedenine bakacak olursak, kibirlenmesini görürüz.
BAKARA - 34
:Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne). Ve meleklere: “Âdem'e secde edin.” dediğimiz zaman iblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve kibirlendi. Ve kâfirlerden oldu.
Kibrin de küfre götürdüğünü, yani bugünkü tatbiki İslam’da Kafir kelimesi Allah'ı ve Resulünü yok saymak değil, gerçekleri örterek ve dolayısıyla itaat etmemek olmuyor mu?
TEVBE - 54
:Ve mâ meneahum en tukbele minhum nefekâtuhum illâ ennehum keferû billâhi ve bi resûlihî ve lâ ye’tûnes salâte illâ ve humkusâlâ ve lâ yunfikûne illâ ve hum kârihûn(kârihûne).Ve onların infâklerinin, onlardan kabul edilmesine mani olan şey, ancak Allah'ı ve O'nun resûllerini inkâr etmeleri ve namaza üşenerek gelmeleri ve onların ancak kerih görerek infâk etmeleridir.
Kibirli olmaları nedeni ile ayetleri yalanlamış oldukları için, veya ayetleri Allah'ın emri gereğince bilerek yaşamadığı için Allah ve Resulü yok hükmün de olmuyor mu? Yoksa neden namaz kılsın ki.
Aynı zamanda, bildikleri halde Ayetleri yaşantılarına utanmaları veya elit olamayacağı, çağdaş görünmeyeceğinden, bir yanda da Allah korkusu iç dünyalarında olması nedeni ile, ayetleri tatbik etmedikleri; etseler de üşenerek yaptıkları görülüyor.
Ama durumları ayete göre hiçte iç açıcı değil.
A'RAF - 36
:Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ ulâike ashabun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Ve âyetlerimizi yalanlayan kimseler ve onlara karşı kibirlenenler, işte onlar ateş ehlidirler ve onlar, orada devamlı kalanlardır (kalacaklardır).
Bu şartlarda İslam’ın beş şartı yeterlidir diyenlerin bu farz amellerin kibri yok etmediğini bilmiyorlar mı? Çoğu yaptığı ameller ile öğünür, işte bu nefsin insana kötü bir oyunudur. İnsanın kibirlenmesi onun Allah'a kul olmasına bile engel oluyor.
MU'MİN - 60
:Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn (dâhırîne). Ve Rabbimiz, şöyle buyurdu: "Bana dua ediniz ki size icabet edeyim. Bana kul olmaktan kibirlenenler, muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler."
Bu kibrin birde yaptıkları ibadetlerle olduğunu düşünün; ondan büyük Müslüman yoktur. Ama bu kibri onu hüsranda bırakmaktadır.
KEHF - 103
:Kul hel nunebbiukum bil ahserîne a’mâlâ(a’mâlen).De ki: “Ameller açısından en çok hüsrana uğrayanları size haber vereyim mi?”
KEHF - 104
:Ellezîne dalle sa’yuhum fîl hayâtid dunyâ ve hum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun’â(sun’an).Onlar, dünya hayatında amelleri (çalışmaları) sapmış (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla) olanlardır. Ve onlar, güzel ameller işlediklerini zannediyorlar.
Yaptığı amellerin yok hükmünde olduğundan bahsediliyor ayette, sebebi nedir derseniz? Kibirlerinden dolayı "BEN İSLÂMIN BEŞ ŞARTINI YERİNE GETİRİRİM KİMSEYE İHTİYACIM YOK" diye düşünürler.
Hâlbuki Allah'ın dini hidayet dinidir; ancak kalben, Allah'a ölmeden ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dileyen ve Allah'a mülâkî olmayı (Allah'a kavuşmayı, ermiş olmayı) isteyenler hidayet dinini yaşar.  Allah'a ruhunu ulaştırmayı(mülâkî olmayı) dilemiyorsa, durumu iç açıcı görünmüyor.
KEHF - 105
:Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ (veznen). İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.
Kur’an-ı Kerim de takva sahipleri için hidayet değil mi?
BAKARA - 2
:Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn (muttekîne).İşte bu Kitap; O'nda hiç(bir açıdan) şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
Kibirli kişilerin Allah'ın hidayet (HAK) dinini yaşamayanlardır. Tek sebep kibirli oldukları için Allah'ın ayetlerini anlamaları Allah tarafından engellenir. Kendilerini ana dili Arapça olması veya hafız olması bir şey ifade etmez. Tüm ayetleri ve Allah'ın irşad yolunu(Sratı Mustaki'i) kabul etmezler. Kibirli olmaları nedeni ile, kibirli iblisin yolunu seçerler.
A'RAF - 146
:Seasrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne). Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.
Kehf- 105 de bahsedildiği gibi Allah’a mülâkî olmayı( AHİRET'E ULAŞMAYI) inkâr etmeleri amellerin heba olmasına neden oluyor.
