Türkiye şu anda ne ile meşgul? Başbakan, bizzat kendisini ve hükümeti düşürmeye yönelik yolsuzluk operasyonuna karşı “paralel devlet” dediği, özellikle emniyet ve yargı içinde kadrolaşmış, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Fuhuş gibi sahte delillerle hazırlandığı artık herkes tarafından kabul edilen dosyaların sahiplerini tasfiye etmeye çalışıyor. Görevden alınan emniyet müdürleri veya şefleri, söz konusu davalarda operasyonları yapan kişilerdir.
Paralel devlet, kendiliğinden oluşmamıştır. Bizzat Başbakan ve kadrosu tarafından geliştirilmiştir. Öyle ki Başbakan kendisine yönelik saldırı karşısında cemaate hitaben “Ne istediniz de yapmadık?” diyebilmiştir!
Meseleye, devletin temel nitelikleri açısından bakarsak, dini referans alarak önce okullarda, sonra da bütün devlet kadrolarında örgütlenen yapının devletin karar mekanizmalarını büyük ölçüde ele geçirdiği sonucuna varırız. Peki bu nedir? İrtica dedikleri tam da bu kadrolaşma değil midir? Denilebilir ki bu yapıdan önce, mevcut mason kadrolaşması da irtica değil midir? Evet, o da irticanın ta kendisidir. Aradaki fark, locaların dini referans olarak İslâm’ı değil Hıristo-Yahudi kültürünü esas almasıdır. Bir hâkimin veya emniyet müdürünün Pensilvanya’dan emir ve talimat alması ile İngiliz mason locasından emir ve talimat alması arasında hiçbir fark yoktur. Orta Çağ’a hatta İlk Çağ’a dönüştür! Bunlarla birlikte, milli bağımsızlığın ortadan kaldırılmasıdır.
***
Onur Öymen, bu tartışmalar arasında, İsmet Paşa’nın 1969 yılının Mayıs ayında Meclis’te yaptığı bir konuşmayı hatırlatıyor:
“Bazı din görevlileri, millete, anayasaya, anayasa müesseselerine meydan okurcasına devlet yönetimine el koyma tasavvurlarını gerçekleştirme teşebbüsüne açıkça geçmişlerdir. Bu teşebbüsün altında bazı yabancı siyaset ve iş çevrelerinin bulunduğu yolundaki haberler meselenin vahametini büsbütün artırmaktadır… Türk Milleti’nin selameti, bağımsızlığı ve ilerlemesi için yapılan her çaba tarihimiz boyunca iç ve dış düşmanlarca küfür ilan edilmiştir. Öteden beri, Osmanlı devrinde ve her devirde Türkler, içeride ve dışarıda bulunan düşmanları tarafından ’kâfir’ilan edilerek mutlaka düşürülmek istenmiştir… Milletin ölüm dirim savaşında bütün çabalarımız esnasında Şeyhülislam’ın fetvasını üzerimizde taşıyarak çalıştık.”
Bugün de siyasi iktidar sayesinde devlete hâkim olan kadro mensupları, devletin kuruluş felsefesini korumak isteyen herkesi “kâfir”, milliyetçileri ise “putperest” ilan etmektedir!
***
AKP iktidarı, paralel devleti tasfiye için HSYK’yı da değiştirmeye çalışıyor ama bunu yaparken, yüksek hakimlerin yetkisini bakana vererek diktatörlüğünü ilân etmeye hazırlanıyor. Oysa AKP de küresel sistem içinde bir irtica odağıdır.
Gazeteci-Yazar Kenan Akın“Orta-Doğu’nun Kara Kutusu” adlı eserinde, Yenişafak Gazetesi yazarı İbrahim Karagül’ün 19 Haziran 2012 tarihli “Müslüman Kardeşler Dünyası kuruluyor!”başlıklı yazısına yer vermiş. Evet “Sudan’dan Suriye’ye” öyle bir yapı kuruluyordu ama ABD, insan yüreği çıkarıp yiyenleri görünce dehşete kapılarak bu projeden vazgeçti. Sistemin eş başkanı Tayyip Erdoğan ise Mısır ve Suriye politikaları ile hâlâ bu projede ısrar ediyor. Bu sebeple üzerine paralel yapıyı sürdüler. Geçmişte de Türk ordusunun üzerine aynı yapıyı sürmüşlerdi!
Tayyip Erdoğan, devletin kuruluş felsefesi olan Anayasa’nın başlangıç ilkelerine ve ilk dört maddesine karşı bu proje gereği savaşıyor. Kısacası Türkiye, kendi iktidarının da tehdidi altındadır.Tayyip Erdoğan, bir an önce milli devlet ilkelerine dönüş yaparsa, belki kendisini kurtarır.