Bir yazar Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayet ve surelerin evrensel olmadığını yani dünyadaki diğer insanları ilgilendirmediğini iddia ediyor ve Tebbet Suresini örnek olarak gösteriyor. “1500 yıl önce çölde yaşayan Ebu Lehep, diğer insanları ne ilgilendirir?” diyor.

 Elbette Kur’anda anlatılan yerel olaylar ve kişiler vardır. Ama bu yerel olaylarda bile kıyamete kadar bize örnek model olacak birçok yönler vardır.

Tebbet Suresinin tercümesi:

“ Ebu Leheb kahrolsun. Kahroldu da. Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı. O, alevli bir ateşe girecektir. Boynunda hurma liflerinden bükülmüş bir ip olduğu halde, dedikoducu karısı da ateşe girecektir.”

 Ebu Leheb Peygamberimizin öz amcasıdır. Gururlu, kibirli ve zengin biriydi. Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemil Peygamberimize en büyük kötülüğü yapmışlardır. Rivayete göre Peygamberimiz panayırda dolaşarak insanları İslâm’a davet ederken Ebu Leheb de arkasından gider ve çevresindekilere onun yalancı olduğunu söylerdi. Peygamberimizin geçeceği yola karısıyla birlikte dikenler ve çalı çırpılar koyarlardı.

 Peygamberimiz yine bir gün Mekkelileri Safa Tepesi’nde topladı. Burada onlara seslenerek şöyle dedi:” Ey Mekkeliler! Size, şu tepenin ardında düşman ordusu var, desem bana inanırmısınız?” Onlar, “Şüphesiz inanırız.” Dediler. Ardından peygamberimiz, “…Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim. Ondan başka ilah yoktur. O diriltir ve öldürür…” diyerek Mekkelileri İslama davet etti. Başta Ebu Cehil ve Ebu Lehep olmak üzere Mekkeliler Peygamberimize karşı çıktılar. Onunla alay ettiler. Anlatıldığına göre Ebu Lehep, peygamberimize ağır hakaretlerden sonra eline bir taş alıp Peygamberimize doğru atmış..İşte bu sure bu sebeplerden dolayı inmiştir.
 Ebu Leheb, hicretin 2. yılında çiçek hastalığına yakalandığı için Bedir Savaşı’na katılamamış, fakat yerine adam göndermiş, ayrıca müşriklere malî destekte bulunmuştur. Kureyş’in Bedir’deki yenilgisini ve ağır kayıplarını haber aldıktan yedi gün sonra kahrından öldüğü söylenmektedir. Çiçek hastalığı kendilerine de bulaşır endişesiyle ve vücudundaki tahammül edilemez koku nedeniyle ailesinden ve dostlarından hiç kimsenin ona yaklaşmadığı, öldükten üç gün sonra ücretle tuttukları kişiler tarafından gömüldüğü anlatılmaktadır.

 Ebu leheb’in karısı Ümmü Cemil’in de kıymetli mücevherden yapılmış bir gerdanlığı varmış. Bu gerdanlığı putlara yemin ederek Müslümanlığı engellemek için harcayacağını söylemiş. Bu yüzden bazı tefsirciler;”Dünyadaki gerdanlık yerine ahrette boynuna ateşten bir ip takılacaktır.” Şeklinde yorumlamışlardır.

 Yine, anlatıldığına göre Ebu Leheb’in karısı, kocası ve kendisi hakkında inenleri yani Tebbet Suresini işitince Kâbe’nin yanına geldi. Elinde bir taş vardı. Peygamberimiz ve Ebu Bekir birlikte oturuyorlardı. Kadın Peygamberimizi göremedi. Ebu Bekir’e dönerek “Ey Ebu Bekir! Arkadaşının beni kötülediğini haber aldım. Eğer onu bulursam, bu taşla ona vuracağım” dedi. Allah’ın bir mucizesi olarak orada bulunan Peygamberimizi görememişti.

 Tebbet Suresindeki büyük mana ve hikmetlere bir örnek de bu sure vesilesiyle bir rahibin Müslüman olmasıdır. İslamı iyice araştıran bir rahip, Tebbet Suresi nedeniyle Müslüman olur ve şöyle der:”Bu sûre’de muhteşem bir incelik ve mucize gördüm” Ne olduğunu soranlara şöyle açıklar:

“Tebbet sûresi yaşayan bir insan hakkında nazîl oldu. Yani Ebû Lehep hakkında nazîl oldu. Ebû Lehep bu sûre indikten sonra tam 8 sene daha yaşadı. Bu sûre onun ve karısının cehennemlik olduğunu bildiriyordu. Yani Ebû Lehep yalandan bile iman etse bu sûre geçersiz kalacaktı. Çünkü Ebû Lehep iman etmiş olacaktı. Ama Ebû Lehep bu sûre inmesine rağmen ve tam 8 sene yaşamasına rağmen inkârında direndi ve karısıyla birlikte zulmüne devam etti. İncelik ve mucize burada. Yani iman ederek bu sûreyi geçersiz kılabilirdi. Ama Allah onun iman etmeyeceğini biliyordu. İşte bu sûrede muhteşem bir mucize vardır. Bu da demektir ki Allah, geçmiş ve gelecek ile ilgili herşeyi eksiksiz bilmektedir. Ben bu yüzden Müslümanlığı seçtim.”