Suriye ile uğraşacağına kendi nehirlerine, göllerine baksana! Filyos Çayı’nda kaybolan 15 kişinin yakınlarına bakıyorum. “Bu dalgalardan geri dönülür mü”  diye ağlıyorlar. 
Erzurum’daki gölde tamirat yaparken soğuktan ve boğularak ölenlerin yakınlarına bakıyorum; 15 dakika içinde tamir edilecek bir yerin tamiratı için ne kadar gecikilmiş.
Bu iki hadise arasında Tuzla tersanesinde gaz patlamasından iki işçi öldü.
Başbakan ise nafile ikna turlarını tamamlamak üzere Çin’e gitti. İnallaha maasabirin!
İkna turlarının mahiyetini biliyorsunuz. Suriye’nin yanında vaziyet alan ülkelere, bunlar, ikna turlarına çıkıyorlar. İran’a yapılan turdan nasıl bir cevap aldığımızı hatırlamak bile istemiyorum. Ahmedinecad hastalanmıştı da bizimkini o gün karşılayamamıştı (!)

***
 
Filyos Çayı’ndaki kazanın önlenebilmesi mümkün değil miydi? 65 senelik köprüye neden bakım yapılmaz? Neden öbür köprülerimize, tesislerimize tersanelerimize bakım ve kontroller zamanında yapılmaz?
Sağlık Bakanı, “Erzurum’da gerektiği zaman bütün ihtiyaçlar için kullanılacak ambulans helikopterlerin varlığından”  söz etmiş. Ama kaza yerine bunlar değil, geç saatlerde Malatya’dan helikopter geliyor. Tamire gidenlerin üstlerinde can yelekleri yok. İnsanlar 15-20 dakikalık bir gecikmeden dolayı ölüyorlar.
Siz Artuklu Üniversitesi’nde oturmuş ulus devleti eleştiriyorsunuz. Ulus devlet, milli heyecanların doruklarda olduğu bir ideal dünyasında kurulmuştu. Milli heyecanların ve insanî heyecanların, hak ve haklılık heyecanlarının, çalışma ruhunun, vefa ruhunun dorukta olduğu bir ideal projeydi. Sizin gibi, işçilerini taşeronlara, köprülerini, göllerini, aldırışsız yöneticilere teslim ediciler değildi onlar. Hiçbir ulusun ve hiçbir gücün taşeronu değildiler. Gerektiği zaman dış gezilere çıkarlar, misafir kabul ederlerdi. Emir üzerine gelip gitmezlerdi. O zaman işte, hayat da korunabiliyor. Hayat da haysiyet de korunabiliyor.
Biz sağa sola koşup ikna turları, taşeronluklar yapmaya çalışırken kabile reisi Barzani, Washington’da, Oval Ofis’te ağırlanıyor, bu da son dakika gollerinden biri.
Kürt Bölgesi(!)ni güneydoğumuza entegre edeceklermiş de Diyarbakır’da başkent olacakmış. Aç tavuk rüyada kendisini darı ambarında görürmüş.


Sicilen emekli edilen 
subayın derdi

Hastalığım sırasında pek çok mailini aldığım ve tabii ilgilenemediğim bu sorunu şimdi yazıyorum. Emekli yüzbaşı Abdurrahman Ersen  “Bir gün dahi hapis cezası almadığını, buna rağmen üçlü kararname ya da bakan onayı ile bir günde ordu ile ilişkileri kesilen”  bir subay. YAŞ kararlarından çıkan affa da dâhil edilmediler. Abdurrahman Bey şimdi bunca yıl emek verdiği askerlik kariyerinin hesabını soruyor. İlgililerin dikkatine sunarım.