A'RAF - 147
:Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhireti habitat a’mâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn(ya’melûne). Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı (hayatta iken ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boşa gitti). Onlar, yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılır (karşılık verilir)?
Ana dilleri Arapça olan Araplar bile okuma yazması olmayan Allah'ın Resulünden öğrendiler dinlerini. Allah'ın Resulü onları Allah'a davet etti, ama çoğu davete icabet etmediler. Etselerdi o kadar savaş olmazdı.
KASAS - 87
:Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
Allah'ın davetçisine icabet etmek ve ona tabi olma şart.
AHKÂF - 32
:Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Ve Allah'ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah'tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
Kibirli olan insanlar İrşad makamını yani mürşitleri sevmez ve iftira atarlar. Sanki kendileri kimin doğru kimin yanlış olduğunu biliyormuş gibi. Hâlbuki Allah'a hacet namazı ile sorsalar Rabbimiz mutlaka onlara doğru olanı gösterecektir .
FURKAN - 21
:Ve kâlellezîne lâ yercûne likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ rabbenâ, lekad istekberû fî enfusihim ve atev utuvven kebîrâ(kebîren). Ve Bize mülâki olmayı (ulaşmayı) dilemeyenler: “Bize de melekler indirilmesi veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” dediler. Andolsun ki onlar, kendi nefslerinde kibirlendiler ve büyük taşkınlık ederek haddi aştılar.
Bir de Allah ile Alay ederler ve haddi aşarlar. İşte bu kişileri Allah'a davet etseniz de, yani hidayete çağırsanız da, Allah'a davet ile görevli kişiye tabi olmazlar.
A'RAF - 193
:Ve in ted’ûhum ilel hudâ lâ yettebiûkum, sevâun aleykum e deavtumûhum em entum sâmitûn(sâmitûne).Ve eğer onları hidayete (Allah'a ulaşmaya) çağırırsanız size tâbî olmazlar. Onları davet mi ettiniz yoksa siz sessiz mi kaldınız? Sizin için birdir (sizin durumunuz aynıdır, farketmez).
Tabi olunacak kişi daha önce Allah hidayete erdirmiş, Allah'ın ayetlerini yaşayan kişilerdir.
YUNUS - 35
:Kul hel min şurekâikum men yehdî ilel hakk, kulillâhu yehdî lil hakk(hakkı), e fe men yehdî ilel hakkı ehakku en yuttebea em men lâ yehiddî illâ en yuhdâ, fe mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne). De ki: “Sizin ortaklarınızdan Hakk'a hidayet edecek (ulaştıracak) kimse var mı?” De ki: “Allah, Hakk'a hidayet eder (ulaştırır). Öyleyse Hakk'a hidayet eden (ulaştıran) mı tâbî olunmaya daha lâyıktır (daha çok hak sahibidir) yoksa hidayete erdirilmedikçe, kendisi hidayete eremeyen kimse mi?” Artık size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Hidayet ile görevli bir hidayetçi insanları Allah'ın ayetleri ile Allah'a davet eder, kibirli olanlar işitmemiş gibi döner. İblis gibi nefslerindeki kibir itaat ettirmez.
LOKMAN - 7
:Ve izâ tutlâ aleyhi âyâtunâ vellâ mustekbiren ke en lem yesma’hâ ke enne fî uzuneyhi vakrâ(vakran), fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin). Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi kibirlenerek döner (gider), onun kulaklarında vakra (işitme engeli) varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele (ikaz et, uyar).
Hâlbuki Allah'ın kulları kibirli değildir, onlar tevazu sahibi kişilerdir. Bu kişilere sataşan, alay eden ve iftira eden kibirli insanlar çoktur. Ama bu Rahmanın tevazu sahibi kulları onlar ile cedelleşmezler. Selam derler ve yanlarından ayrılırlar.
FURKAN - 63
:Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen). Ve Rahmân'ın kulları yeryüzünde tevazuyla yürür. Ve onlara cahiller hitap ettiği (lâf attığı) zaman “selâm” derler.
Her insanın nefsinde kibir afeti vardır. Bu afet o kişinin kendisini kimsenin aklına ihtiyacı olmadığını düşündürüyorsa, işte İslam’ın beş şartı onu kurtaramaz; çünkü onu Allah'a davet eden Allah dostunu basit insan görür ve dalâlette kalır.

Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda: Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
NEDEN ALLAH'A HACET NAMAZI İLE HİDAYETÇİNİZİ SORMUYORSUNUZ Kİ? MADEMKİ ÖLMEDEN RUHUNUZU ALLAH'A ULAŞTIRMAYI DİLEDİNİZ, SORUN ALLAH'A; ALLAH'TAN DAHA GÜZEL DOST OLUR MU?
RABBİMİZ SİNENİZDEKİ KİBRİ KALDIRIR.

Allah'a emanet olun.