Sonunda olan oldu. ABD’ nin güdümüyle tırmandırılan Suriye gerginliği belki de geri dönülemeyecek bir noktaya ulaştı. Akdeniz üzerinde görev yapan bir jetimiz, Suriye tarafından vuruldu! İki pilotumuz dört gündür kayıp… Belki de şehit oldular…
Komşularla sıfır sorun, komşularla neredeyse savaşacak hale döndü. Esasında AKP iktidara gelmeden önce, Türkiye’nin komşularıyla sıfır olmasa da öyle savaşın eşiğine gelecek kadar ciddi bir sorunu yoktu. Başta Libya olmak üzere bu ülkelerde ciddi yatırımları vardı. Elbette Suriye konusunda her zaman terör sorunu yaşadık. Bugün İmralı’da yatan terörist başını Şam’da yıllarca sakladılar. Ancak Türkiye’nin bastırması, hatta tehdidi sonucunda ülkelerinden çıkartmak zorunda kaldılar. Komşuluk ilişkileri giderek düzeldi. Ta ki ABD’ nin yeni oyunu olan, “Arap Baharı” na kadar…
ABD, önce Irak’ı parçaladı. Bu ülkeyi üç bölgesel yönetime ayırdı. Kuzeyinde de bir Kürt yönetimi oluşturdu. (İleri de Türkiye ile birleşmesi planlanan bir Kürt yönetimi). Ardından “Arap Baharı” oyununu devreye soktu. Libya’yı bitirdi, Kaddafi’yi ortadan kaldırdı. Mısır’da halkı ayaklandırdı, Mübarek’i devirdi. Buraya kadar bir sıkıntı yaşamadı ama iş Suriye’ye gelince orada tıkandı kaldı. Oyun Suriye’de tutmadı. Devlet Başkanı Beşar Esed çetin ceviz çıktı, gitmedi. Gitmediği gibi İran, Çin ve Rusya’nın da desteğini aldı.
ABD baktı ki Esed’ın gideceği yok, Irak bataklığından da yeni çıkmış, ikinci bir bataklığa girmek istemiyor, girse Irak gibi olmayacağını biliyor, Suriye’nin petrolüne de göz dikmiş. Ne yapacak? Suriye’nin restini görüyor, Türkiye kartını oyuna sokuyor…
Türkiye Ortadoğu’da söz sahibi ve güçlü bir ülke... ABD, hükümetin sırtını sıvazlıyor, “ yürü be koçum, kim tutar seni?” misali, gaza getirmeye çalışıyor. Suriye üzerine kışkırtıyor. Neyse ki AKP hükümeti ABD gazına gelmiyor, biraz temkinli yaklaşıyor. Başbakan Erdoğan, Esed’e “görevini bırak” çağrısı yapıyor. Türkiye Suriyeli muhaliflere kanat açıyor. Sınırımızdaki kamplarda 32 binin üstünde Suriyeli muhalif besleniyor. Ekmek elden su gölden misali yaşayan sığınmacılar, Türkiye’ye maddi ve manevi yük oluyor. (Bu sığınmacılarla ilgili her gün bir iddia ortaya atılıyor...) Sonuçta Suriye ile ipler kopuyor. Elçilikler karşılıklı olarak kapatılıyor. Ve de Suriye Türk Jet’ini, bizim dışişleri bakanının açıklamasına göre, uluslar arası hava sahasında kasten ve de bilerek vuruyor...
Yeri gelmişken söyleyelim İsrail ile de aramız hayli açıldı. İran ile de pek tatlı olduğu söylenemez…
Peki, ne oldu da Suriye ile savaşın eşiğine geldik? Suriye bir Türk jetini vurma cesaretini nereden aldı?
Bu soruların cevabını, AKP iktidarının, son 1-2 yıldır komşularımızla izlediği dış politika uygulamalarında aramak gerek…
Sonuç olarak Türkiye, Suriye’ye Nota verdi. Sorunu Birleşmiş Milletlere götürüyor. NATO’ yu olağanüstü toplantıya çağırdı. Soğukkanlı davranıyor ve öncelikle uluslararası hukuktan doğan haklarını arıyor. Bulursa uygulayacak, sonra ne olacak?
Kocaman bir hiç!
NATO’ dan kınama bile çıkmayacak. Belki cılız bir kınama sesi duyarız, hepsi o kadar… Zira Çin ve Rusya’nın ikna edilmesi gerek. Bu iki güçlü ülkenin yanında Türkiye’nin hükmü mü olur?
Ve ABD’ nin Süleymaniye’deki çuval olayı ile İsrail’in Mavi Marmara saldırısı gibi üstü örtülecek, zamana yayılıp, unutulup gidecek…
Türkiye yine şehitlerine ağlayacak…
Türk halkının onuru ne olacak?
*
Ortadoğu’da petrol kazanı iyiden iyiye kaynamaya başladı... Uzaktan uzağa ocağı devamlı körükleyerek kazanı kaynar halde tutan ABD, Türkiye-Suriye savaşının yanı sıra, İsrail-İran Savaşı’nı da aynı kazanda kaynatma çabası içerisinde.
Anlaşılan o ki, gelecek günlerde Türkiye’nin başı çok ağrıyacak…