Coşkun Telciler, “Benim görüşüme göre, bu olaylardan en kazançlı Başbakan oldu, her zamanki gibi…” diyor ve ekliyor:
“1- Borsa zaten düşecekti, ekonomi kötüye gidiyordu, bu kötü gidişi faiz lobisine bağladı, kendi hatasını kapattı.
2-Suriye’de Esad’dan dayak yemişti, bunu unutturdu.
3-Kendi seçmeninin, kendi yanında daha güçlü durmasını sağladı.
4-Muhalefet boşluğu açıkça ortaya çıkınca, alternatifsiz olduğu görüldü.
5-Akil adamlar, bölünme süreci, PKK ile yapılan anlaşmaya halkın duyduğu tepki ortadan kalktı, hükümet bu büyük beladan kurtuldu.
6-Ulusal bayramların yasaklanması, T.C. ibaresinin kaldırılması, Türk bayraklarının çöpe atılması, hepsi unutuldu
7-Tekrar mağdur edebiyatı başladı, güçlü iken zavallı durumuna kendini sokmayı başardı, ezen iken ezilen oldu, dış güçlerin hedefindeki zavallı milliyetçi lider görüntüsünü başarıyla verdi.
8- Bütün başarısızlıkların sebebi olarak gösterdiği aslında olmayan sanal bir suçlu (!) bulup rahatladı…”
***
Tayyip Erdoğan’ın bu süreçten güçlenerek çıktığına dair yorumlar yaygın ama adı üzerinde bu bir süreçtir ve “bu daha başlangıç” ise ne olacak? Daha sonra başka hamleler olacak ise oyunu kim kazanacak? Mesela, AKP’ye ideolojik destek veren, ulus devlete ve üniter devlete karşı yazı ve yorumlarıyla bilinen Yenişafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan çok endişeli ki, Tayyip Erdoğan’a “iş işten geçmeden” uyarısında bulunuyor:
“Türkiye, bugün gelinen noktada, yönetilemez hâle getirilmek üzeredir. Nereye evrilebileceği kestirilmesi çok zor bu kaosu, gerilimi ve çatışma ortamını Türkiye seçimlere kadar kaldıramaz. O yüzden ok yaydan çıkmadan mutlaka erken seçime gidilmeli ve seçime giderken Türkiye’nin halkına Türkiye’nin önünü açacak ve şimdiye kadar türlü gerekçelerle ihmal edilen başta sivil anayasa olmak üzere köklü yapısal değişimlerin geciktirilmeden yapılacağı sözü verilmelidir.
Özellikle Başbakan’a hatırlatmakta yarar görüyorum: Eğer ok yaydan çıkmadan Türkiye erken seçimlere gitmezse, Türkiye’nin eşiğine sürükleneceği felâketten geri dönüşü mümkün olmayabilir.
İş işten geçmeden, Türkiye, derhal ve en erken tarihte erken seçimlere gitmelidir.”
***
“Kaos planı” tespitlerimi “komplo teorisi” ve “gençleri anlamamak” olarak yorumlayan okurlarımız da var… Bence Türkiye’de olup biten bunca olayı sadece gençlerin eylemi olarak görmek yanlıştır. Gençler olayların aktörüdür ama senaryoyu kendileri yazmamıştır. Ayrıca bizim tecrübelerimizi de kimse yabana atmasın..
İlker Çıtak, “Peki bir özür dileyip, ya da üzgünüm, istenmeyen olaylar oldu deyip tüm olayları yatıştırabilecekken Başbakan bunu neden yapmıyor? Başbakan’a protestoya dönüşen yani ona karşı olan bu eylemleri de Başbakan’ı aşan gizli el mi yapıyor?
Diyelim ki Başbakan’ı aşan el var, bu gösteriler, bu kaos, iktidara zarar veriyor; aklı başında kim olursa olsun hemen önlemini alır ve kendisini ve iktidarını zor duruma düşürecek işler olmamasını sağlar. Olaylar hiç de Başbakan’ın bilgisi dışında olmuş gibi durmuyor” diyor…
***
Ben somut gerçekliğe bakarım. Tayyip Erdoğan da senaryonun yazarı değil, oyuncusudur. Başrol oyuncusu olması, sonuçta figüranlarla birlikte değerlendirilmesini önleyemez… Kumarı oynatan kazanır. Tayyip Erdoğan Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde, Türkiye’de bile Sünni-Şii ayırımı yapıyor. Reyhanlı’da ölen vatandaşlarımız için bile “53 Sünni” diyebiliyor.. Bu tehlikeli oyunu oynuyor, çünkü iktidarda kalmak için başka şansı yok.. Ona rolünü verenler öyle istiyor. Bunun adı İslam içi çatışma stratejisidir…