İmralı adası…
Survivor adasına döndü.
Ünlüler-gönüllüler yarışıyor.
*
Ünlüler, bdp’li.
Gönüllüler, mit’çi.
Başbakan desen…
Acun bi nevi.
*
Ada’ya gidecek olan yarışmacıları tek tek o seçiyor. Tiplerine bakıyor, şu gitsin, bu gitmesin diyor. Canı kimi isterse… Acun istemezse, değil Sırrı Süreyya Önder, istersen Robinson Crusoe ol, ada’ya gidemiyorsun.
*
(Yeri gelmişken ifade edeyim; gönüllüler takımının sadece mit’çilerden oluşması büyük haksızlık… Çünkü, imralı’ya gönüllü olanların en gönüllüsü bile, imralı’ya gönüllülük yarışında basınımızın eline su dökemez. Gönüllüler takımının yarısı mitçi yarısı gazteci olsa, daha şık olur.)
*
Neyse…
Gönüllülere görev veriliyor, İmralı’dan mektubu al, koşa koşa Kandil’e götür deniyor. Sonra ünlülere, mektubu Kandil’den kap, yüze yüze İmralı’ya getir deniyor.
Eğer becerirlerse, hindistancevizi, patates filan kazanıyorlar.
*
Beceriksiz davranıp, görevi yerine getirirken döküp saçarsan, yarışmadan eleniyorsun. Ünlüler takımı, mektubu yolda döktü mesela… E birinin elenmesi lazım. Yarışmayla alakası olmayan çaycı’yı adadan atmaya kalktılar. Acun itiraz etti tabii… Neticede, kabak Altan Tan’ın başına patladı. Ancak, Kandil’den dönerken mektupla beraber esir getirdikleri için, bonus kazandılar. Elenenin yerine, Selahattin Demirtaş yarışmacı oldu.
*
Sabahtan akşama kadar haber kanallarında fragmanları yayınlanıyor, reklamı yapılıyor, her akşam ana haber bültenlerinde yeni bölümü ekrana geliyor, sonra sabaha kadar tartışılıyor, kim kiminle uyumlu, kim zararlı, kimin tasfiye edilmesi gerekiyor… Her detay konuşuluyor, şundan hiç bahsedilmiyor.
*
O Survivor’ın büyük ödülü, para.
Bu Survivor’ın büyük ödülü ne?
Açıklayın, bilelim…
Ne vereceksiniz?