Sivas Yol Yarışında Niğde Üniversitesi BESYO Öğrencisi Muzaffer Bayram 3. Oldu.

 

Atletizm il temsilcisi Ali Tunç'un verdiği bilgiye göre Sivas Kongresi’nin 94. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında “Sivas 4 Eylül 1. Ulusal Yol Koşusu” yapıldı.


Yarışmalarda Niğde Üniversitesi BESYO. Öğrencisi Muzaffer Bayram 3. oldu.
 Niğde'den Yarışmalara Atletizm antrenörü Bekir Çetinkaya nezaretinde katılan diğer sporcularımızdan Mustafa şahin 15. , Yunus Emre Yılmaz 16. oldular.


Yarışmaya 87 erkek ve 57 kadın olmak üzere toplam 144 sporcu katıldı. Kadınlarda ve erkeklerde dereceye giren sporculara ödüllerini TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Hüseyin Yıldırım verdi.
Sivas’ta Cumhuriyetin  temellerinin atıldığı Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önünde başlayan koşuda atletler, 10 kilometrelik parkurda ter döktü. Mevlana – Aydoğan – Esentepe – Kümbet mahalleleri güzergahında gerçekleştirilen koşu, Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önünde sona erdi.


Startını Sivas Vali Yardımcısı Mustafa Aydın’ın verdiği yarışlara 57′si bayan 144 sporcunun katıldı. Kadınlarda birinci sırayı Üsküdar Belediyesi Spor Kulübünden 35:39 ile Esma Aydemir aldı. Koşuya Ağrı’dan katılan Sevilay Eytemiz 36:00′lık derecesiyle ikinci, İstanbul Üsküdar Belediyesi’nden Bahar Doğan ise 36:14 ile üçüncü sırada yer aldı. Erkeklerde ilk sırayı 30:23′lük derecesiyle Fatih Bilgiç alırken Mehmet Akkoyun 30:43 ile ikinci, Muzaffer Bayram ise 30:47 ile üçüncü oldu. Niğde'den Yarışmalara katılan diğer sporcularımızdan Mustafa şahin 36.33 ile 15. , Yunus Emre Yılmaz 37.00 ile 16. oldular.


Yarışta kategorilerinde ilk 20′ye giren sporculardan  birincilere 5000 TL, ikinciler 2500 TL, üçüncülere 1500 TL, dördüncülere 1000 TL beşincilere ise 500 TL olmak üzere toplamda 24 bin Türk Lirası ödül dağıtıldı.


Yarışları, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Hüseyin Yıldırım, Vali Yardımcıları Mustafa Aydın, Vefa Kaya, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Salim Kılıç, ve çok sayıda vatandaş izledi.


Niğde atletizm antrenörü Bekir Çetinkaya Sporcularımızın ilk defa böyle bir yarışmada koştuklarını, sporcularımızın genç olmalarına rağmen 10 km. lik yarışı başarıyla ve iyi bir sıralama ile bitirdiklerini ve bu yarışın sporcularımız için büyük bir tecrübe olduğunu söyledi.

. Kapits� mn�.�/sömürü ve talanının rengidir gri, oysa  gençlerimizin düşleri ve özgürlük özlemleri rengarenk.hal böyle olunca  eğitim sistemindeki kılık kıyafet serbesitesinin etek boyundan türban takma serbetliğine dönüşmesi,dinci idolojinin yaşamın tüm alanlarında hakim kılınması gayretleri “durmak yok yola devam” şiarıyla tam gaz devam ediyor.

      Gri rengin kimi neyi temsil ettiği bellidir. Örneğin Üniversitelerimizin başının belası YÖK’ün rengi gridir. Gri soruşturmaların, cezaların ve okula giren polisin! Harç parası için inşaatlarda çalışan genç işçinin çakıldığı beton zeminin rengidir. Oysa gençliğin üniversiteye dair düşleri mavidir, gökyüzü mavisidir.

      İşçi-öğrencilerin staj, arge ve tekno parklarda savaş baronları için yaptığı bilimin rengi de gridir. Oysa gençler insanlığın yararına ve toplumun çıkarlarına olacak bir bilimin varlığını istemekte ve bunun için mücadele vermektedirler.

      Bir bütün olarak toplumun üretici güçleri ve gençlik kölece çalışma koşullarına, tek tipleştirmeye, dinci yaşam dayatmalarına ve polis ablukasına karşı kendi renkleriyle bir arada, kardeşçe mücadele örüyor. Bu rengârenklilik ve yan yana geliş asıl zengin egemenlere ve siyasi temsilcilerine korku salıyor.

     Başta genç kadınlara uygulanan şiddetin, tecavüzün rengidir gri; ve Kapitalizm’de kadının adı yoktur! Oysa genç kadınlar mor renkte bulur özgürlüğünü. Gri de değil. LGBT bireylerin kendi bedenlerinin özgürlüğü kapitalizmde yasakken ve ahlak kurallarıyla açıklanırken kendi renkleriyle var oldukları bir dünya özlemidir bizim istediğimiz.

     Kapitalizm gençlerin bütün düşlerini metalar dünyasının tüketim toplumu yaygarasıyla son model telefonlar, arabalar, evler vb. ile sınırlamaktadır, kapitalizmde vitrinlere bakma özgürlüğümüz sınırsız iken gökyüzüne bakma özgürlüğümüz yoktur.

    Sanatın, vitrin camlarının griliğine sıkıştırıldığı bir dünyada gençlerin sanatın özgürlüğünü içlerinde hissetmeleri, sokakta müziğin, tiyatronun ve sanatın her dalının özgürce toplumla paylaşılması yasaktır. İşte bu neredenle egemen zenginlerin devletiyle özdeşleştirilen gri renge gençlerin ve emekçilerin talepleri sığmaz.

     Rengârenklilik özgürlüğün ve demokrasinin renklerini oluşturur. Halkların Demokratik Kongresinin ambleminde yer alan gök kuşağı renkleri bu gerçekliğin ifadesi olup gri rengin de kapitalist barbarlığın elinden alıp kendi renklerine katarak özgürleştirecek olan birleşik güç ve ortak irade kendisinde mevcuttur.


Editör: TE Bilişim