Vallahi pes!
Tayyip Erdoğan’ın çete, kumpas, paralel devlet ifadeleri hiç ummayacağım bazı kesimleri bile afyonlamışa benziyor.
Ne imiş efendim, Başbakan nihayet gerçeği görmüşmüş!
Tayyip’in tek bir gerçeği var, o da kendi saltanatının devamı ve bilinçaltındaki siyasal saplantılar çerçevesinde ülkeyi dönüştürmek.
Ama o sözü niye mi etti?
Karşısına çıkan bir engeli temizleme adına oluşturduğu koroya herkesi katmak için.
Tayyip Erdoğan söylediklerinde samimi olsaydı Fehmi Koru’nun Pensilvanya’ya arabulucu olarak gitmesine evet der miydi?
Keza Zekeriya Öz’e aracılar gönderir miydi?
Bırakın bunları, Başbakan “çete, kumpas ve paralel devlet var” beyanlarını neden suç duyurusuna dönüştürmedi ya da Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu harekete geçirmedi de hâlâ bu söylemlerle Cemaat’in üzerine korku salıp uzlaşma yollarını arıyor?
“Ben ideallerim için gerektiğinde papaz elbisesi bile giyerim” ifadesi kameralara kayıtlı olan birine sadece “çete” dediği için inanmak saflık değil midir?
Burada kastedilen, elbette Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu değil; zira o mevcut tablodanTayyip’in kurnazlığına karşı erdemli bir akıllılıkla somut bir fayda çıkarmanın peşinde!
1989 GİBİ OLUR MU?
1989 yılındaki mahalli seçimin arefesinde Türkiye gazetesinin Ankara Temsilcisi idim.
Hiç unutmam, Bedrettin Dalan, İstanbul’daki Taksim Toplantıları çıkışında kulağıma şunları fısıldamıştı:
“Yüzde 60 ile yeniden seçiliyorum. Akabinde buradan Ankara’ya Başbakanlığa yürüyeceğim. Ankara’da beraber olacağız.”
Sonuç malum; sadece Dalan değil, ANAP bütün Türkiye’de hüsrana uğradı.
Üstelik anketler “kesin ANAP kazanacak” derken oldu.
Gelelim 2014 Mart’ında AKP bağlamında böyle bir ihtimalin olup olmadığına?
Var; çünkü AKP’de çürümüşlük diz boyu ve kokular sınırlı da olsa saçılıyor.
En önemlisi, kitlesel anlamda muhalif bir dalga oluştu.
Tek handikap, muhalefetin hâlâ güven verememesi ve bir iktidar modelini üretip topluma sunamamasıdır.
SIRADAKİ DOSYALAR
Ankara’nın sisler bulvarında sıradaki dosyalar bağlamında şu iddialar var:
-TOKİ dosyası.
-Zorlu Center dosyası.
-Burak Erdoğan dosyası.
-Kardeş ve kayınbirader dosyası.
-Lext Nevel dosyası.
-Seydişehir Alüminyum dosyası.
-Kamu bankaları dosyası.
-Çimento fabrikalarını özelleştirme dosyası.
-Deniz Feneri soruşturmasına müdahale olayını kanıtlayan dinlemeler.
-Zirvelerden birine ait ve vay be dedirtecek bir seks kaseti.
-Öcalan’a verilen sözleri belgeleyen dinleme kasetleri.
HÜRRİYET’İN NAZLI ILICAK SEVGİSİ NEDEN?
Hürriyet gazetesi bu aralar habire Nazlı Ilıcak’ı gazlıyor.
Belli ki bu bir imaj taarruzu ve Nazlı’yı boyayıp hepimize özgürlük kahramanı diye satmak istiyorlar. Muhtemeldir ki çok sürmez, Doğan Grubu’nda yazı yazmaya başlar.
İyi de Nazlı Ilıcak gibi birinden hiç kahraman olur mu?
Bu Nazlı değil midir, türban bayrağını Meclis’te göndere çekmek isteyen Merve Kavakçı’ya fedailik yapan?
Bu Nazlı değil midir, F tipi çetenin elemanı gibi yazılar yazan?
Bu Nazlı değil midir, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında tetikçilik yapan?
Bu Nazlı değil midir, bir gün Mesut Yılmaz’a “Ben sizin yalakanızım” deyip ertesi gün Çiller ve Erbakan ile kol kola giren ve Fazilet’ten mebus olan?
90’LIK DEMİREL, BAHÇELİ’DEN DAHA ÇOK KOŞTURDU
Bilgiler, Güniz Sokak yani 9. Cumhurbaşkanı Demirel’in özel kaleminden.
Buna göre, Sayın Demirel 2013 yılında; 13 yabancı devlet adamı ile görüşmüş, 26 yabancı büyükelçiyi kabul etmiş, 39 röportaj verip TV çekimleri yapmış, yurtiçi ve yurtdışı toplam 7434 kilometre yol yapmış, 60 açılış-tören ve sanatsal etkinliğe katılmış, 3 konferans vermiş, Güniz Sokak’ta 63’ü kanaat önderi toplam 4677 kişiyi kabul etmiş, 24.255 kişiyle telefonla görüşmüş ve 207.738 kişiyle yazışmış.
Evet, 90 yaşına ayak basan Süleyman Demirel’in çalışma karnesi ya da performans değerleri bunlar.
Peki ya MHP gibi bir partinin başındaki Müdür Bahçeli’nin rakamları mı?
Emin olun Sayın Demirel’in üçte biri bile değil.